Gelişmiş Arama
Ziyaret
30751
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
Neden yüce Allah cinler gibi hayali varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteği olması durumunda zarar verebileceklerini belirtmiştir?
Soru
Bakara 102. ayette “Şeytanlar insanlara karı koca arasını açacak şeyler öğretmekte idiler ve onlar Allah’ın izni olmaksızın hiç kimseye bir zarar veremezler. Onların öğrendikleri şey zarar vermekte ve fayda taşımamaktaydı.” diye buyrulmaktadır. Neden yüce Allah cin gibi varlıklar yaratmış ve öte taraftan da bu cinlerin sadece kendi isteğiyle zarar verebileceklerini belirtmiştir. Cinlerin zarar vermesine izin veren bu ilah nasıl bir tanrıdır.
Kısa Cevap

Cin bir varlıktır ve Kur’an onların yaratılışı hakkında şöyle buyurmaktadır: “Cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.” Bundan dolayı cin gerçek varlıklardandır ve onların hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir. Onlar insan gibi Allah’a ibadet etmekle emir olunmuşlardır ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirme neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır. Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinlerin taifesindendir.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek!

Allah’ın izniyle zarar vermek şu manadadır: Bu dünyadaki tüm güçler Allah’ın gücünden kaynaklanır. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği onun izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbazın, Allah’ın iradesinin aksine yaratılış âlemine müdahale etmesi ve yüce Allah’ı egemenlik alanında kısıtlaması söz konusu değildir. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir ve bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir.     

Ayrıntılı Cevap

Cin Gerçek midir Yoksa Hayal midir!?

Farsça sözlükte cin kendine has zahiri özellikleri ile şeytanın neslinden olan vehimsel bir varlığa denir. Ama onun hakkında özel bir isim kastedildiğinde, kastedilen İblis’tir.[1] Sizin sorunuzda belirttiğiniz şey Kur’an kültüründe cin olarak adlandırılmaktadır. Orijinalinde cin kelimesinin manası görünüşte saklı olan şeye denir.[2] Cin bir varlıktır ve Kur’an onun hakkında şöyle buyurmaktadır: “Ve cini ondan (Âdem’in yaratılışı) önce sıcak ve yakıcı ateşten yarattık.”[3] Bundan dolayı cin gerçek varlıklardan olup hidayete ermesi için peygamberler gönderilmiştir.[4] Cinler aynı şekilde insanlar gibi Allah’a ibadet etmekle yükümlü kılınmışlardır[5] ve Allah’ın buyruklarına itaat etme veya onlardan yüz çevirmenin neticesinde kâfir ve Müslüman diye iki gruba ayrılmışlardır.[6] Yaratılış kıssasında Âdem’e secde etmeyen İblis de cinler taifesinden idi.[7] Evet bazen halk arasındaki kullanışta hiçbir gerçekliği olmayan hayali varlıklar için cin kavramından istifade edilmektedir, ama bu ayet, benzeri ayetler ve masum imamlardan nakledilen rivayetlerde cin hakkında belirtilen hususlar, gerçek bir varlıktan bahsetmektedir. Bakara suresinin 142. ayeti esasınca, Yahudiler sihir ve sihirbazlığa uymuş ve onu iki kaynaktan elde ediyormuş:

1. Hz Süleyman zamanında bulunan ve çirkin işleri yapmak için halka sihir öğreten şeytanlardan.

2. Yeryüzüne inen ve halka sihri nasıl geçersiz kılacaklarını öğreten iki meleğin öğretilerinden.[8]

Bu ayette yüce Allah bu iki melekten[9] (cinlerden değil) Harut ve Marut olarak söz etmektedir. Onlar halka bir takım maslahatlar gereği sihir öğretmekte idi. Ama insanlar o iki melekten karı ve koca arasını açacak hususları öğrenmekteydiler. O halde evvela sizin sorunuzun tersine halk cinlerden bu hususları öğrenmemişlerdir, bilakis iki melek bunları halka öğretmekle görevlendirilmiştir. İkincisi, Kur’an bu iki meleğin karı ve koca arasını açacak ve onların arasına ihtilaf düşürecek şeyleri halka öğrettiklerini buyurmamıştır, tersine halk onlardan karı ve koca arasını açacak şeyleri öğrenmekteydi[10] diye buyurmaktadır. Bildiğiniz gibi bu iki konu arasında büyük bir fark vardır. Bazen bir öğretmen öğrencisine bir takım konular öğretir ve öğrenci bu konulardan istifade ederek ilerleyebilir ve bilimsel ve pratik sorunları halledebilir. Ama öğrenci bu konulardan kötü yararlanarak bunun tersine bir yolda da yürüyebilir. Veyahut öğretmen öğrencisine hem güzel ve hem de çirkin işlerde istifade edilebilecek hususları öğretebilir, ama öğrenci bu konulardan çirkin yolda istifade edebilir. Bomba türleri ve insanları katleden gereçleri icat etme ilmi başta böyleydi. İnsanlar bilimlerin ilerlemesinden kötü yararlanarak bu teknolojiye ulaşmıştır. Özellikle bu ayetin iniş sebebinden istifade ederek bu konuyu daha açık bir şekilde anlamak mümkündür. Bu iki ayetin iniş sebebi hakkında şöyle denilmiştir: Bu iki melek sihirbazların sihrini geçersiz kılmak için halka sihir ve onu geçersiz kılma yöntemini öğretmekteydi ve halktan biz sizin sınanma vesileniniz sakın kâfir olmayın diye söz almaktaydılar (bu ilimlerden kendi yolunda istifade edin).[11] Harut ve Marut kıssası ve ilgili ayetlerin iniş sebebi hakkında daha fazla bilgi edinmek için 4960. (Site: 5247) soruya başvurabilirsiniz.

Allah’ın İzniyle Zarar Vermek Eleştirisinin Cevabı

Eğer söz konusu ayetin manasına iyi bir şekilde dikkat edilecek olursa ayetin varsayılmış bir eleştiriye cevap verme maksadında olduğunu anlayabiliriz. Halk o iki melekten karı ve koca arasını açacak yöntemler öğrenmekteydi diye buyrulmasından sonra, o halde sihir ve sihirbazlık ile yaratılış hususu ve dünya hayatı kanunlarına müdahale etmek mümkündür ve Allah’ın tekvini istek ve iradesi olmaksızın insan meseleleri istediği şekilde değiştirebilir hususu zihne gelmektedir. Yüce Allah bu eleştiriye cevap noktasında şöyle buyurmaktadır: Eğer sihir ile bir zarar vermek isterseniz yine de Allah’ın iradesinin kontrolünden çıkamazsınız…[12]

Daha fazla bir açıklama:

Ayetin bu bölümü, bu evrendeki tüm güçlerin Allah’ın gücünden kaynaklandığını belirten tevhidin temel usullerinden birine işaret etmektedir. Hatta ateşin yakıcılığı ve kılıcın kesiciliği bile Allah’ın izni ve buyruğu olmaksızın gerçekleşmez. Sihirbaz Allah’ın iradesinin tersine evrende bir tasarrufta bulunamaz ve Allah’ın egemenliği altındaki alanda onun hâkimiyetini kısıtlayamaz. Bütün bunlar yüce Allah’ın değişik varlıklarda yarattığı özellik ve eserlerdir. Bazıları bunlardan iyi istifade etmekte ve bazıları ise kötü istifade etmektedir. Allah’ın insanlara vermiş olduğu bu özgürlük ve tercih hakkı da onların sınanma ve tekâmül ve mükemmelleşme vesilesidir.[13] Her şeyin Allah’ın elinde olması, onun sihir yapmaya ve insanlara zarar vermeye razı olması anlamına gelmez. Bilakis şu manaya gelir: Sihir ve ondan istifade etmek, bir tür varlık kanunlarının bazılarından istifade etmektir ve bu da diğer kanunlar gibi Allah tarafından yaratılmış ve icat edilmiştir. Örneğin bıçaktaki kesicilik özelliği ve onun yumuşak cisimlerdeki eseri varlık kanunlarındandır ve bu kanundan istifade etmeyle halk birçok fayda sağlamaktadır. Eğer bazı şartlarda mazlum bir insan bıçak vesilesi ile öldürülürse, bu şu anlama gelir: Allah’ın genel izni ve müsaadesiyle yani varlık kanunlarının bıçak gibi kesici bir şey hakkında uygulanmasıyla mazlum olan şahıs öldürülmüştür. Ama bu yüce Allah’ın zalime mazlum şahsı öldürmek için özel bir izin verdiği anlamına gelmez. Yüce Allah değişik ayetlerde zulmetmekten, mazlum insanları öldürmekten ve halkın haklarını zayi etmekten insanları sakındırmıştır ve bu fiilleri işleyenlere elim bir azap vaadinde bulunmuştur.[14]

İlgili başlıklar:

1. 4920.soru (Site: 5247) (Harut ve Marut).

2. 13679. Soru (Site: tr13508) (Şerlerin Allah’a isnat edilmesinin niteliği).

 


[1] Muin, Muhammed, Ferhenği Muin, s: 457, Neşri Behzat, Tahran, 1386.

[2] Ragıbı İsfahani, El- Fırat fi Garibi’l Kur’an, s: 203.

[3] Hicr Suresi, 27. ayet.

[4] En’am Suresi, 130. ayet: “(O gün Allah, şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar şöyle diyecekler: “Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.” Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.”

[5] Zariyat Suresi, 56. ayet.

[6] Ahkaf Suresi, 29. ayet, در این آیه به مسلمان شدن عده ای از جنیان اشاره می کند. در آیات متعددی از گروه جنیان کافر، نام برده شده است, Fussilet Suresi, 29. ayet; A’raf Suresi, 38. ayet; Kafi, c: 1, s: 395. 

[7] Kehf Suresi, 50. ayet: Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!

[8]Sihri öğrenmenin caiz olduğu yerler, sihri iptal etmek ve sihirbazlar ile mücadele etmek içindir. Bkz: Caferi, Yakup, Tefsiri Kevser, c: 1, s: 308, bica, biyna.

[9] عن الرضا(ع):وَ أَمَّا هَارُوتُ وَ مَارُوتُ فَكَانَا مَلَكَيْنِ عَلَّمَا النَّاسَ السِّحْرَ لِيَحْتَرِزُوا بِهِ سِحْرَ السَّحَرَةِ وَ يُبْطِلُوا بِهِ كَيْدَهُم‏; Vesailu’ş Şia, c: 17, s: 147, باب تحريم تعلم السحر و أجره.

[10] Ayetin manasına dikkat edin: "Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!

[11]Bakara Suresi, 102. ayet.

[12] El- Mizan Tefsiri’nden istifade edilmiştir, c: 1, s: 355.

[13] Mekarim Şrazi, Tefsiri Numune, c: 1, s: 377.

[14] Allah-u Teâlâ İsra Suresi 33. ayetinde şöyle buyurmaktadır: “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.”

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Haram yoluyla meydana gelmiş cenabetin teri temiz midir?
    12134 Fıkıh 2011/10/30
    Ayetullah Mekarim Şirazi’nin görüşüne göre haram yoluyla meydana gelen cenabetin teri temizdir. Lakin namaz için elbiseyi değiştirmek gerekir. Ama guslün ardından (müstehap ihtiyat gereği) tüm beden bir defa yıkanmalıdır. Mastürbasyondan hâsıl olan cenabetin eserleri ile uyurken hâsıl olan cenabetin eseri arasında fark vardır; çünkü mastürbasyon haram ve günahtır, ama ...
  • Yabancı ülkelerden (Müslüman olmayan ülkelerden) ithal edilen deriler necis midir?
    7448 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Mobilya üzerindeki yabancı sözcüklerin yazılı oluşu her zaman onu üreten ülkenin gayri Müslim bir ülke olduğuna delil olmaz. Bu konuda vesveseci olmamak gerekir.  Vesveseci olmak bir nevi ruhi hastalıktır ondan kendini korumalısın.Ama sorduğunuz meselenin hükmü kısaca şöyledir:Hayvan deriden yapılmış ...
  • Kur’an’ın nazil olan son ayeti hangisidir ve vahyin çoğalmasının imkanı var mıydı?
    47414 Tefsir 2010/10/12
    Peygamberimize (s.a.a) nazil olan son ayetler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bütün rivayetleri göz önüne aldığımızda diyebiliriz ki, Peygamber’e (s.a.a) Mekke’nin fethinde ya da o yıl içinde nazil olan son tam sure ‘Nasr’ suresidir. Başlangıç ayetleri yönünden nazil olan son sure, hicretin 9. ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    8927 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Eğer bir kimse temiz ve necis olan iki şey arasındaki ıslaklığın birbirine ulaşmasından şüphe ederse temiz olan şey necis olur mu?
    7496 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Eğer bir şeyin temiz olduğunu kesin bilirseniz, ona necaset intikal ettiğini ve necis olduğunu kesin olarak bilmediğiniz sürece o şey temizdir.[1] Daha fazla bilgi için Bkz:808.
  • İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
    12617 Masumların Siresi 2010/12/22
    Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve ...
  • Masum imamlar evla olanı terk etmiş midir?
    6753 Eski Kelam İlmi 2012/10/09
    Masumların dua ve bağışlanma talepleri günahlardan kaynaklanmaz; zira Şiilerin inancına göre onlar günahlardan korunmuşlardır. Bu dualar birçok yerde salt öğretici ve tebliğ boyutlu olamaz, bilakis gerçeklik yönleri daha güçlüdür. Yukarıdaki iki konudan elde edilen netice, onların bağışlanma taleplerinin bizim için günah olmayan, lakin o büyük şahsiyetler için ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12116 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8800 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Ramazan ve Kurban bayramları arasında evlenmenin hükmü nedir?
    7103 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar