Gelişmiş Arama
Ziyaret
6746
Güncellenme Tarihi: 2009/12/31
Soru Özeti
Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
Soru
Düşmanların karşısında savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
Kısa Cevap

Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek tüm Müslümanları kapsar. Eğer savunmayı askeri savunmaya özgü bilirsek, böyle bir savunmanın hedeflerinin gerçekleşmesinde kadınların rolü çok büyüktür. Savaş rolü, düşman ile yüz yüze savaşmak, savaşçıları duygusal ve psikolojik açıdan desteklemek, destek komitelerini idare etmek, yardım ve tedavi faaliyetleri, ekonomik cihat, azizlerini cepheye yollamada özveri ve fedakârlıkta bulunmak, istihbarat ve teftiş faaliyetlerinde iş birliği yapmak bu kabildendir. Bunların tümü, bizim savunmayı askeri savunmayla sınırlamamız durumunda geçerlidir. Ama bugün askeri boyuta ek olarak düşmanın saldırıları inançsal, ekonomik, kültürel, siyasal ve ahlaki boyutlarda da gerçekleşebilir. Bu nedenden ötürü savunmanın da bütün bu alanlarda yapılması gerekir. Bu esas uyarınca, bugün savunmanın kapsamı askeri savunmayı aşmış ve çok büyümüştür. Bu nedenle savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların üstün kapasite ve kabiliyetleri vardır. Anne, eş, öğretmen ve üniversite hocası sıfatıyla kadın ve kızlarımızın düşünsel, kültürel, inançsal ve bilimsel temelleri takviye etmedeki konumu hatırlatmaya ve açıklamaya gerek duymayacak kadar açıktır.        

Ayrıntılı Cevap

Düşman ve tehdit edici unsurlar karşısında savunma yapmak övülen bir eylem sayılır ve her insanın ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliği olup kendilerinin tabii haklarından sayılır. İnsanın can, namus, vatan, mal, kutsallar ve menfaatleri tehdit etmeye yönelik düşmanın saldırı, tehlike ve zararlar karşısında savunma yapması tüm din ve mezheplerin onayladığı bir husustur. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir eylem saymış ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.[1] İslam’ın bu buyruğu özel bir gruba özgü değildir ve kadın ve erkek tüm Müslümanları kapsamaktadır. Her ne zaman savunmadan söz edilirse, zihinler daha çok askeri savunmaya yönelmektedir. Savunmayı askeri savunmaya özgü bilsek bile böyle bir savunmanın hedeflerinin gerçekleşmesinde kadınların rolü çok büyüktür ve bunun bazı boyutlarına aşağıda işaret edeceğiz:

1. Savaş Rolü ve Düşman İle Yüz Yüze Savaşmak:

Kadınların kutsal bir savunmada üstlendikleri ilk sorumluluk askeri savaş ve onların ev ve tarlalarına saldırma niyeti güden düşman ile yüz yüze gelmeleridir. Netice itibari ile tehlikeyi etkisiz hale getirmede salt erkeklerin savunması yeterli değildir. Saddam’ın dayattığı savaşta İranlı onurlu kadınlar güney bölgesinde Baas düşmanı ve Kürdistan’da da yerli uşaklar ile savaşmıştır. Onlar molotofkokteyli gibi basit silahlarla Şelemçe sınırını geçme kasti güden Irak tanklarına karşı savaşmaya gitmişlerdir. Elbette sonraları eğitim görmüş ve yiğit bir şekilde düşman ile savaşmak için modern silahlar ile mücehhez olmuşlardır.

2. Duygusal Destek:

Savaşçıları psikolojik ve duygusal olarak desteklemek ve onların psikolojisini takviye etmek kendilerinin başarısında çok etkilidir ve kadınlar bu önemli işin üstesinden çok iyi gelmektedirler. Kutsal savunma yıllarında da İslam toplumunun kadınları bu yükümlülüğü iyi bir şekilde yerine getirmişlerdir. İmam Humeyni (r.a) kendilerini övmüş ve şöyle buyurmuştur: “Kadınlar cephe için ifade ettikleri duygularıyla çok faydalı işler yapmışlardır.”[2]

3. Destek Komitelerini İdare Etmek:

Savunmada kadınların bir diğer rolü de savaşta bulunan savaşçı ve askerlerin ihtiyaç duyduğu malzeme ve eşyaları temin etmek ve hazırlamaktır. İranlı Müslüman bacılar, eşler ve anneler güney ve batı cephelerinde maddi ve lojistik destekleri ile unutulmayan birçok sahne yaratmıştır. Onlar savaşçıların yiyecek, giyecek ve bazen silah ihtiyaçlarını en güzel şekilde temin etmiş ve cepheye göndermiştir.

4. Yardım ve Tedavi Faaliyetleri:

Kadınlar taşıdıkları ruh letafeti ile hasta ve yaralılara bakmada ve onları tedavi etmede etkili bir rol üstlenirler. Bu nedenle dünyanın her yerinde bu görev genellikle kadınların yükümlülüğüne bırakılmıştır. Savaşın kanlı sahnelerinde tüm savaşçılar tehlikeyle yüz yüzedir ve her an yaralı ve hasar görmüşlerin sayısı artmaktadır. Böyle bir durumda eğer bu insanlara bakmak erkeklerin yükümlülüğüne bırakılırsa siperlerde düşmanın önünü alabilecek ve onu geri püskürtebilecek birçok güç meşgul olacak ve yaralıların tedavisi ile uğraşacaktır. Artı, erkekler kadınların iyi bir şekilde üstesinden geldiği gibi bu işi başaramamaktadırlar. Bu nedenle bu alanda kadınların rolü çok kritik ve hayatidir.

5. Ekonomik Cihat:

Cephede düşman karşısında direnen her askerin ekonomik ihtiyaçları ve yiyecek, ilaç, elbise, mühimmat ve nakliye araçları gibi birçok desteğe ihtiyacı vardır. Toplumun tüm bireyleri ve kadınlar kendi savaşçılarının ihtiyaçlarını temin etmekle yükümlüdürler. Müslüman kadınlar kutsal savunmada savaş cephelerine ekonomik yardım yapmada üstün bir katılım göstermiş ve hatta bir ömür zahmet ve biriktirmenin neticesi olan ziynet aletleri gibi tüm varlıklarını cömertçe bu yolda feda etmişlerdir. Gerçekte kutsal savunma döneminde bizler kadınların fedakârlıklarının zirvesine tanıklık ettik. İmam Humeyni (r.a) defalarca buna işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Biz her gün ömürlerinin hâsılı olan bir miktar altını getirip Allah ve savaş yolunda infak eden kadınlara tanıklık etmekteyiz…”[3]

6. Özveri ve Fedakârlık:

Kadınlar evlat, kardeş, eş ve babadan ibaret en değerli bireylerinden geçerek ve onları savunma alanında bulunmaya teşvik edip yönlendirerek ve onları kaybetme musibetiyle karşılaşınca sabır göstererek düşmanlar karşısında savunma hedeflerinin gerçekleşmesi yönünde başka önemli bir rolü yerine getirmişlerdir. İranlı kadınlar kutsal savunma yıllarında evlatları, eşleri, kardeşleri ve babalarını kutsal savunmaya katılmaya teşvik etmeye ek olarak (bu teşvikler erkeklerin cephelerde daha fazla yer almasında çok etkili olmuştur), kendi akraba ve değerli bireylerinin yaralanması ve şahadetini öğrendikten sonra eşine az rastlanmış bir sabır ve tahammül göstermekteydiler. Bu da savaşı yiğitçe sürdürmede savaşçıların psikolojisini desteklemede büyük bir yardımda bulunmaktaydı. Kadınların güçlü psikolojilerinin örneklerini İmam Humeyni’nin (r.a) sözlerinde açıkça gözlemlenebilir: “Gençleri cephede şehit olmasına karşın anneler tam bir sevinç ve iftiharla gençlerinin İslam yolunda şehit olmasıyla övünmekte ve yine başka gençlerimiz de var ve onları da İslam’a takdim edeceğiz diye öneride bulunmaktadırlar.”[4]

7. İstihbarat ve Teftiş Faaliyetlerinde İşbirliği:

İslam’ın namahrem kadınlara dokunmada bir takım sınırlılıklar getirmesi ve bu sınırlılıklar kadınlar tarafından bilgi, istihbarat, silah ve mühimmat getirilip götürülmesinde düşman tarafından kötü bir şekilde kullanılabileceği nedeniyle, düşmanın bu taktiğinin etkisiz hale getirilmesinde kadınların varlığı ve rolü çok özeldir. Eğer savunma alanlarında bu sahada kadınlar varlık göstermezse hiçbir erkek bu önemli işi yerine getiremez. Bu yüzden kutsal savunma yıllarında kendine özgü özellikler taşıyan ve karşı devrimcilerin düşman ile işbirliği yaptığı batı cephesinde istihbarat eksenli zekâ ve denetlemek kaçınılmazdı. Bacı ve kadınların Kürdistan’daki propaganda ve istihbarat eksenli faaliyetlerinden birçok örnek elde mevcuttur.

Ama bugün askeri boyuta ek olarak düşmanın saldırıları inançsal, askeri, ekonomik, kültürel, siyasal ve ahlaki boyutlarda da gerçekleşebilir. Bu nedenden ötürü savunma tüm alanlarda gerçekleşmelidir. Bu esas uyarınca bugün savunmanın kapsamı askeri savunmayı aşmış ve çok büyümüştür. Bu sebeple savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızlar üstün kapasite ve kabiliyetlere sahiptirler.  Anne, eş, öğretmen ve üniversite hocası sıfatıyla kadın ve kızlarımızın düşünsel, kültürel, inançsal ve bilimsel temelleri takviye etmedeki konumu hatırlatmaya ve açıklamaya gerek duymayacak kadar açıktır. Aynı şekilde bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, değişik ekonomik alanlarda kendilerinin müdür, uzman ve bilirkişi sıfatıyla ekonomik savunma gücünü yükseltmedeki rolü büyük bir öneme haizdir. Bugün askeri alanda bile kadınlar üstün bir konuma gelmişlerdir; zira askeri saldırıda savaş meydanında birebir ve yüz yüze savaşma yöntemi aşılmış ve savaş elektronik savaşlar tarzına bürünmüştür (yani uzaktan savaş araçlarını yönlendirme haline dönüşmüştür). Bunun değişik alanlarında kadınlar düşman ile direkt olarak karşılaşmaksızın düşmanın saldırılarının önünü alabilirler. Bu hususlara binaen savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadınların rolü kuşkusuz erkeklerinkinden az değildir.  

 


[1] Enfal Suresi, 60. ayet.

[2] Sahife-i Nur, c: 14, s: 230.

[3] Sahife-i Nur, c: 16, s: 176; c: 17, s: 64.

[4] Sahife-i Nur, c: 14, s: 231.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar