Gelişmiş Arama
Ziyaret
10415
Güncellenme Tarihi: 2012/01/05
Soru Özeti
İmam Humeyni, İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamanın, yas tutmanın ve Hüseyni meclisler tertiplemenin on dört asır öncesinden günümüze kadar dinin bekasına sebep olduğuna görüşünde miydi? Ve bunu neye dayanarak söylemekteydi?
Soru
İmam Humeyni neye dayanarak: ‘İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamak, yas tutmak ve Hüseyni meclisler tertiplemek on dört asır öncesinden günümüze kadar dinin bekasına sebep olmuştur’ diyordu?
Kısa Cevap

İmam Humeyni (r.a) defalarca İmam Hüseyin’in (a.s) İslamı korumak için yaptığı fedakarlığın önemini dile getirmiş, adının ve hatırasının meclislerle, matemlerle vb. şekillerde yaşatılmasının Onun (a.s) yolunun sürdürülmesinde ve sapmalarla mücadele etmekte etkili olduğunu vurgulamıştır. Örneğin bir konuşmasında şöyle buyuruyordu: ‘Bu aşura toplantısının ve alemdeki şehidlerin en büyüğüne matem düzenlenmesinin o kadar çok bereketi var ki.’ [1]

‘İslami bereketlerin ayı, İslamı ayakta tutan aylar olan muharrem ve seferi Ehl-i Beyt’in (a.s) musibetlerini anarak yaşatmalıyız. Çünkü bu mezhep şimdiye kadar Ehl-i Beyt’in (a.s) musibetleri anıldığı için ayakta kalmıştır... İslamı muharrem ve sefer yaşatmıştır; İslamı İmam Hüseyin’in fedakarlığı günümüze kadar getirmiştir.’ [2]

İmam Humeyni bu görüşünün delilini çeşitli konuşmalarında ortaya koymuştur. Bir yerde şöyle buyuruyor: ‘Aşura günlerinden, muharrem ve seferden ve mübarek aydan korkuyorlar. Bu meclisler halkı bir araya getirmiştir. Bir konuyla İslama hizmet edilmek istense, birisi bir konuyu gündem etmek istese bu konuşmacıların, hatiplerin, cuma ve cemaat imamlarının vesilesiyle onu bir anda baştan başa bütün ülkeye yayarlar. Halkın bu bayrağın altında toplanması, Hüseyni bayrağın altında toplanması, (onların) organize edilmesine sebep olmaktalar. Güçlü ülkeler kendi bölgelerinde bir toplantı tertiplemek isteseler, günlerce faaliyet edilerek, bir sürü para harcanarak, birçok zahmet çekilerek bir şehirde bir grup -mesela- elli bin kişi, yüz bin kişi ancak toplanır, konuşmacıyı dinlemeye koyulurlar. Fakat görüyorsunuz ki bu yas meclisleri halkı birbirine bağlamış, birbirine kaynaştırmıştır. Bir mesele ortaya çıktığında bir şehirde değil tüm ülkede bütün halk sınıfları ve Hz. Seyyidi’ş Şüheda’ya yas tutanlar bir araya gelirler ve bunun için fazla zahmet çekmeye, tebliğ yapmaya ihtiyaç duyulmaz. Bir kelimeyle, halk onun Seyyidi’ş Şüheda’nın ağzından çıktığını bildiği an  bir araya gelir. Bazı Masum İmamlar (a.s) -belkide İmam Bakır (a.s) idi, şu anda tam olarak aklımda değil- buyuruyor: ‘Mina’da bir ağıt okuyucu getirin benim için ağlasın ve ve yas tutsun.’ İmam Bakır’ın (a.s) buna ihtiyacı yoktu, Onun şahsına bir faydası yoktu. Ama onun siyasi yönüne bakın. Dünyanın her tarafından Mina’ya gelenlere bir kişi veya birileri oturup İmam Bakır için ağıt okusunlar ve muhaliflerinin kendisine yaptıkları cinayetleri ve -örneğin- Onu şehid ettiklerini anlatsınlar ve bu mesele bütün dünyada yankı uyandırsın.

Batı hayranları belkide bize ‘Ağlayan Millet’ diyorlar, (veya) bizden olanların mantıkları bir damla göz yaşına verilecek onca sevabı kavramayabilir. Bir yas meclisinin o kadar çok sevabı var ki (onlar bunu) hazmedemezler, dualar için söylenenleri hazmedemezler. İki satır duaya verilecek sevapları anlayamazlar. Bunu anlayıp hazmedemezler. Bu duaların siyasi yönlerini, bu Allah’a yönelmeyi ve halkın bir noktaya yönelmesi, (işte) budur, budur bir milleti bir İslami maksat için hazırlayan. Yas meclisi Seyyidi’ş Şüheda’ya ağlamak ve sevap almak için değildir -tabi bu da var ve uhrevi sevaplar nasip eder- ama önemli olan onun siyasi yönüdür. İmamlarımız onun planını sonuna kadar devam etsin daha baştan diye yapmışlardır. O plan ise (halkın) bir bayrak altında, bir düşünce altında toplanmalarıdır. Ve hiç bir şey, Hz. Seyyidi’ş Şüheda’nın yasının bırakacağı etkiyi bırakmaz...’

‘Zannetmeyin ki bu matem meclisleri ve bu sinezen desteleri ve nevhalar olmasaydı 15 Hordad meydana gelirdi. Seyyidi’ş Şüheda’nın kanının gücü dışında hiç bir güç 15 Hordadı böyle yapamazdı. Bu millete her yönden yapılan hücumlar ve bütün kudret sahiplerinin bunca entrikasını bu yas meclislerinin dışında hiç bir şey etkisiz hale getiremezdi. Mazlumların efendisi için ve mazlumiyeti ortaya koymak için bu matem, yas ve ağıtlarda, Allah için ve Onun rızası için kendi canını, arkadaşlarını ve evlatlarını feda eden kimse gençleri öyle eğitmişki cephelere gidiyorlar ve şehadeti istiyorlar; şehid olmazlarsa üzülürler. Öyle anneler yetiştirmiş ki evlatlarını şehid verirken ‘başka çocuklarımızda var’ diyorlar. Seyyidi’ş-Şüheda’nın meclisleri, dua meclisleri, Kumeyl duası ve diğer dualar bu toplumu böyle yetiştiriyor. İslam, temeli baştan atmıştır, öyleki bu fikir ve bu programla ilerlemektedir. Gerçekten anlasalar ve anlatsalar meselenenin ne olduğunu ve matemlerin ne için olduğunu, ağlamanın neden bu kadar değer kazandığını ve Allah katında bu kadar değeri olduğunu, o zaman bize ‘Ağlayan Millet’ değil, ‘Hamasi Millet’ derler. Her şeyini Kerbela’da kaybeden ve her şeye gücü yeten bir iktidar döneminde yaşayan Hz. Seccad’ın (a.s) dualarının neler yaptığını bilseydiler bize ‘Dualar ne içindir?’ demezler. Aydınlarımız bu meclislerin, bu duaların, bu zikirlerin ve bu musibet meclislerinin ne gibi siyasi ve toplumsal yönü olduğunu bilseler ‘Bu işi neden yapıyoruz?’ demezler. Bütün aydınlar, batı hayranları ve bütün güç sahipleri toplansalar bir 15 Hordad çıkaramazlar. Herkes, buna gücü yetenin bayrağı altında toplanmıştır...

Milletimiz bu meclislerin değerini bilmelidir. Bu meclisler milletleri canlı tutar. Aşura günlerinde çok ve daha çok, bu mübarek günlerin dışındaki diğer günlerde ise haftalar var. Ve hareketler böyledir. Onlar bunların siyasi boyutunu anlasalar, milleti sevseler, ülkelerini sevseler o batı hayranları da bu meclisleri tertipler, matem tutarlar. Ben bu meclislerin daha çok ve daha iyi düzenleneceğine inanıyorum. Büyük hatiplerden sinezen okuyana kadar herkesin bunda etkisi var. Minberin yanında şiir okuyanla minberde konuşan hatip, her ikisininde bu meselede etkisi var; doğal etkisi var. Hatta bazıları belki ne yaptıklarının farkında değiller; (böyleleri) ‘Onlar akletmezler’ türündendirler...

Milletimizin bir anda inkılap yapması, onda hiç bir yerde benzeri görülmeyen bir infilak hasıl olması bizim nerdeyse bu mertebeye ulaştığımızı gösteriyor. Tamamen (dışa) bağımlı bir millet ve eski rejimin her şeyini kaybettiği, bütün insanlık şerefini kaybettiği ve her şeyimizi bağımlı yaptığı bir sırada birden bir infilak gerçekleşiyor ki bu infilak işte bu meclislerin bereketiyle gerçekleşiyordu. Bu meclisler bütün ülkeyi, bütün halkı bir araya getiriyordu; herkes bir noktaya bakıyordu. Bu meseleyi hatipler, cemaat ve cuma imamları benim bildiğimden daha fazlasını halka açıklasınlar ki kimse ağlayan bir millet olduğumuzu zannetmesin. Biz bu ağlamalarla 2500 yıllık bir kudreti yıktık.’ [3]

İmam Hüseyin’e (a.s) matem tutmanın felsefesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için sitemizde yayımlanan şu sorularada bakabilirsiniz: 348 (Site:352) ve 11526 (Site: 11372).

 



[1] -Sahife-i İmam, c.13, s.326, Müessese-i Tanzim ve Neşr-i Asar-ı İmam Humeyni, Tahran, 4. Baskı, H.Ş.1386

[2] -a.g.e, c.15, s.330

[3] -a.g.e, c.16, s.344-348

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • On ikinci İmam’ın gaybete çekilmesi, Şia’nın, imametle ilgili olan bütün görüşlerinin tekrar gözden geçirilmesini gerektirmez mi?!
    9309 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Yukarıdaki, gaybete çekilmenin imamet görüşüyle çelişmesi sorusunun genel ve örneksiz bir şekilde konu edilmesinden dolayı imamın bazı görevlerini zikrederek, onun gaybetle uyumlu veya uyumsuz olduğunu incelememiz gerekmektedir.İmamet, vahyin nazil olması dışında, nübüvvetin bir devamıdır; peygamberin bütün görevlerini üstlenmektedir ve bunların en önemlileri ise ...
  • Düzen kanıtı ve evrim teorisi
    9327 İslam Felsefesi 2012/11/11
    Bazıları, yaratıklardaki mevcut düzen hakkında özel bir açıklama sunan Darwin’in evrim teorisinin tevhitsel bakışı zedelediğine ve böyle bir durumda yaratıklardaki mevcut düzen için hikmet sahibi, bilge ve şuurlu bir düzen kurucuyu varsaymamızın artık gerekli olmadığına inanmaktadır. Bu görüş birkaç neden sebebiyle kabul edilemez:1. Darwin’in ...
  • Şia’nın inandığı şekliyle imamın ilmi hatemiyet ile çelişmiyor mu?
    6822 Yeni Kelam İlmi 2011/09/21
    Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur. ...
  • Baba ve anne, çocuk dünyaya gelmeden önce hangi husus ve adabı riayet etmelidirler?
    78314 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/13
    Baba ve annenin çocuk dünyaya gelmeden riayet etmeleri gereken husus ve adaptan bazıları şöyledir: Dini farizaları yerine getirmek, cinsel ilişki adabını riayet etmek, helal yemekler yemek, çeşitli temiz meyvelerden yemek, evlenmeden önce genetik tahliller yaptırmak, ruhi bulanım ve gerginliklerden uzak durmak, güzel manzaraları seyretmek ve sağlık kurallarına ...
  • Bilgisayar, televizyon ve uydu kanalıyla namahrem şahsa bakmanın hükmü nedir?
    8389 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Hamaney bu husustaki bir soruyu yanıtlarken şöyle buyurmuştur: Namahrem kadının görüntüsüne bakmak, namahrem kadının kendisine bakma hükmü taşımaz. Bu nedenle bakmak eğer zevk için değilse, günaha düşme korkusu yoksa ve görüntü bakanın tanıdığı Müslüman bir kadına ait değilse, sakıncasızdır. Farz ihtiyat gereği, televizyondan naklen yayınlanan namahrem kadın ...
  • Acaba İmam Hüseyn’in (a.s.) Şehribanu imindeki hanım efendiyle evlendiği iddiası doğru mudur?
    32514 تاريخ بزرگان 2011/12/20
    İmam Hüseyin’in (a.s.) İslam ordusu tarafından esir alınan Şehribanu ismindeki hanım ile evlendiği konusuyla alakalı birkaç muhtelif rivayet var olmaktadır. Zira bazı rivayetlere göre bu hanım efendi ikinci Halife Ömer döneminde İslam ordusu tarafından esir alınmış, bazılarına gör de üçüncü halife Osman ...
  • Lütfen Şia tefekkürünün temlini ve özelliklerini açıklayınız.
    9652 Eski Kelam İlmi 2008/05/14
    Şia tefekkürünün temeli ve Şia ilimlerinin hepsi Kuran’ı Kerim’den alınmıştır.Kuran’ı Kerim’in ayetlerinden anlaşılan anlamı ve Resulü Ekrem’in söz ve davranışlarını ve hatta takrirleri (bir davranış karşısında onu onaylarcasına susmasını) hüccet bilir ve yine masum İmamların (a.s) ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    10094 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Şiiler neden belirli İmamlara inanıyorlar?
    9117 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    Sizin sormak istediğiniz şey galiba şudur: Biz bir imamın imam olduğunu nereden anlayacağız ve buna nasıl inanacağız? Ama her şeyden önce şu soruya cevap bulmak zorundayız: Neden imamet inancına sahip olmalıyız?
  • Taşlama hükmünün tarihsel geçmişi nedir? Bu zamanda böyle bir hükmü uygulamak İslam’ın zararına değil midir?
    9482 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    “Taşlama” veya “recim” cezası İslam öncesi diğer millet, kavim ve dinler arasında yaygındı. İslam’da da bu tür yaptırımlar; şerî, kesin ve katî bir ceza sıfatıyla çok ağır bir takım suçlar için öngörülmüş ve Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) nakledilen birçok rivayette de ona vurguda bulunulmuştur. İslam’ın böyle bir ...

En Çok Okunanlar