Gelişmiş Arama
Ziyaret
9776
Güncellenme Tarihi: 2010/04/24
Soru Özeti
Allah’ın hikmet sahibi olduğunu ispat edebilir misiniz?
Soru
Allah’ın hikmet sahibi olduğunu ispatlayınız. Allah muhtaç değildir veya Allah çirkin bir fiil işlemez gibi Allah’ın hiçbir sıfatından lütfen ön kabul sıfatıyla yararlanmayın. Yararlandığınız her sıfatı ilkönce tamamıyla mantıklı bir kanıt ile kanıtlayın.
Kısa Cevap

Bilgeler ve mütekellimler Allah’ı ispat etmek için bir takım yollar belirlemişlerdir. Akli deliller ve evreni incelemek bu yöntemlerden sayılır. Bu kanıtlarda yaratılışın beyhude olmasının reddedilmesi ve evrenin düzen içinde bir son hedefe doğru hareketi esasınca Allah’ın hikmet sahibi olduğu ispat edilmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bir noktaya dikkat etmek gerekir: Allah’ın sıfatlarını kavramak her ne kadar hissedilir şeyleri idrak etmeyle mukayese edilmese de onları öğrenmek imkânsız ve ulaşılmaz bir konu değildir. Bu nedenle, bilge ve mütekellimler Allah’ın sıfatlarını tanımak ve ispatlamak için bize bir takım yol ve yöntemler belirlemişlerdir. Bu yöntemlerden faydalanmak, kesinlikle bizi istenen neticeye ulaştıracaktır. Biz konuya değinirken bu yöntemlere işaret edeceğiz. Asıl konu olan Allah’ın hikmet sahibi olduğunu ispat etmeden önce, meseleyi daha iyi anlamada bize yardımcı olacak bir takım noktalara değinmemiz yerinde olacaktır. Birinci nokta, Allah’ın muhtaç olmamasıdır. Bildiğiniz gibi muhtaç olmak, mümkün varlıkların özelliklerindendir; zira mümkün varlıklar yaratılmada ve bekada nedene (yaratan neden ve bekayı sağlayan neden) ihtiyaç duyar. Lakin varlığın Allah için zorunlu olduğu ispatlandıktan ve O’ndan imkân hususunun reddinden sonra kendisi hakkında nakıslık ve eksiklik de geçersiz olur. İkinci nokta ise Allah’ın çirkin bir fiil işlemeyeceğidir. Bu hususu ispat etmek için birkaç delile işaret edilebilir:  

Birinci delil: Yüce Allah kötü fiil işlemek istemez ve kötü fiil işlemek istemeyen veya zorunlu bir şeyi ihlal etmek istemeyen her failin kötü fiil işlemesi imkânsız olur. O halde Allah’ın kötü fiil işlemesi veya zorunlu bir şeyi ihlal etmesi muhaldir.

Küçük önermenin kanıtlanması: Kötü fiil işleyen bir şahıs aşağıdaki istek ve dürtülerden birini taşır:

1. Eğer birey laubali ve korkusuz olursa; yani başkalarının kınamasından çekinmez, cehennem azabından korkmaz ve iyi bir insan olmaya kendini adamazsa bu gerçekleşir. Böyle bir istek yüce Allah’ın zatında bulunmaz; zira yüce Allah abes ile iştigal etmez.

2. Eğer bir insan cahil ve bilgisiz olursa; yani kötü işin çirkinlik ve kötülüğünden haberdar olmaz ise böyle bir işe girişebilir. Bu husus da Allah hakkında geçersizdir; zira yüce Allah mutlak bir şekilde ilim sahibidir ve hiçbir şey O’ndan saklı değildir. 

3. İnsan bazen işin kötü olduğunu bilir, lakin duyduğu bir ihtiyaç onu bu kötü işi yapmaya yönlendirir. Tıpkı şarap içmeye mecbur kalan bir şahıs gibi. Bu husus da yüce Allah hakkında geçerli değildir; zira yüce Allah mutlak anlamda ganidir ve O’nun hiçbir şeye ihtiyaç duyması söz konusu değildir.

4. Bazen insan kötü işi tanır ama bunu yapmaya mecbur kalır. Bir zalimin insanı mecbur kılması bunun bir örneğidir. Bu konu da Allah hakkında geçersizdir; zira ondan daha üstün bir güç ve kudret bulunmaz. Dolayısıyla hiçbir kimse O’nu mecbur kılamaz. Yüce Allah istediği ve dilediği her şeyi evrende gerçekleştirir. O halde yüce Allah kötü bir fiil işlemeyi veya zorunlu bir hususu ihlal etmeyi istemez.

Büyük önermenin Kanıtlanması: Yüce Allah özgür bir faildir ve özgür bir fail bir işi yapmaya güç taşımayana ve onu yapma isteği taşımayana dek tam neden sayılmaz ve tam neden sayılmadığı müddetçe onun fiili gerçekleştirmesi imkânsız olur. Kötü fiili gerçekleştirme bağlamında her ne kadar etkili olan güç hususu mevcut olsa da diğer bir husus olan isteme meselesi mevcut değildir. Bundan dolayı Allah’ın kötü fiilde bulunması muhaldir. Bu mesele kötü işlere yöneliktir, lakin iyi ve maslahat taşıyan işler bağlamında yüce Allah hem kudret hem de istek sahibidir.[1]

Hikmetin Manası

Hikmet sözlükte adalet ve yakin anlamlarında kullanılır. Sözlük açısından hikmet sahibi; işleri ve fiillerini yapmada üstün yakin sahibi olan kimseye denir.[2] Hikmet ıstılahta da iki anlamda kullanılır:

1. Eşyanın hakikatlerini olduğu şekilde bilmek.

2. Bir fiili en güzel, mükemmel ve tüm varlığın maslahatına uygun şekilde yapmaktır. Bu anlamda yüce Allah her iki anlamda da hikmet sahibidir; zira O’nun eşyaya dönük bilgisi en mükemmel bilgidir ve fiilleri de kesin ve yakinliğin zirvesindedir.[3]

Allah’ın hikmet sıfatı sahibi olduğunu ispat eden deliller birkaç türlüdür:

A. Akli Delil

Hikmetin anlamlarından biri, Allah’ın fiillerinin makul ve mantıklı bir gaye taşımasıdır.  Belirli bir maksat ve hedef için yapılmayan her fiil, tüm akıllı insanlar nezdinde abes ve beyhude sayılır. Abes fiil ise akıllı insanlar nezdinde çirkin sayılır ve daha önce de ispat edildiği üzere hikmet sahibi Allah’ın çirkin bir işte bulunması muhaldir. O halde yüce Allah’ın abes bir iş ile uğraşması mümkün değildir.[4] Yüce Allah’ın fiillerinin gayesi vardır dendiğinde, gayenin yüce Allah’ın zatına dönmesi kastedilmemektedir; zira belirtildiği gibi yüce Allah mükemmeldir ve bu fiillere muhtaç değildir. Gerçekte bu gayeler yaratıklara döner. Bunun daha detaylı açıklaması şudur: Bazen bir fail bir iş yaptığında gaye bizzat kendine döner ve bazen de fail başkalarına fayda sağlamak için bir işe girişir. Eğer gaye birinci türden olursa bu mükemmelleşme gayesi sayılır ve yüce Allah için olumsuz sayılır; zira bu failin eksikliğinin ve noksanlığının göstergesidir ve yüce Allah bundan münezzehtir. Lakin ikinci türden olursa bu mükemmelliktir ve failin mükemmelliğinden kaynaklanır.

2. Yüce Allah bir dizi sıfata sahiptir ve biz bu sıfatları cemal ve kemal sıfatları olarak biliriz. Âlim olmak, kadir olmak ve hayır istemek bu kabildendir. Bundan dolayı bu sıfatlar ile nitelenen bir varlıktan en üstün ve bilgece bir düzenin türemesi gerekir. Aksi takdirde yüce Allah’ın bu sıfatları taşımadığını söylemek gerekir. Oysaki mesele böyle değildir ve yüce Allah sürekli bu sıfatlar ile nitelenmektedir.

B. Dış Dünyada Ve Benliklerde Gözlemde Bulunmak

Yüce Allah her zaman insanları evren ve kendileri hakkında düşünmeye davet etmekte ve bu hususu idrak ve bilgi elde etmenin yollarından biri olarak değerlendirmektedir.[5] Bu hususta şöyle söylemek gerekir: Fiil faile delalet ettiği gibi onun özelliklerine de delalet eder; yani bir şeyin özelliklerini gözlemledikten sonra onun failinin sıfatlarına ulaşabiliriz. Gerçekte eserden eser sahibine ulaşmak imkân dâhilindedir. Evreni ve evrenin içindeki fenomenleri gözlemleyerek ve düşünerek onun tüm cüzleri arasındaki mükemmellik, düzen ve ince bağlantıları açıkça gözlemlemek mümkündür. Fenomenleri gözlemlemek ve değişik açılardan varlık mecmuasının cüzleri arasında bulunan farklılıklara rağmen onların gayeli bir şekilde mükemmelleşme seyrini izlemek[6], bizi güç ve hikmet sahibi âlim bir yaratıcıya yöneltir. Hayattaki çeşitlilik yüce Allah’ın hikmet, ilim ve kudretinin başka bir göstergedir. Hayatın tümünün hedef ve gayesi olan genel bir hedefin var olmasına karşın her şey de kendi için bir hedef taşır ve ona ulaşmak için gerçekte yaratılmıştır. Lakin diğer şeylerle birlikte mükemmelleşme yolunu kat eder. Örneğin yeryüzü yağmur ile dirilir. Su ve yeryüzü bilinen şeylerdir, lakin bu su vasıtasıyla yeryüzünde biten bitki belirli bir renk, tat ve fayda taşır ve de kendi yaratılışında takip ettiği hedef açısından da diğer bitkilerden farklılık arz eder. Her bitki belirli bir hedef için meydana gelir ve diğer bitki türleri ile mükemmelleşme yolunu kat eder.[7]  Bundan dolayı akli deliller ve diğer destekleyici hususları göz önünde bulundurarak şöyle söylemek gerekir: Yüce Allah’ın hikmeti, varlıkları layık oldukları yetkinliğe ulaştırmak anlamına gelir. Aynı şekilde Allah’ın hikmet sahibi olması da O’nun zatının değil, fiilinin gaye taşımasıdır. Gerçekte her yaratığın hikmeti kendi zatında taşıdığı gayedir ve Allah hikmet sahibidir dediğimiz vakit bunun anlamı O’nun varlıkları doğal gayelerine doğru sevk etmesidir.[8]

 


[1] Muhammedi Ali, Şerhi Keşfu’l Murad, s. 213, Daru’l Fikir, Kum, çapı çaharum, 1378 h.ş.

[2] İbniMenzur, Cemalu’d-Din, Lisanu’lArab, c. 12, s. 140, Daru Sadır, Beyrut, çapı evvel, 1410 h.k.

[3] Şerhi Keşfu’l Murad, s. 196.

[4] a.g.e, s. 216.

[5] En’am Suresi, 99. ayet; Casiye Suresi, 3. ayet.

[6] Rum Suresi, 22. ayet.

[7] Tefsiri Hidayet, c. 3, s. 130, Daru’lKutubu’l İslamiye, Tahran, çapı evvel, 1374 h.ş.

[8] Mutahhari, Murtaza, Mecmuayı Asar, c. 1, s. 194, İntişaratı Sadra, Tahran.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar