Please Wait
9359
İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıkların durumunu göz önünde bulunduran çok hesaplı ve faydalı hikmetler esasınca oluşturulmuştur. İslam kanun ve hükümlerinden birisi de kurban bayramı gününde Mina bölgesinde hacılara kurban kesmenin farz oluşudur. Hacda kurban kesmenin hikmetlerinin bazıları şunlardan ibarettir: Hacıların nefsanî heveslerini kurban etmeye, kötülüğü emreden nefsi ortadan kaldırmaya, takva edinmeye ve Allah’a yaklaşmaya ve yoksullara yardım etmeye dikkat etmeleri. Hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi bu hikmetlerin bazıları yine hâsıl olabilir. Son birkaç yılda Mekke mezbahalarında iyi birçok imkân oluşturulmuş ve bu etlerin dondurularak yoksullara ulaştırılmasıyla büyük ölçüde israfın önü alınmıştır. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu yolda elde edilen başarıyla % 100’lük bir sonuç elde etmeye çok az bir mesafe kalmıştır.
İslam’ın kanun koyucusu ve hükümlerinin oluşturucusu hekim olan Allah olduğundan, İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıklar için çok ince ve faydalı hikmetler esasınca meydana getirilmiştir. Elbette bizim bunların birçok neden ve hikmetinden habersiz olmamız mümkündür. İslam kanun ve hükümlerinin birisi de temettü haccını yerine getiren bireyler için kurban bayramı gününde Mina bölgesinde kurban kesmelerinin farz oluşudur.[1] İslam dünyasının bilginleri ayet ve rivayetlerden istifade ederek hacda kurban kesmenin değişik bir takım hikmet ve felsefelerini beyan etmişlerdir. Burada onların bazılarına işaret ediyoruz:
1. Kurban kesmek nefsanî bağımlılıklar ile mücadele etmenin sembolüdür:
Kurban bayramı gününde hacıların kurban kesmesi, nefsanî heveslerin kurban edilmesi ve kötülüğü emreden nefsin ortadan kaldırılmasını sembolize eder. Nitekim yüce Allah’ın Hz İsmail’i kurban etmesine dönük Hz İbrahim’e vermiş olduğu emir de bunu hedeflemekteydi. Böylece Hz İbrahim’in bu amel sayesinde evlat sevgisinden ibaret olan nefse bağımlılığın en köklü ve zor etkeniyle mücadele etmesi ve Allah’a itaat ederek nefsanî bağımlılığın kökünü kurutması hedeflenmiştir. Bundan dolayı bu buyruğa itaat etmek, Hz İbrahim ve Hz İsmail’in nefis ve bağımlılıklar zindanından kurtulması yönünde büyük bir terbiyesel rol oynamış ve onların Allah nezdinde makam ve konumunu yükseltmiştir. Bu esas uyarınca hacıların kurban kesmesi gerçekte dünyevi ve maddi bağımlılıkları ortadan kaldırmak, mala bağımlılık ve dünya istemi zindanından kurtulma yönünde nefis ile bir çeşit cihattır.[2]
2. Takva edinmek ve Allah’a yakınlaşmak:
Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır: Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.[3] Zira esasen yüce Allah’ın kurban etine bir ihtiyacı yoktur. Çünkü O ne cisim ve ne de muhtaçtır. O kâmil ve her yönden sonsuz bir varlıktır. Başka bir ifadeyle, yüce Allah’ın kurban kesmeyi farz kılmasındaki hedefi, insanların takva derecelerini kat ederek kâmil insan olma yolunda ilerlemesi ve gün be gün Allah’a daha yakınlaşmasıdır. Tüm ibadetler terbiye kurslarıdır. Kurban kesmek özveri, fedakârlık, kendinden geçme ve Allah yolunda şehit olmak için hazırlanma dersini insanlara verir. Hakeza yoksul ve muhtaçlara yardım etme dersidir.[4] Eğer sadece belirtilen hikmetleri göz önünde bulundurursak, hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi yine de hikmetler hâsıl olabilir.
3. Yoksullara yardım etmek:
Kur’an ayetlerinden istifade edildiği üzere kurban kesmenin hedeflerinden birisi, kurban etinin gerekli yerlere ulaştırılması ve hem kurban kesenin ondan istifade etmesi ve hem de onun bir kısmının ihtiyaç sahibi yoksullara ulaştırılmasıdır.[5]
Bu değerli hedef esasınca, Müslümanların kurban etlerini Mina bölgesinde kokmaya veya toprak altına gömmeye vesile olacak şekilde ortada bırakmaya hakları yoktur. Onların kutsal Mina topraklarındaki kurban etlerini birinci derecede o bölgedeki yoksul fertlere ulaştırmaları gerekir. Eğer o gün o topraklarda yoksul bulunmazsa, onu başka bölgelere göndermeleri ve fakirlere vermeleri gerekir. Hatta bu hikmet esasınca bile eğer bu etler zamanında ihtiyaç sahibi bireylerin eline ulaşmaz ve bozulursa artık kurban kesmek gerekli değildir diye bir şey söylenmemelidir. Müslümanlar gelişmiş imkânlardan istifade ederek bu azim serveti korumaya ve en kısa sürede ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışmalıdır. Başka bir ifadeyle, fakirlerin eline ulaşmamaktadır o halde kurban kesmeyin diye bir şey söylenmemelidir. Kurban kesmek farzdır ve onun hikmetlerinden birisi de bu etten fakirlerin istifade etmesidir. O halde gerekli imkânlar hazırlanmalıdır, tavrı takınılmalıdır. Son birkaç yıldır Mekke’deki mezbahalarda çok iyi imkânlar hazırlanmış ve hac sorumluları bu etleri dondurarak israfın önünü almada ve onları yoksullara ulaştırmada büyük ölçüde başarı elde etmiştir. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu alanda elde edilen başarılar % 100’lük bir başarı elde etmek için çok az bir mesafe bırakmıştır.
[1] Menasiki Hac, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), s: 100; Menasiki Hac, (Li’l Hamane’i), s: 16.
[2] Porseman-ı Kur’an sitesinden alıntıdır.
[3] Hac suresi, 37. ayet: “لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰـكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ”
[4] Tefsiri Numune, c: 14, s: 107.
[5] Tefsiri Numune, c: 14, s: 18.