Gelişmiş Arama
Ziyaret
8113
Güncellenme Tarihi: 2010/12/18
Soru Özeti
tevessül sapıklığa neden oluyor mu? Tevessülün doğru ve meşru olması hakkında her hangi bir delil var mıdır?
Soru
bir televizyon kanalında tevessül konu edildi ve birisi Şia'nın akidesini savunmak için şöyle bir şey söyledi: eğer tevessül şirk ve yanlış bir şey ise, neden birisi örneğin imam Rıza'ya tevessül ettiği zaman şifa buluyor? Karşıdaki şahıs buna karşı cevaben şöyle dedi: aslında Allah u Teâlâ dolaysız bir şekilde tevessül eden hastaya şifa veriyor. Allah tarafından tevessül esnasında mezkûr hastaya şifa verilmesinin nedeni de şudur: tevessül inancıyla sapıklığa duçar olmuş ve bu sapıklıkta ısrar eden kimseler tarafından tevessül eden hastanın bu tevessül sayesinde bu şifayı aldığını düşünsünler. Bu da kâmilen aşağıdaki cümlenin reel örneğidir ki şöyle diyor: "her kim kendi sapıklığında ısrarlı olursa biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırıyoruz". (Bunun anlamı şudur ki, Allah Teâlâ tevessüle inanalar için tuzak anlamında olan "mekr" veya bir anlamda "istidrac" yapıyor). Durum böyle olursa yapılan tüm tevessüller ve onlardan alınan tüm neticeler bizi daha da sapıklığa götürüyor anlamındadır. Lütfen akli ve nakli delillerle bu iddiayı çürütür müsünüz?
Kısa Cevap

Tevessül insanın sapıklığına neden olmamakla kalmıyor. Bilakis insanı daha da Allaha yakınlaştırmak için bir vesile ve yoldur aynı zamanda. Tevessülün meşru ve doğru olduğunun asıl delili, örneğin İmam Rızayı (a.s.) vesile kılarak alınan şifalar değildir. Ama akli ve nakli delillerle tevessülün meşru ve doğru olduğu ispatlandıktan sonra bu olayla konuyu teyit etmek ve onu daha da pekiştirmek için güzel bir örnek olabiliyor. Varlık âlemine hâkim olan nizam sebep, sonuç ve nedensellik nizamıdır. Maddi dünyada her hangi bir hedefe ulaşmak için o hedef için, ilkin gerekli olan sebepler ve nedenlerin oluşmasının gerekli olduğu gibi melekût-i ve manevi hedeflerine ulaşabilmek için de aynı nizam; yani nedensellik nizamı hâkimdir. Bu bağlamda kuranı kerim şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya (giderken sizi Ona ulaştıran) vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz"[i]



[i] Maide, 35.

Ayrıntılı Cevap

Tevessülün hem akli delili var hem nakli delili. Delil olarak ortaya atılan hastanın şifa bulması ise, tevessülün meşru ve doğru olduğuna delalet edecek asıl delil değildir. Evet! Bu iddiayı güçlendirmek için hastanın şifa bulmasından istifade edilebilinir. Diğer taraftan karşı taraftan buna verilen cevap bir tür mugalâta, lafebeliği (demagoji) dir. Zira bu ayetin; " her kim kendi sapıklığında ısrarlı olursa biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırırız" genelliğinden sapıklığın aslı ispatlanmış olduğu yerlerde ancak istifade edebiliyoruz. Burada burhana mantıksal bir kalıp vermek istesek şöyle diyebiliyoruz:

Birinci mukaddime (suğra): Tevessül sapıklıkta ısrar etmektir.

İkinci mukaddime (kubra): Her kim sapıklığında ısrar ederse biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırırız.

Netice: kim tevessülde ısrarcı olursa biz onun sapıklığını daha da artırırız.

Her istidlal ve burhanın doğru netice verebilmesi için şeklinin (kalıbının) doğru ve mantıklı olmasının yanı sıra mukaddimelerinin de doğru olmaları lazım. Bu istidlalde birinci mukaddime yani "tevessül sapıklıkta ısrar etmektir" sadece bir iddiadır. Hakkında hiçbir delil söz konusu değildir.

Başka bir beyanla bu iddianın sahipleri tevessülün hiçbir delili yoktur sanısına ve hayaline kapılmışlar. Sahip oldukları bu yanlış sanı ve hayale dayanarak birinci mukaddimeyi yani "tevessül sapıklıkta ısrar etmektir" şekillendirmişlerdir. Oysaki durum tam bunun tersi şeklindedir. Yani tevessül olayının yakine dayalı ve sarsılmayacak şeklinde delilleri vardır. Her kim bu delilleri duyarsa Allaha yaklaşmak için tevessülden ve tevessülde vesile kılınmış vesilelerden en güzel bir şekilde yararlanacaktır.

Tevessül terimsel (ıstılahı) olarak anlamı şudur: insan, kendisinin duası Allah tarafından kabul edilsin ve kendi maksat ve matlubuna kavuşsun diye her hangi bir şeyi vesile unvanıyla Allahın dergâhına sunmasıdır. Vesile ve sebepler mecrasından maksada ulaşmak hem maddesel yaşamda hem manevi yaşamda fıtri ve akli şeylerden sayılmaktadır. Bitkisel ve hayvansal varlıklar bile bu durumdan müstesna değildirler.

Aslında varlık âleminin nizamı sebepler ve sonuçlar nizamıdır. Konuyla ilgili imam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Allah u Teâlâ sadece ve sadece işlerin sebepler mecrasından gerçekleşmesini istiyor. Bu nedenle her şey için bir sebep karar kılmıştır".[1]

Bir insan doğal ve adil bir yaşamında kendi maddesel yaşamının ihtiyaçlarını gidermek için sürekli örfsel, normal ve doğal vesileleri aramak için akıl ve fıtratından yararlanıyor. Aslında insanın maddesel yaşamında gerçekleşen bu hayret verici kalkınmalar, ilerlemeler ve değişikler her olaya münasip sebeplere ve olaylar arasında sebep sonuç ilişkisinin yani nedenselliğini keşif etme yoluna tevessül edilerek gerçekleştirilmiştir. Buradaki en temelli nokta şudur ki, insanın hayatı ve yaşantısı maddesel yaşantıyla sınırlı değil ve hayat maddesel yaşantıda özetlendirilmiyor. Bilakis insan hayatının en önemli bölümünü teşkil eden insanın manevi ve meleküti yaşamı da söz konusudur. Bu yaşantıya hâkim olan nizam da, sebep ve sonuç nizamıdır. Ancak bu iki nizam arasında şöyle bir fark vardır: Maddesel yaşama hâkim olan nizamda insan kendi aklından ve ilmi tecrübelerinden yararlanarak münasip ve uygun olan sebepleri keşif edebiliyor. Ama manevi yaşama hâkim olan nizamda ise insanı yücelten ve kendisine uygun sebeplerin keşif edilmesi ve onlara sarılma niteliği konusu ise genellikle insan aklının alanı dışında kalıyor. Bu nedenle akıl Allah ile kendisi arasında bazı vesilelerin olmasının zorunluluğunu tespit edebiliyor ama reel örneklerini teşhis etme konusunda şiddetli bir şekilde dini metinlere muhtaç olduğunu derk ediyor.

Kuranı kerim müminlere, vesileler edinmelerini emr ediyor:" Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya (giderken sizi Ona ulaştıracak) vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz"[2] bu ayeti kerime açık bir şekilde Allaha doğru manevi yola koyulurken ve ona doğru manevi yakınlaşmanın gerçekleşmesi istenildiğinde, bu ancak vesile veya vesilelerle gerçekleşeceğini söylemektedir. Ama buradaki soru bu vesilenin ne olduğu noktasındadır, yani bu vesile nedir?

Hadisleri kendisinde toplayan ehlisünnet ve Şia'nın rivayi kitaplarda birçok rivayet peygamber ve ehli beytinin Allaha yakınlaşma noktasında vesile kılınacak en uygun vesileler olduğunu söylemektedirler.[3]

Tevessül ile alakalı nakli delil bağlamında hem ehlisünnet ve hem Şia rivayetlerinde o kadar rivayetler çok ki, bu çoklarıyla tevessül konusunun meşru oluşu hakkında şek ve şüphe için kesinlikle yer kalmıyor. Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için bkz:

Felsefe-i tevessül bı ehli beyt, 1321 (sayt: 1316).

Tevessül ve şefaat ez didgah-i ehlisünnet 4889 (sayt: 577).

İtikad-i ehlisünnet bı tevessül kable ez ibni teymiye 2143 (sayt: 2261).



[1] KÜLEYNİ, "el-kafi" darul-kutubil-islamiye, 1365, c. 1, s. 183.

[2] Ya eyuhel-lezine amenu ittekullahe ve ibtegu ileyhil-lvesilete ve cahedu fi sbilillahi leallekom tuflihun, (Maide, 35).

[3]" Nehcul-belaga", hütbe: 106.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam evlatlarının adına yapılmış türbelere inanmanın ölçüsü nedir?
    6813 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    İmam evlatlarından maksat Ehl-i Beyt İmamlarının soyundan gelen zatların türbeleridir. Bir çok hadiste Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin gerekli olduğu vurgulanmış ve bu iş için büyük bir sevap ve mükafat vaat edilmiştir.Resulullah’ın soyuna saygı göstermenin bir örneği de onların mezarlarına saygı göstermek, oraları ziyaret ...
  • Şia'nın Mehdi Muntezer hakkında görüşü nedir?
    10145 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Bu soru çok genel olduğu için, cevapta bu konuyu birkaç yönden ele alıp; İmam Mehdi (ac)'in hayatını, Kur'an ve rivayetlerdeki bilgileri ve son olarak 12. İmamın zuhurunun alametlerini kısaca inceleyeceğiz.On ikinci imamın ismi İslam peygamberinin ismiyle (m h m d) aynıdır ...
  • Neden yeni Müslüman olmuş birisi geçmiş namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmezken doğuştan Müslüman olan birisi eda etmediği namaz ve oruçlarını kaza etmesi gerekmektedir?
    2736 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2020/01/19
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12734 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7622 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    6967 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Haksız yere yemin eden kimsenin akıbeti ne olur?
    12187 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Haksız yere yemin etmenin akıbetinden maksat iki şey olabilir:1- Şer’i ve fıkhi hüküm manasında akıbet.2- Getirdiği sonuçlar manasındaki akıbet. Bu etki dünya veya ahiret etkileri olabilir. Sorudan galiba bu ikinci mana kastedilmektedir.1- Şer’i HükümŞer’i Hüküme göre ...
  • Nur suresinin iniş sebebi nedir?
    30901 Tefsir 2012/05/27
    Nur suresinin bir iniş sebebi yoktur; ama 6 ila 9, 11 ila 16 ve 30 ila 31. ayetlerinin iniş sebebi vardır ve aşağıda bunlara işaret edilecektir: Nur suresinin 6 ila 9. ayetlerinin iniş sebebi: Bu ayetlerin iniş sebebi hakkında İbn. Abbas’tan nakledildiğine göre ...
  • Neden biz Şiiler Hamd suresinden sonra “elhamdülillahi rabbi’l-âlemin diye söylemekteyiz?
    8855 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Bizim ile Ehli Sünnet arasında bir takım şekilsel ihtilaflar mevcuttur. Ehli Sünnet mensuplarının el bağlayarak namaz kılması, onların abdest alma şekli ve bunun Şia ile farklılığı, fıkıh konularındaki bazı şekilsel ihtilaf noktaları olarak adlandırılabilir. Bu ihtilafların nedeni, bu sitedeki diğer sorularda detaylıca işlenen daha genel konulara dönmektedir. (1523, 248 ...
  • Aşırılık nedir ve ondan nasıl uzak kalınabilir?
    17415 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    “Ğuluv” (aşırılık) sözlükte fazlalık ve uzamak anlamındadır; başka bir ifadeyle had ve ölçüyü aşmaktır veya daha iyi bir tabirle her şeydeki ölçü ve konumdan çıkmak ve öteye geçmek aşırılıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de aşırılığa şöyle işaret etmektedir: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin.” ...

En Çok Okunanlar