Gelişmiş Arama
Ziyaret
10636
Güncellenme Tarihi: 2011/02/14
Soru Özeti
Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
Soru
Şia'nın Peygamber'in (s.a.a) hilafeti konusundaki inancı nedir? Acaba Şia Hz. Ali (a.s)'ı Peygamber'den (s.a.a) sonra aralıksız halife olarak mı biliyor ve Peygamber'in ashabından olan diğer halifeleri kabul etmiyor mu?
Kısa Cevap

Şia inanıyor ki:

1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.

2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.

3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) tarafından belirlenmiş halife olmasına rağmen ama bu görevden bir takım etkenler onu uzaklaştırdığında İslam ve Müslümanların maslahatı gereği önceki halifelere hikmet ve merhamet doğrultusunda öğüt vermekten geri durmamış ve onları İslam düşmanlarına karşı yalnız bırakmamıştır.

Ayrıntılı Cevap

Şia'nın Peygamber'in hilafeti konusunda inancı şöyledir:

1- Peygamber'in (s.a.a) halifesinin bir takım görevleri vardır. Bu görevlerin başında şu noktalara gelir: Kur'anî kavramları açıklamak, Şeriat'ın hükümlerini beyan etmek, toplumu her türlü sapıklıktan uzaklaştırmak, dini ve akidevi sorulara cevap vermek, toplumda adaleti uygulamak ve düşmanlara karşı İslam'ın sınırlarını korumak.

2- Peygamber'in (s.a.a) halifesi ve İmam ilmi ve ahlaki yönden özel ilahi inayete mazhar olmalı ve gaybi eğitim gölgesinde yer almalıdır. Buna göre İmam da Peygamber gibi her türlü hata ve unutkanlık ve yanılgıdan korunmuş olmalıdır. Bu yüzden İmam'ı belirlemek sadece Allah'ın emriyle Peygamber veya önceki İmam vasıtasıyla gerçekleşir.

Hz. Resulullah (s.a.a) kendisinden sonraki önder ve İmam'ı tanıtmıştır. Yani çeşitli yerlerde açıklamada bulunarak Hz. Ali'yi kendisinden sonraki İmam ve halife olarak tanıtarak topluma karşı taşıdığı bu yükümlülüğüne amel etmiştir.

Bu yüzden Hz. Ali (a.s) sürekli olarak kendisini Peygamber'in aralıksız halifesi olarak bilmiştir. Bu konuyu hem İslam toplumuna hem de kendisinden önceki halifelere defalarca açıklamıştır. O defalarca hilafetin Allah'ın tayin ile belirlendiğini ve Peygamber (s.a.a) aracılığıyla defalarca insanlara ilan edildiğini ifade etmiştir.

4- Peygamber'in (s.a.a) halifeleri on iki kişidirler on iki halife tabiri ister Şia ister Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçmiştir. Onların ilki Hz. Ali b. Ebi Talip ve sonuncusu Mehdi b. Hasan el-Askeri'dir.

5-- Ehl-i Beyt İmamlarının Mukaddes isimleri şunlardır:

1-Ali b. Ebi Talip 2- Hasan b. Ali 3- Hüseyin b. Ali 4- Ali b. Hüseyin 5- Muhammed b. Ali 6- Cafer b. Muhammed 7- Musa b. Cafer 8- Ali b. Musa 9- Muhammed b. Ali 10- Ali b. Muhammed 11- Hasan b. Ali 12- İmam Mehdi (a.s)[1]

Sonuç şu ki: Şia Peygamber'in hilafeti konusunda inanıyor ki, Allah'ın emriyle Hz. Ali (a.s)'ı bu makam için tayin etmiştir. Ancak bir takım etkenler onu bu görevden uzaklaştırdığında kendisine ihtiyaç duyduklarında kendisini sorumlu hisseder, İslam ve Müslümanların takdiri konusunda lakayt kalmaz ve İslam'ın maslahatı, insan toplumunun çıkarları ve mazlumların menfaati doğrultusunda kendi görüşünü ilan ederdi ve halifeler de bazen onun görüşüne başvururlardı.[2]

6- Peygamber'in (s.a.a) sahabileri konusunda Şia inanıyor ki, bir kimsenin kişilik ve şahsiyetini incelemek için onun bütün davranış ve tutumları göz önüne alınmalıdır Onun unvanı ve taşıdığı mevki durumunu incelemeye engel olmamalıdır.

Peygamber'le birlikte olmak ve onun sahabisi olmak büyük iftihar olmasıyla birlikte birilerini masum görmek ve hatalarına göz yummaya sebep olmaz. Nitekim Kur'an-i Kerim bazı muhacir ve Ensarı yanlışlarından dolayı kınamıştır. Kınanan kimseler arasında Kur'an'ın tabiriyle tanınmayan munafıklar[3] veya imanları zayıf olan ve kalpleri hasta olan kimseler de yer alır.[4]



[1] Soru 287'den alıntı, dizin: Şia'nın özellikleri

[2] Bk. soru: 512 dizin: İmam Ali (a.s) ve Halifelerin diğer ülkeleri fetihleri

[3] Tevbe: 101

[4] Ahzap: 11

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar