Gelişmiş Arama
Ziyaret
6487
Güncellenme Tarihi: 2012/01/23
Soru Özeti
“Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hadisinden kasıt nedir?
Soru
Lütfen “Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hakkında bir açıklamada bulunur musunuz?
Kısa Cevap

İnsan fıtrî olarak Allah’ı isteyen ve O’na yönelik bilgi elde etmeye ve böylece Allah’a yönelik elde ettiği bilgiyle yaratılışın asıl hedefi olan ibadet ve kulluğu yerine getirmeye çalışan bir varlıktır. Öte taraftan Yüce Allah’ın Kur’an’da buyurduğu gibi insanın ilim ve bilgiden nasibi çok azdır. O halde taşıdıkları liyakat ve ilahi özel lütuf sayesinde kendileri için ilimlerden kapılar açılan ve insanın muhtaç olduğu her şeyi öğrenen kimselere ihtiyaç duyar. Bunlar ilahi elçiler ve peygamberlerdir. Peygamberlerden sonra onların halifeleri olan masum hazretler (a.s) ve ilahi seçkinler, gönderilmiş peygamberlerin yolunu sürdürür. Onlar her şeyi detaylarıyla Peygamberden (s.a.a) aldılar, şefkatli öğretmenler gibi insanlara kılavuzluk ettiler ve insanların muhtaç olduğu her şeyi bildiklerinden onların soru soran zihinlerine cevap verdiler ve böylece onların yardımıyla insanların cehalet ve bilgisizlik bataklığından kurtulabilme olanağı oldu. O halde eğer peygamberlerin ve onlardan sonra masum imamların (a.s) öğretileri olmasaydı, insan Allah’ı tanımamakla kalmaz, O’na layık olduğu şekliyle ibadet de edemezdi.

Ayrıntılı Cevap

Sorulan hadis, hadis kaynaklarında şöyle yer almaktadır: قال ابو عبد الله (ع): إنَّ الله عزوجل خلقنا فاحسن خلقنا و صوَّرنا فاحسن صُوَرِنا و جعلنا خزانه فی سمائه و ارضه و لنا نطقت الشجرة و بعبادتنا عبد الله و "لولانا ما عبدالله"[1]

Bildiğiniz gibi insan fıtrî olarak Allah’ı isteyen[2] ve Yüce Allah ile ilgili olarak daha çok bilgi edinme peşinde olan bir varlıktır. Öte taraftan, ibadet yaratılışın hedefi olarak tanıtılmıştır.[3] Yerinde ispat edildiği üzere, insanın Allah’a yönelik bilgisi ne kadar çoksa, bu onun ibadet niteliğine de kesinlikle etki etmekte ve bilginin artmasıyla kendisinin ibadeti daha derinlik kazanmaktadır.[4] Öte taraftan insan elinde bulundurduğu akıl, fıtrat ve benzeri araçlarla ideal bilgi derecesine ulaşacak ve bu alemin hakikatlerini idrak edecek bir düzeyde bulunmamaktadır. Nitekim Yüce Allah da Kur’an’da bu hususa işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Size pek az ilim verilmiştir.”[5] Ama Yüce Allah hikmet sahibi, adil ve tüm kemal sıfatlarını taşıması nedeniyle, hem insanın yetkinliğini kendine yönelik derin bir ilim sahibi olması ve onun ibadet düzeyine göre şekillendirmesi ve hem de onun bilgi alanını kısıtlaması ve daha fazla bilgi edinme koşullarını hazırlamaması mümkün değildir. Dolayısıyla vahiy kalıbında bir takım öğretileri peygamberlerin kalbine nazil kılmış, onları gönderilmiş elçiler olarak tanıtmış ve kendilerine hikmet ve bilmedikleri ne varsa öğretmiş[6] ve de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz biz elçilerimizi apaçık deliller ile yolladık.”[7] O halde ilahi hüccetler olan peygamberler, insanların kemal merhalelerini kat etmek ve marifet zirvelerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu her şeyi getirmeleri gayesiyle gönderilmişlerdir. Son elçi olan Hz. Muhammed’ten (s.a.a) sonra, onun ardından ne olacaktır, sorusu sorulmaktadır. Sonraki insanların dinsel öğretilere ve onların açıklamasına ihtiyaçları yok mudur? İnsanların Allah’a yönelik daha fazla bilgi edinmesi ve marifet kazanmasının yolu kapandı mı? İşte burada Peygamberliğin halifeliği tartışması başlamaktadır. Gerçekten de kimler peygamberlerin halifesi olabilir? Bu halifeleri kim seçmelidir? Burada her akıl sahibinin dirayeti şöyle hükmeder: Peygamberlerin halifeleri, onların insanlar karşısında yaptıklarını yapmak zorunda olduklarından, evvela onların yanında bulunan tüm ilim ve kemalleri taşımaları gerekir ve ikincisi, bu fertlerin insanlar tarafından tespit edilmesi mümkün olmadığından, insanları hidayete erdirmeye dönük ilahi gayenin tahakkuk etmesi için onların Allah tarafından atanması icap eder. Rivayet ve tarih kitaplarına müracaat etmeyle, Peygamberin (s.a.a) vasilik ve halifeliği konusunun onun kendi döneminde ve değişik törenler ile dile getirildiğini öğrenmekteyiz. Hz. Peygamber (s.a.a) bazen açıkça ve bazen de kinayeyle her neyin peşindeyseniz ve benden neyi istiyorsanız benden sonra on iki imam (a.s) taşımaktadır diye halka buyurmaktaydı.[8] Sadece onlar sizin marifet ateşinizi söndürebilir ve bir başkası değil.[9] O halde ilimden nasibi çok az olan ve hatta kendi fayda ve zararını bilmeyen insanın bu ilahi öğretmenlerden faydalanarak (peygamberler ve hak halifeleri) bilmediği her şeyi öğrenebileceği ve ihtiyaç duyduğu her şeyi idrak edebileceği neticesine ulaşmış oluyoruz. Eğer bu ilahi lütuf ve kılavuzlar olmasaydı biz katlı cehaletimizde kalır ve asla bu bilgisizlik bataklığından kurtulmazdık. Bu açıklamalarla İmam Sadık’ın (a.s) “eğer biz olmasaydık siz Allah’ı tanımamakla kalmaz, hatta O’na layık olduğu şekilde ibadet bile etmezdiniz” diye buyurduğu sözü iyice aydınlanmaktadır.



[1] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, el-Kâfi, c. 1, s. 193, باب أن الائمة (ع) ولاة أمر الله, h. 6, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharü’l-Envar, c.25, s. 4, باب بدو ارواحهم و انوارهم و طینتهم, h. 7, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[2] Rum, 30.

[3] Zariyat, 56.

[4] Kuleyni, el-Kâfi, c. 1, s. 180, باب معرفة الامام, h. 1, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365.

[5] İsra, 85.

[6] Nisa, 113.

[7] Hadid, 25.

[8] Meclisi, Biharü’l-Envar, c. 36, s. 299, باب نصوص الرسول (ص) علیهم ع, h. 133.

[9] Bkz: Misbah, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, 38. Ders.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hıristiyanlar Hz. Hızır’ın varlığını kabul ediyor mu?
    13114 تاريخ بزرگان 2012/01/18
    İncil’de Hz. Hızır’ın (a.s) ismi geçmemektedir ve Hıristiyanlığın diğer kitaplarının da onun hakkında bir bilgi içereceği uzak bir ihtimaldir. Elbette Kur’an’da da “Hızır” adı geçmemektedir ve ondan sadece kendisinin ubudiyet makamını ve özel ilim ve bilgisini yansıtan kullardan bir kul sıfatıyla söz edilmiştir.
  • Hol’ boşanmasının kanun ve şartları nedir?
    6955 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Hol’ Boşanması, Özellikleri Ve ŞartlarıKocasına ilgi duymayan ve kendisini boşaması için kocasına mehir veya başka bir malını veren kadının boşanmasına hol’ denir.[1] Daha açık bir ifadeyle hol’ boşanması, kadının herhangi bir nedenden ötürü kocasıyla yaşamayı sürdürmek istememesi ve ...
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    12501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Hz Zeyneb’in (s.a) defnedildiği mekân hangi ülkededir?
    35332 تاريخ بزرگان 2012/06/16
    Hz Zeynep’in (s.a) temiz kabrinin mekânı hakkında üç ihtimal mevcuttur[i]: Medine, Şam ve Kahire. Bu üç ihtimalden her birinin taraftarları mevcuttur ve onlar kendi görüşlerini ispatlamak için bir takım deliller getirmişlerdir. Kesin bir şekilde Hz. Zeyneb’in (s.a) kabrinin nerede olduğu belli olmasa bile, bu ...
  • Dini öğreti ve ayinlere üstten bakmayı açıklar mısınız?
    8086 Yeni Kelam İlmi 2012/06/23
    Dinsel öğretilere yukarıdan bakmak, amel ve ibadetlerin ilahi rızayı kazanmak için vesile ve araç ve de manevi yetkinlikleri elde etmek için bir merdiven olması anlamına gelir. Birçok ibadetin felsefe ve hikmetinden bu anlam elde edilmektedir. Nitekim dünyanın sınanma yeri ve durak olduğu, kalınacak bir yer olmadığı, araç ...
  • Acaba düzgün örtünmeyen kadınların fotoğrafını dergilerde bu amelin kötü olduğuna işaret etmek için yayımlanması doğru mudur?
    5399 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/07
    Taklidi Mercii’lerin Defterlerinden alınan cevap şöyledir: Ayetül-Uzma Hameyei (yüze gölgesi devam etsin): Fesada veya şehvani duyguların tahrik edilmesine neden oluyorsa caiz değildir. Ayetul uzma Safi Gülpaygani (yüze gölgesi devam etsin):
  • Neden Şiiler namazı eli açık olarak ve Sünniler de eli bağlı olarak kılmaktadırlar? Peygamber (s.a.a.) namazı nasıl kılmaktaydı? Bu hususta deliliniz var mı?
    94036 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/04/09
    On iki İmam’a bağlı olan Şia, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları’nın sünnetine göre amel etmek için namazı eli açık olarak kılmaktadırlar. Onların delili, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamlarının namaz kılarken ellerini açıp normal şekilde namaz kıldıkları ve namaz esnasında elleri bağlamayı Mecusilere benzemeyi ifade eden rivayetlerdir. Aynı şekil ...
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50379 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4794 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82241 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...

En Çok Okunanlar