Gelişmiş Arama
Ziyaret
9380
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu) vb. gibi isimler seçiyorlar? Oysa Allah buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin ve benim kulum olun.’
Soru
İnsan yalnızca Allah’ın kulu olabilir. Allah-u Teala buyuruyor: ‘Yanlız bana kulluk edin.’ Öyleyse neden Şiiler kendilerine Abdulhüseyin (Hüseyin’in kulu), Abdulali (Ali’nin kulu), Abduzzehra, Abdulimam gibi isimler seçiyorlar? Neden Masum İmamlar (a.s) çocuklarının isimlerini Abdulali, Abduzzehra koyuyorlardı? İmam Hüseyin (a.s) şehid olduktan sonra birine Abdulhüseyin, yani Hüseyin’in hizmetçisi demek doğru mudur? Yemek getiren, su getiren, hizmet eden kimseye hizmetçi denir. İmam Hüseyin’e (a.s) su götüren, yemek götüren, kabrinin başında abdest suyu hazırlayan birine İmam Hüseyin’in (a.s) hizmetçisi dememiz mantıklı mıdır?
Kısa Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

Ayrıntılı Cevap

1- Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: a) Tapınan, huzu ve itaat eden kimse, b) Köle ve memlük.

2- Masum İmamların (a.s) yüce makamları bazen Hüseyin’in abdi (kulu), Ali’nin abdi (kulu) manalarına gelen Abdulhüseyin, Abdulali vb. gibi isimlerin seçilmesine neden olmaktadır.

3- Hizmet yalnızca dünyanın günlük işlerinde olmaz, önemli ve değerli olan mevlanın yolunu ihya etmek ve onun izinden gitmektir. Zira onun cismi içimizde olmasa da ruhu canlıdır ve amellerimizi görmektedir.

4- Söz konusu yerlerde (Abdulhüseyin vb.) abd (kul) kelimesinin kullanılması yalnızca sevgi ve uygun olan hizmetleri yapma manalarında kullanılırsa caizdir. Abdulhüseyin gibi isimler kulluk ve tapınmak manasında kullanılırsa bu insanı şirke götürür ve insan Allah’ın gazabına uğrar.

5- Böyle isimler tarih kitaplarında gelmemiştir. Masum İmamlar daha çok Ali, Muhammed, Abdurrahman gibi isimlerin konulmasını tavsiye etmişlerdir.  

 

 

 

Ayrıntılı Cevap

Kul (Abd) kelimesinin Arapçada bir kaç manası var: 1) Tapınan, ibdetçi, mabudunun karşısında ibadet ve itaat eden, zelil olan kimse, 2) Köle, memlük[1] (‘abid’ bir başka yerde hizmetçi manasına gelmiştir). Bu manaların ikiside Arapça’da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin Arap edebiyatının en önemli kaynağı olan Kur’an’da her iki manada gelmiştir.

Birinci mana:

‘Ey insanlar, sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin...’[2]

‘Ben Allah'ın kuluyum, bana kitap vermiştir ...’[3]

Allah-u Teala bu ayetlerde, tapınmayı yalnızca kendisine özgü kılmıştır.

İkinci mana:

‘Allah bir örnek getirmiştir: Bir köle olsa ve hiçbir şeye gücü yetmese...’[4]

Bu ayette putların Allah’ın kudretinin karşısındaki zayıflığı, malı olan hep infak eden sahibinin karşısındaki kölenin güçsüzlük ve iradesizliğine benzetilmiştir.

Masum İmamların (a.s) azameti, Müslümanların (özellikle Şiaların) Onlara hep saygı göstermelerine, çeşitli şekillerde sevgi ve alakalarını ortaya koymalarına neden olmaktadır. Abduali, Abdulhüseyin veya onların Farsça karşılığı olan Ğulamali, Ğulamhüseyin vb. gibi isimlerin konulması ismet ve taharet ailesine karşı duyulan bu sevgi ve alakadan dolayıdır.

Masum İmamların (a.s) şehadetinden sonra böyle isimleri koymaktaki maksat ise şunlardır: Birincisi Onlara (a.s) kölelik ve hizmetçilik etmek Onların (a.s) sadece bu dünya yaşamlarıyla sınırlı değildir. Onları anmak demek yollarına değer vermek, ilke ve siretlerine sarılmak demektir. Kimi zaman bu şekilde hizmet etmek bir kölenin Onlar hayattayken yaptığı yardımdan daha değerli olabilir. İkincisi, Masum İmamlar dünyadan göçtüklerinde yalnızca cisimleri aramızdan ayrılır, ama yüce ruhları yine hazır ve nazırdır. Nitekim Onların ziyaretlerinde şöyle gelmiştir: ‘Ben şehadet veriyorum ki, sözümü duyuyorsun, selamımın cevabını veriyorsun.’[5] Öyleyse Onlar yokolmamışlar ki insanlarda bu kölelikten vazgeçsinler. Aksine onlar diridirler ve yaptıklarımızı görmekteler. Üçüncü olarak bir kişiye -ister hayatta olsun, ister olmasın- hizmet etmek onun misafirlerine, etrafındakilere ve ziyaretçilerine hizmet etmeyide peşinden getirmektedir. Buna göre Masum İmamların (a.s) ziyaretçilerine, misafirlerine çeşitli şekillerde hizmet edenler Onların kölesi olacaktır. Hatırlatmak gerekir ki, tapınmak, huzu ve itaat manasına gelen ubdiyyet (kulluk) yalnızca mülk ve melekutun sahibi, göklerin ve yerin yaratıcısı Allah-u Teala’nın karşısında doğrudur. Yukarıda getirdiğimiz ilk ayete (Ey İnsanlar...) dikkat edersek göreceğiz ki, tapınmaya ve ibadete layık olan kimse her şeyden önce bizi yaratmalıdır, sonra bizi eğitmelidir. Dolayısıyla söz konusu isimleri seçen kişinin hedefi abd’in birinci manası (tapınma) ise İslamın ve imanın dairesinden çıkar ve şirke düşer. öyleyse bir yerde töhmet ve suizana yol açma ihtimali varsa daha iyi olan ve Masum İmamların tavsiye ettiği isim ve lakaplar konulmalıdır. Örneğin bir rivayette İmam Sadık (a.s) (raviye hitaben) şöyle buyuruyor: ‘Çocuğuna, Allah’a kulluğu çağrıştıracak bir isim koy... Abdurrahman gibi.’[6] Yine rivayetlerde Muhammed adı tavsiye olunmuştur.[7] İmam Hüseyin (a.s) üç çocuğunun adını Ali koymuştur.[8]

Tarih ve rical kitaplarına baktığımızda Abdu’lala, Abdulmecid, Abdusselam vb. isimlerin çoklukla kullanıldığını göreceğiz.[9] Buna karşılık Abdulhüseyin ve benzeri isimlerin geçmişte adet olmadığını, rical kitaplarında gelmediğini görmekteyiz. Böyle isimler Masum ve pak İmamların yüce makamları anlaşılmaya başlanınca, özgürlük ortamı doğup, Onlara olan sevgiyi rahatça ortaya konmaya başlandıktan sonra gündeme gelmiştir.

Sonuç:

Yukarıda anlatılanlardan şu sonuca ulaşıyoruz: Abdulali, Abdurrıza vb. gibi isimler hizmete hazır olmak, Masum İmamlara (a.s) karşı ölümlerinden sonra bile duyulan sevgiyi ortaya koymak içindir. Böyle isimleri koymak şirkle itham olunmaya neden olmazsa sakıncası yoktur. Ama Masum İmamlarında tavsiyesi olan bunlardan daha güzel isimlerde konulabilir. Bahanecilere fırsat vermemek için bu isimlerden kaçınmak en güzelidir.


[1] -Birinci Mana: ‘Halk, Allah’ın kuluyla köle kulların arasında farka koymuştur.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘Onu bir bilir, ona hizmet eder, huzu eder, zelil olur ve itaat eder.’ (el-Müncid, s.486)

İkinci Manası: ‘Abd köle demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205); ‘el-Memluk’ (el-Müncid, s.483);

‘Abd, hizmetçi demektir.’ (Mekayis-il Lugat, c.4, s.205; el-Müncid, s.483)

[2] -Bakara/21

[3]- Meryem/30

[4] - Nahl/75

[5] - İmam Rıza’nın (a.s) Ziyareti (Mefatih-ul Cinan)

[6] - Vesail-uş Şia, c.7, s.125

[7] - a.g.e

[8] - Ali Ekber, Ali Evsat ve Ali Asğar.

[9] - Mu’cem-us Sukat, c.9, s.254-356, 10 ve 11. Ciltlerde de devam etmektedir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Dua psikolojisi hakkındaki kaynakları tanıtır mısınız?
    5662 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dua psikolojisi hakkındaki kaynaklar üç kısımdır:a)Din psikolojisini genel olarak ele alan kaynaklar.Ancak bunlardua psikolojisini özel olarak işlememişlerdir. Örneğin William James’inyazdığı, Muhammed Kaini’nin tercüme ettiği ‘Din ve Revan’ (Din ve Ruh) ve Mesut Azerbaycani’nin yazdığı ‘Revanşinasi-i Din’ (Din Psikolojisi) bu türendir.
  • İçlerinde birkaç iyi ve takvalı kimse var diye günahkâr bir topluma azabın gelmesi gecikebilir mi veya tümüyle uzaklaşabilir mi?
    6581 Tefsir 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’de ve rivayetlerde, günahkâr bir topluma azabın gelmesinin gecikmesi veya tümüyle uzaklaşmasının bazı nedenlerine değinilmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiryoruz:1- Peygamberin ve İstiğfar edenlerin varlığı: ‘Oysa sen içlerinde oldukça onları azaplandırmaz ve yine bağışlanma dilerlerken Allah onlara azap vermez.’
  • Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
    73693 Tefsir 2009/10/18
    Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.
  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    8309 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3965 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Hz. Masumların (a.s) fiil ve sözlerinin delil oluşunun ölçüsü ne kadardır?
    7831 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/06/16
    İslam’ın muteber delillerinden biri Hz. Peygamber (a.s) ve diğer masumların sünneti olup tüm Müslümanlar için Kur’an ayetleri gibi delil teşkil eder ve sünnet masumun söz, fiil ve tavrı diye üç şekilde yer alır. Hadis ve rivayetlerde belirtilen masumların söz ve konuşmaları “masumun sözü” onların yaptığı amel ve ...
  • Hayvana dönüşme nasıl olmaktadır ve şuan yeryüzünde bulunan hayvanlar, hayvana dönüşmüş olan insanlar mıdır?
    27095 Tefsir 2009/05/17
    “Mesh” sözlükte, bir şekilden daha kötü bir şekle dönüşme anlamına gelmektedir; Kuran ve hadis teriminde ise, bazı günahkâr (bazı özel günahlara sahip) kimselere ve ümmetlere nazil olan bir çeşit azaptır.Mesh olan insanlar hayvan (maymun, domuz vb.) şeklindedirler; yani işlemiş olduğu günahın hayvansal şeklini bu dünyada onun insanî şeklinin üzerine ...
  • Kadın evladına süt vermeden dolayı kocasından ücret talep edebilir mi?
    6000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Şu noktaya dikkat etmek zorunludur: İslam’da fıkhî hükümler ve ahlakî usuller birbirini tamamlar ve aralarında hiçbir ayrılık ve uyuşmazlık bulunmaz.[1] Bundan dolayı fertlerin hakkı sıfatıyla bazı hükümler ispatlanmış olsa da ve yükümlü bu haktan fıkhî bir hüküm sıfatıyla istifade edebilse de, dinsel öğretilerde ahlakî ...
  • Eğer Allah bir ferdi severse, halkın geneli de onu sever mi?!
    11796 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar Allah’ın salih kullarının sevgisini halkın kalbine aktardığını yansıtan rivayetler olsa da, halkın ekseriyetinin bir şahsı desteklemesi zorunlu olarak onun Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez. Öte taraftan halkın ekseriyetinin bir şahsa düşman olması da onun Allah’ın gözünde düştüğü ve O’nun nezdinde bir değeri olmadığı şeklinde ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    5612 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...

En Çok Okunanlar