Gelişmiş Arama
Ziyaret
6219
Güncellenme Tarihi: 2012/06/30
Soru Özeti
mukaddes kitap kabul edilir bir nazma sahiptir ki kuran ondan yoksundur. Bu hal ve durum kuranın daha iyi olduğuyla nasıl bağdaşa biliniyor?
Soru
benim Tevrat ve İncil’le aşinalığım var. Onların kof olduklarını anlamışım. Ama onların kurandan meziyetleri şudur ki bu kitaplarda meseleler çok düzenli ve nâzımla konu edilmiştir. Ama kuranı kerimde böyle bir düzen yok. Bir bölümde bir meseleyi ortaya atıyor ki hakında konuştuğu konuyla hiçbir irtibatı yok. Çok acayip bir düzensizlik var. Örneğin “nasr” suresindeki ayetlere bakınız, bir biriyle nasıl bir irtibatları var? Maun süreside de (1. 3. 4. 7.) ayetler arasında ne gibi bir irtibat var? Bakara suresinde de İsrail oğullarının kıssası, parça parça gelmiştir.
Kısa Cevap
Mukaddes kitapta iki tür yazılış var; mevcut mukaddes kitapların bazısında tarih önemli hale getirilmiş; dolayısıyla tarihi bir kitap gibi basmaklar şeklinde bir basamaktan başlıyor tarihi seyrini dikkate alarak açıklamasına devam ediyor. Mukaddes olan bu kitaplar içinde başka kitaplar da var ki tarihi seyre sahip değildirler. Diğer kitaplarda olduğu zamansal düzeni bunlarda bulunmuyor. Buna binaen konularını basamak, basamak ve ardı ardına gelme anlamında olan düzen ve nazım bütün mukaddes kitaplarda bulunmuyor ve söylenen düzen bütün kitapları kapsayacak şekilde genel değildir.
Kuranı kerimde de iki tür nazım ve düzen vardır: bazı kısımlarda tarihi kitaplarda olduğu gibi bazı ayetlerde bir düzen müşahede ediliyor. Bir kıssa zikir ediliyor ve kıssanın aralıklarında bazı ibret ve nüktelere de işaret ediliyor.
Kuranda başka bir yöntem daha var; has bir konuyu açıklarken konun içinde başka konulara değiniliyor. İlk bakışta bu yöntem düzene aykırı olduğu ihsas ediliyor. Ama azıcık dikkat edildiğinde bu yöntemle yazılan yazılar en güzel bir yönteme sahip olduğu fark ve insanın tabiatına da uygun, dolayısıyla onun tabiatı kabul ediyor. Öyle ki günümüzdeki kitaplarda ve filmlerde bu yöntem istifade edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemde -konunun aslı kayıp ettirilmeden- farklı konular zikir edildiği için muhatabı yoran amillerden uzak durmaya özen gösterilmektedir.
 
Ayrıntılı Cevap
Kitaplarda var olan düzen ve nazmı tanımak için yazılışında dikkate alınan yönteme bakmak gerekiyor. İlkin mukaddes kitapta dikkate alınmış nazma değineceğiz ve onda mevcut muhtelif kitapları inceleyeceğiz.
Mukaddes kitaplarda mevcut olan bazı kitaplarda tarih önemli hale getirilmiş ve tarih dikkate alınmıştır. Dolayısıyla tarihi bir kitap gibi bir basamaktan başlıyor tarihi seyrini dikkate alarak açıklamasına devam ediyor. Bu yöntemle yazılmış en önemli kitaplar şunlardır; sifri peydayış, sıfri huruç ve …ahdi kadimde ve ahdi cedid de bazı inciller ki hazreti İsan’ın (a.s.) hayatına ve tarihine değinmiştir. Bu kitaplar zamansal düzene ve nazma sahip ve zamansal tertibe göre yazılmışlar. Yazılmış olan bu yazıların bir kısmı tek kişi tarafından yazılmış ve bazıları da muhtelif kişiler tarafından farklı zamanlarda yazılmıştır.
Aynen bu mukaddes kitaplarda başka kitaplar da vardır ki tarihi bir seyre sahip değildirler ve diğer kitapların sahip olduğu düzene ve nazmı içermiyorlar. Bu kitaplardan birisi; “sifr-i Laviyan”, “emsal Süleyman”, ve … bunlar ahdi kadimdedir ve yeni ahitte de pavlus’un mektupları vardır. Bu kitaplar tarihi olayları yazma peşinde olmamışlar. Bunlar başka bir hedefi takip etmişlerdir. Bu nedenle düzene ve nazma sahip değildirler.
Buna binaen bir biri ardından gelme anlamındaki düzen ve nazım mukaddes kitapta bulunan bütün kitaplarda yok ve yazılış türü esasınca bu kitaplarda genellik yoktur. Bu bakış açısı şundan kaynaklanmaktadır ki bu kitaplar farklı konular içeriyor. Yazarları da muhteliftirler. Bunlar kitapların yazılış şeklini ve bakış açılarının farklılaşmasına neden olmuştur. Kur’an konusuna geçmeden şu noktayı hatırlatmak gerekir ki kur’an olarak günümüzde aramızda mevcut olanı, Allah tarafından peygamber (s.a.a)  vasıtasıyla bize ulaştırılmış olan şeydir. Hiçbir çeşit tahrif kendisinde gerçekleşmemiştir. Ama ayetlerin düzenlenmesinde ve kuranın nazmı hakkında şunu söylemek gerekir: kuranı kerimde iki düzen şekli vardır: birisi sebebi nüzul sırasına göre yazılmıştır ki buna elimiz yetişmiyor. Bir başka türü elimizdeki şekliyledir ki peygamber (s.a. a.) onu teyid etmiş ve bizim için muteber ve hüccet sahibidir ki hakkında konuşacağız.
Kuranın Düzeni Ayetlerin Nüzule Göre
Kuranı kerim 23 yıl zarfı içinde muhtelif olaylara müteakiben İslam peygamberi (s.a.a.) üzerine nazil olmuştur. Söz konusu olay ve vakalar olağan ve olağan üstü, savaş ve sulh, bazılarını teyit ve bazılarını tekzip ve…şeklindedir. Bu nedenledir ki kuranı kerimin bazı ayetlerinin tefsirinde nüzul sebebi var olmaktadır. Bu –semavi kitaplar içinde- kuranın imtiyazlarındandır.
Bu şekilde yazılmış olan kuran tarihi bir kitap gibi olamaz ve kesinlikle muhtelif ve farklı konuları içerir. Elbette bu tür yöntemle yazılmış kitapların bazı faydaları da var.  Bu cümleden şu ki; insan kuran ayetlerini anlamak ve tefsir etmekte gücü daha fazla olur ve daha az hata yapar ve…ancak bu düzen ve nazımla yazılmış olan kuran elimize ulaşmamıştır. Bu yöntemle yazılmış olan kitap muhteva olarak elimizde bulunan kuranla aynıdır ama düzen ve nazım bakımından mevcut kurandan farklıdır.
Mevcut Nazım Esasınca Kuran
Ama bu gün elimizde mevcut olan kuranı kerim nüzul sırasına göre cem edilmemiştir. Belki başka bir yöntemle cem edilmiştir[1] ki kendisi de kendine has bir düzene sahiptir. Bazı kısımlarda tarihi kitaplarda olduğu gibi ayetlerde bir nazım ve düzen müşahede ediliyor. Bir kıssa zikir ediliyor, içinde ibretlere ve bazı nüktelere işaret ediliyor. Bu durum açık bir şekilde hazreti Yusuf’un kıssasında ve başka peygamberlerin kıssalarında müşahede ediliyor. Bu tür düzen ve nazmın kuranın bazı surelerinde var olduğunu ve tür nezmın kendisini açıklamaya ihtiyaç duyulmuyor. Zira herkes tarafından kabul edilmiş ve ediliyor.
Kuranda başka bir yöntem daha var; has bir konuyu açıklarken konun içinde başka konulara değiniliyor. İlk bakışta bu yöntem düzene aykırı olduğu ihsas ediliyor. Ama azıcık dikkat edildiğinde bu yöntemle yazılan yazılar en güzel bir yönteme sahip olduğu fark ve insanın tabiatına da uygun, dolayısıyla onun tabiatı kabul ediyor. Öyle ki günümüzdeki kitaplarda ve filmlerde bu yöntem istifade edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemde -konunun aslı kayıp ettirilmeden- farklı konular zikir edildiği için muhatabı yoran amillerden uzak durmaya özen gösterilmektedir.
Ama soruda zikir edilen ayetleri inceledik ve bizce onlardan hiçbirisi iddianız için reel örnek teşkil etmiyor. Örneğin nasr suresine dikkat ediniz. Bu sure aslında has bir düzene ve nazma sahiptir ki bir konu hakkında konuşuyor. Bizce İsrail oğullarının kıssası sizin sorunuza en yakın olanıdır. Ama yapılan açıklamaya dikkat edilirse her bir bölümünün illeti elde edile biliniyor.
 

[1] Kuranı kerim kimin zamanında ve kimin nezareti altında cem edilmiş noktasında alimler arasında ihtilaf var. Elbette bir çoğu hazreti Muhammed (s.a.a) döneminde olduğunu kabul ediyor. Bu konuda 1625 numaralı soruya müracaat edilsin.   
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar