Gelişmiş Arama
Ziyaret
12479
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İmamlarımız neden oniki tanedir? Ğaybette olan imamın döneminde kendimizi nasıl kurtarabiliriz?
Soru
İmamlarımız neden oniki tanedir? Ve (bundan dolayı) neden asırlarca kendi başımıza (imamsız) kalmak zorunda kalıyoruz? Bu asırda bir imama büyük bir ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bizim bir imamımız var bunu biliyorum, ama gayıptadır. Onun yokluğunda nasıl kurtuluşa erebiliriz?
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

Ayrıntılı Cevap

İmamet, ilahi bir makam olduğu için imamın kimler ve kaç kaç kişi olacağını Allah belirler. Allah’ın’da kimleri seçtiğini öğrenmemizin tek yolu Resul-u Ekrem’in (s.a.a) sözleridir. O da (s.a.a) çeşitli yerlerde imamların kimler ve kaç kişi olduğunu açıklamıştır. Peygaberimiz (s.a.a) bir hadisinde şöyle buyuruyor: ‘Bu iş (İslam) oniki imam gelmeyinceye kadar bitmeyecektir.’ Hadisi Ehl-i Sünnetin büyük alimleri nakletmişlerdir.[1] Yine Şia ve Ehl-i Sünnet şöyle naklediyorlar: ‘Allah Resulü (s.a.a) Emir-ul Müminin Ali’inin (a.s) Ğadir’de imamete tayin ettikten ve ikmal ayeti[2] nazil olduktan sonra birinci ve ikinci halife Resulullah’ın yanına gelerek ‘Bu velayet ve vasilik senden sonra yanlızca Ali’ye mi aittir?’ diye sorduklarınd Resulullah (s.a.a) ‘Kıyamete kadar Ali’ye ve benim vasilerime aittir.’ diye buyurdu. Onlar ‘Senin vasilerin kimlerdir?’ diye sorduklarında Resulullah şöyle buyurdu: ‘Ali, ümmetimin içinde benim kardeşim, vezirim, varisim, vasiyyim ve halifemdir. Benden sonra bütün müminlerin üzerinde yetkisi vardır. Ondan sonra oğlum Hasan, Ondan sonra oğlum Hüseyin ve Hüseyin’den sonra Onun ardı arkasına gelen dokuz evladıdır.’[3]

İmamların oniki kişi olduklarına dair delil ise Şia ve Ehl-i Sünnet kaynaklı Resulullah’tan (s.a.a) nakledilen çeşitli rivayetlerdir. Bu hükmün felsefe ve nedenine gelince diyoruz ki: İslam’da bir çok mesele var ki onların hikmetlerini bilemiyoruz ve bir çeşit taabbüdi (aklın muhakemesine bağlı olmayan; emrolduğu için yapılan) hükümdür. Namaz rekatlarının sayısı, kadın ve erkeğin namazı sesli ya da sessiz kılması vs. gibi hikmetini bilmediğimiz bir çok mesele var. Sizin sorunuzda taabbüdi olarak kabul etmemiz gereken meselelerdendir. Onu belirlemek Allah’ın elindedir. Bu kutsal nurlar yaratılmadan önce Peygambere bildirilmiş, O da (s.a.a) çeşitli yerlerde bunu açıklamıştır. Ancak hikmeti ister bilinsin, ister bilinmesin İslamî buyrukların hepsinin uygulanması gerekir. Zira bu buyruklar Hâkim-i Mutlak koymuştur ve Hâkim-i Mutlak’ta kabih bir iş yapmaz. Sonuçta konulan bütün kanunlar insanların kemale ermesi ve ilerlemesi için olup icra edilmesi gereklidir.

Sorunuzun ikinci bölümünde diyorsunuz ki, ‘Neden asırlarca yalnızız (imamsızız), imamın gaybet döneminde nasıl kurtuluşa erebiliriz?’

Cevap olarak diyoruz ki: Rivayetlerden Allah’ın, yeryüzünü ve kullarını hiçbir zaman hüccetsiz bırakmadığını anlıyoruz;[4] yanlızlığın manası yoktur.

İlahi hüccetler her zamanda feyizin nazil olmasına vasıta olmuşlarıdır. Bir hadis-i şerifte Peygamberimizden bu sorunun benzeri sorulduğunda şöyle buyurdular: ‘Onun (Veliyy-i Asr’ın) gaybet döneminde kullara verdiği feyiz bulutun arkasındaki güneşin verdiği ısı ve ışık gibidir.’ Bu güzel benzetmeden bir çok nükte çıkarmak mümkündür. Örneğin, Güneşin bulutların arkasında olması nasıl ki onun ısı ve ışığına engel değilse imamında gözlere görünmemesi Onun (a.s) feyiz ve hidayetlerinden yararlanmayacığımız anlamına gelmez. Kendi yerinde bahsedildiği gibi tarih boyunca sayısız insan Ondan feyiz almışlardır. İmam (a.s), kendisi Şeyh Mufid’e yazdığı mektupta bu noktaya şöyle işaret ediyor: ‘Biz sizin işlerinizi gözetiyoruz (ilgileniyoruz), sizi unutmuyoruz. Böyle olmasaydı bela ve tehlike tufanlarında yok olup giderdiniz.’[5] Esasen Onun (a.s) varlığı insanların kendilerini ıslah edip zuhura hazırlanmaları için bir ümit ve tesellidir.

Ancak unutmamak gerekir ki, Güneşin ışığından yeterli derecede faydalanabilmek için ışığın önündeki engelleri kaldırmamız ve kendimizi ışığa karşı tutmamız gerekir. Kısacası böyle yüce bir güneş varken (her ne kadar gaybet bulutunun arkasında olsada) yalnızlık ve ümitsizliğin manası yoktur.

İmam-ı Zaman’ın (a.s) varlığının faydaları hakkında daha fazla bilgi için bkz: 168. Soru (Site: 1375), 654. Soru (Site: 705) ve 534. Soru (Site: 582).


[1] - Kutay b. Said Carir, o da Husayn’dan, o da Câbir b. Semüre’den onun şöyle dediğini naklediyor: "Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular...
-Rufae b. Heysem el Vasiti (ve
söz onundur), o da Halid’den yani İbn-i Abdullah b. Tahhan’dan, o da Husayn’dan, o da Câbir b. Semüre’den onun şöyle dediğini naklediyor: "Babamla beraber Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) huzuruna vardık. Resûlullah şöyle buyurdular: ‘Bu iş (İslam) on iki halife gelmeyinceye kadar bitmeyecektir.’ Sonra bir şey dedi ki ben onu anlayamadım. Babamdan ‘Ne dedi?’ diye sorduğumda dedi ki: ‘Hepsi Kureyştendir.’ diye buyurdu.’ Bu hadis, Sahih-i Müslim (c.9, s.333-335 ve 337); Sünen-i Ebi Davud (c.11, s.351-352); Müsned-i Ahmed (c.42, s.309)  Müsannif-i İbn-i Ebi Şeybe (c.7, s.492) vb. gibi çeşitli kitaplarda rivayet edilmiştir.

 2 - Maide/3

3- Ğayet-ul Meram, bab:58, h.4; bir başka hadiste Nisa suresinin 1. ayetinin tefsirinde kendisinden sonraki vasiylerinin isimlerini tek tek saymıştır, Ğayet-ul Meram, c.10, h.4; İsbat-ul Hudat, c.8, s.133; Bihar, c.36, s.260, 298   

4]- Hüseyin b. Muhammed, Mualla b. Muhammed’den, o da bazı dostlarımızdan, babam Ali b. Raşid’in şöyle dediğini aktarır: Ebu’l Hasan (a.s) buyurdu ki: ‘Yeryüzü hiçbir zaman hüccetsiz kalmamıştır ve andolsun Allah’a ben o hüccetim.’ Kafi, c.1, s.178   

[5] - Bihar, c.53, s.774

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17011 Pratik İrfan 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • Zatı âlinizin Kur’an’ın tahrif edildiği hadisler konusundaki görüşünüz nedir?
    5973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu bağlamdaki görüşü şöyledir: Kur’an’ın tahrif edildiğini söyleyen hadisler ya senet bakımından zayıftırlar ya da sadır olma cihetinden hüccet değildirler veya delaletleri kabul edilebilinir durumda değildir. Kur’an-ı Kerim hiçbir zaman tahrif olmamış ve olmayacaktır. Kur’anın tahrif ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11448 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • İnsan olağan üstü işler yapabilir mi? Bu tür işleri yapmanın faydası nedir?
    10290 Teorik İrfan 2009/09/07
    Sizin işaret ettiğiniz şey, insanın ruhi güç kazanmasının sayesinde gerçekleşir; bu ruhi güç bazen dinin emirlerine uyarak ve şer’i riyazetler çekerek kazanılır; yani insan Allah’a yakınlaşarak İsm-i A’zama sahip olur. Bu güç sayesinde maddi alem üzerinde etkili olabilir ve iradesiyle bir takım işler yapar. Ancak bazen de ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    10556 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8976 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6091 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Ziyaret-i Aşura’da ki ‘Beri’tu ilellah ve ileykum minhum’ (Önce Allah’a sonra size onlardan dolayı beri oluyorum) cümlesinde Allah’a ve masumlara beri olmak ne demektir?
    6433 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Beraet lügatte birinden veya bir şeyden ayrılmak, uzaklaşmak manasına gelmektedir. Bu manalar eğer ‘İla’ ile birlikte olmazsa beraet için kullanılır. Ama ‘İla’ ile birlikte olursa bizarlık manasının yanı sıra sığınma manası da vermektedir. Buna göre ziyaretteki sığınma cümlesinin manası şöyle olur: Hak Teala’ya ve siz Ehl-i Beyt’e (a.s) ...
  • Peygamber (s.a.a) ve İmamların (a.s) cariye ve kölelere sahip olmaları kölelik sistemini benimsemek değil midir?
    19729 Eski Kelam İlmi 2009/07/04
    Kölelerle evlenme, onlarla mahrem olma, mukatebe (kölelerin özgürlük anlaşması) vs. hükümlerin Kur’an’da gelmesi Peygamber (s.a.a)’in zamanında köleliğin olduğunu ispat etmektedir, ama belirtmek gerekir ki, İslam’ın köleleri azat etmek için çok kapsamlı projeleri vardır. Bu projenin neticesinde bütün köleler zamanla özgürlüklerine kavuşmuşlardırlar. ...
  • Derslerimin Cuma namazına denk gelmesi nedeniyle Cuma namazını kılamamaktayım. Bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
    9607 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/11/17
    Değerli kullanıcı! İmam Zaman’ın (a.c.f) gıyabı döneminde Cuma namazı taklit mercilerinin çoğunluğunun fetvasına göre seçimli bir farzdır; yani yükümlü Cuma gününde şartlar mevcut ise Cuma namazını veya öğle namazını kılmada özgürdür. O halde eğer bir kimse Cuma namazını kılarsa, öğle namazını kılmasına gerek kalmaz. Elbette ...

En Çok Okunanlar