Gelişmiş Arama
Ziyaret
22156
Güncellenme Tarihi: 2009/01/13
Soru Özeti
Kuran-ı Kerim'in ayetlerinde genelde niçin hitaplar sürekli erkekleredir?
Soru
Kuran ayetlerinde niçin genelde erkeklere özel tabirler kullanılmıştır? Örneğin; Amenu (o erkekler iman ettiler),keferu (o erkekler kâfir oldular),kale (o erkek dedi),yalemun (o erkekler biliyorlar), ellezi ve ellezine (erkek kimse ve kimseler)
Kısa Cevap

1- Bizim, Kuran'ın hitap şekillerinin erkeklere has olduğunu iddia edebilmemiz için öncelikle, Kuran'da geçen kelimelere ve hitaplara hâkim olan ruhun cinsiyete bağlı olduğunu ve erkek eksenli olduğunu ispatlamamız gerekmektedir. Oysa Kuran'ın çeşitli ayetlerini göz önünde bulundurursak,   çoğu sözlerinin insan eksenli olduğunu göreceğizdir.( Fatır,15;Nehl,97;Ali-İmran,5). Buna göre şöyle diyebiliriz: Kuran'ın insanlara bakışı cinsiyet ötesidir ve ister erkek olsun ister kadın sadece hidayet konusuna dikkatleri çekmiştir.(Bakara,128)

2- Arap dili, edebiyatı ve kültürünün kendine has özellikleri (Kuran dili olması hasebiyle) şöyledir:

A) Eğer erkeklerin sayısı fazla olursa, erkeklere özel kelimeler ve zamirler kullanılır; Tathir ayetinde olduğu gibi. (Ahzab,32)

B) Kadınların hayâ ve iffetlerini korumak için hatta sözlerde bile bu konuya dikkat edilmiştir; evlilik ile ilgili ayetlerde olduğu gibi. (Nur,33).

C) Arapça edebiyat kurallarına göre durum ve sözde bulunan karineler vesilesiyle erkeklere has kelimeler getirilerek kadınları da o kelimenin manasına ortak etmek mümkündür, ama bu konunun tersi mümkün değildir, bu yüzden kadınlara has kelimeler kullanıldığı zaman erkekler kendilerini o sözün muhatabı kabul etmezler. (Bakara 204-206 ve İsra,31)

3- Kuran'ın erkek edebiyatına sahip olmasının bir sebebi de; erkeklere mahsus ahkâm, hak ve görevleri beyan etmesidir ve bu kadınlar hakkında inen emirlerden daha fazladır. Örneğin; savaş hükümleri, evlilik ve kadınlara davranış şekli (Nisa,19),kadınları boşama hukuku.(Nisa,20-21).

4- Ayetlerde adı geçen ve söz konusu edilen birçok kimse erkektir. (Peygamberler, küfrün önderleri ve ...).

5- Ayetlerin çoğunda halk muhatap olarak alınmıştır ve kullanılan kelimeler bir cinsiyeti temsil etmezler. Buna örnek olarak; Allah ve melekler hakkında erkek zamiri kullanılması, onların erkek olduğu anlamına gelmez. (İsra,36;Kısas,71;Araf,29;Fussilet,30;Nisa,56;Talak,2)

6- Erkekler çeşitli görevlere sahip oldukları için, onlar hakkında birçok yerde defalarca söz edilmiştir. Bu ayette erkeklere şöyle emredilmiştir:

"Kendinizi ve ailenizi cehennem ateşinden koruyun..."(Tahrim,6).

7- Bazı ayetler bazı erkeklerin başlarından geçen ve ya onlarla ilgili olayları anlatmaktadır, bu münasebetle kelimeler ayetlerin nazil olduğu erkeklere has tabirlerle kullanılmıştır; örneğin vilayet ayeti Emir'el Müminin Ali (a.s) hakkında nazil olmuş ve bütün kelimeler erkeklere has kullanılmıştır.(Maide,55)

8- Bazı ayetlerde, hem erkeklere ve hem de kadınlara has kelimeler kullanılmıştır.(Ahzab,35;Nisa,32) Bunu da belirtmek gerek ki kadınlara has zamirleri defalarca erkeklere has zamirlerin yanında kullanmak, Kuran edebiyatına aykırıdır zira bu, sözün uzamasına sebep olmakta ve Kuran'ın fesahat - belagatine uymamaktadır.

Sonuç olarak; vahiye göre üstünlük ölçüsü "takvadır" kadın veya erkek cinsiyeti değil.

Ayrıntılı Cevap

Giriş

1- Bizim, Kuran'da geçen her sözün ve yazının "erkek eksenli" olduğunu iddia edebilmemiz için, ayetlere hâkim olan genel ruhun cinsiyet üzere kurulmuş ve onun bir göstergesi olması gerekmektedir. Bu durumda sözü beyan eden kimse için önemli olan tek şey erkek ve kadın cinsinin üstünlükleri, faziletleridir. Oysa ayetlerin içeriğini ve hedeflerini incelediğimizde, Kuran'ın cinsiyet ötesi olduğunu ve bazen herhangi bir cinsiyeti söz konusu ettiğinde ayrı bir hikmet ve sebepten dolayı olduğunu görmekteyiz. Bunun örneklerinin aşağıda getirilen ayetlerde açıkça görmekteyiz:

"Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak o'dur." [1]

"Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim Salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz."[2]

"İman edip makbul ve güzel işler yapanların ise mükâfatlarını tam tamına ödeyecektir. Allah zalimleri sevmez. " [3]

"Biz şüphesiz insanı en güzel bir biçimde yarattık"[4]

2- Enbiyanın, semavi kitapların ve Kuran-ı Kerim'in asıl hedefi, insanları gelişime ve gereken olgunluğa ulaştırmaktır; bu yüzden herhangi bir cinsiyeti öne çıkarmaktan uzak durmuştur. Hidayet ve afet ışığında "insan" dikkate alınmıştır. Diğer bir tabirle; insanın karşısında "şeytan" adında tehlikeli bir varlık bulunmaktadır ve şeytan Âdem'e secde olayında kibirli ruhunu açığa vurdu ve altı bin yıl Allah'a ibadet geçmişini yok etti, böyle bir kin ve nefretle bizlere nasıl davrana bilir? Şeytan bizlerden ne can ister ve ne de toprak; şeytan bizlerden imanımızı almak ve haysiyetimizi ortadan kaldırmak istemektedir.[5]İşte bu yüzden Kuran'ın çabası gafleti ortadan kaldırmaktır, ister kadın olsun ister erkek.[6]

Kuran Hitaplarının Erkeklere Olmasının Nedenleri

1- Dil farkı, Arap örf ve edebiyat kültürü: Kuran'da çeşitli ayetler Kuran'ın Arapça olduğunu vurgulamaktadır. Bu yüzden bütün kelam konularını Arapça dil kuralları ve Arap kültürü gölgesinde tefsir etmeliyiz. Bu konu dikkate alınmazsa "Kuran'ın örfsel inceliklerini" anlamaktan mahrum oluruz.[7] Arap dili ve kültürünün bazı özellikleri şunlardır:

A: Bir toplulukta erkeklerin sayısı kadınlardan çok olursa onlara hitap ederken çoğunluk dikkate alınır ve onlara ait zamirler kullanılır. Peygamber efendimizin ailesini günahlardan arınmış olarak tanıtan Tathir ayetinde olduğu gibi; Kadınlardan Hz. Fatıma ve erkeklerden dört kişiyi (Peygamber, Ali, Hasan, Hüseyin) kapsadığı için erkeklere has zamirler ve kelimeler kullanılmıştır bunun sebebi de erkeklerin çoğunlukta olmasıdır: "Ve yutehhirekum" [8]

B: Asil ve köklü medeniyetlerde şiddetli namus duygusu ve hayâ ile iffetin korunması için kadınları sözlerde bile perde arkasında tutmuştur. Bu durum bazı erkeklerde namahremin yanında eşlerine hitap ederken, "Ailem / Hüseyin'in annesi/ Onlar".... Diye dolaylı kelimeler kullanmalarına sebep olmuştur. Bu düşünce tarzı Kuran'da tarafından dikkate alınmış hayâ ve iffetin korunması ve kadınların örtülü kalması için direk isimlerini söylemekten ve anmaktan kaçınmıştır; özellikle Arap kültürü ve Kuran edebiyatının iffet ve hayâ üzere kurulu olması bunların yöntem olarak bir birlerine uyumunu göstermektedir. Örneğin, evliliği genç erkek ve kadının ortak arzusu olarak kabul edersek; Kuran, maddi sorunlardan dolayı evlenemeyen kimselere nasihat edeceği zaman, sözde geç erkeklere hitap ederek şöyle buyurmaktadır:

"Nikâh imkânı bulunmayan(erkekler),Allah onları kendi fazlından zenginleştirinceye kadar iffetle davransınlar..."[9]

Oysa nice genç bayan maddi sebeplerden dolayı evlenememekteler, ama burada erkeklere has zamirler kullanılmıştır ve bunun sebebi de kadınların iffet ve şahsiyetlerinin korunmasıdır.

C: Erkeklerin kendi cinsiyeti üzerine olan taassupları özellikle o zaman ki şartlarda öyle şiddetliydi ki kadın ve erkeklerin aynı anda bulunduğu bir toplulukta kadınlara has zamirler kullanıldığı zaman, erkekler kendilerini o sözün muhatabı saymamaktaydılar, ama erkeklere has tabirler kullanıldığı zaman kadınları da kapsardı ve kadınlar kendilerini o sözün muhatabı kabul ederlerdi. Örneğin, Kuran'da, şaşırtıcı görüşleriyle dünya sevgisine ve maddiyata gömülmüş kimselerden söz edildiği zaman, erkekler konu edilir kadınlar konu edilmez, oysa dünya sevgisi her ikisinde de bulunmaktadır.  Hatta belki de bazı kadınlarda daha fazladır; ama eğer kadınlara has tabirler kullanılsaydı artık erkekler kendilerini onca azarlamadan uzak kabul edeceklerdi. Nitekim Bakara suresinin 204-206.ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:

"Dünya hayatına dair konuşması seni şaşırtan ve kalbinde olana Allah'ı şahit tutan insanlar vardır. Hâlbuki o düşmanların en azılısıdır" "Ona Allahtan sakın dinince işlediği günah sebebiyle gurura kapılır. Artık ona cehennem yeter. O pek de kötü bir yataktır."

Yahut fakirlikten dolayı kendi çocuklarını düşürmenin çirkin yüzünü göstermek için erkekler muhatap alınır.[10]

2- Erkeklere has hükümlerde kadınları da kapsamaması için sadece erkekleri kapsayan tabirlerin kullanılması gerekmektedir. Örmeğin erkeklerin eşlerine karşı görevlerinin neler olduğu,[11]erkeklerin kadınları boşama konusundaki hükümleri,[12] erkeklere farz olan savaş hükümleri.[13]

3- Birçok ayette söz konusu olan kimse erkeklerdir.[14]Elbette kadınların rolünü beyan etmek için onlara has tabirler kullanılmaktadır; Örmeğin Hz. Meryem (s.a) ile ilgili ayetlerde olduğu gibi.[15]Ayetlerin birçoğu peygamberler hakkındadır ve onlarda erkektirler; bunlardan bazıları: Necm,3-4; Saff,6; İsra,101; Seba,10. Yine aynı şekilde küfrün başında gelenler de erkektir: Firavun, Nemrut, Ashab-ı Fil gibileri. Veya ayetlerin, hakkında nazil olduğu kimselerin erkek olmalarından dolayı tabirler ona uygun getirilmiş ve erkeklere has tabirler kullanılmıştır. Örneğin; Vilayet ayetinde, Emir el-Müminin Ali'nin (a.s) yüzüğünü fakire bağışlaması hakkında nazil olmuştur.

"Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah'tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rükû ederken zekât verenlerdir."[16]

4-  Birçok ayette tabirler ister erkeklere has ve hatta isterse kadınlara has olsun bütün halka hitap ettiği için cinsiyet söz konusu değildir. Örneğin, Kuran'ı Kerim, insanları ister kadın olsun ve ister erkek, gözü kapalı ve araştırmadan doğru olup olmadığını bilmedikleri kimseleri ve inançları kabul etmekten sakındırmıştır. "و لا تقف ما

"Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb gibi azaların hepsi de sorguya çekilecektir."[17]

Yine insanları, Allah'ın yarattıklarında düşünmeye davet eden ayetlerde,[18]İnsanları, Allaha ulaşmak için doğru inanç üzere olmaları gerektiğini belirten ve doğru vesileler seçmelerini tavsiye eden ayetlerde aynı özelliği görmekteyiz.[19] Aynı şekilde cehenneme gidecek kimselere verilecek azaplardan söz edildiği zaman kadın ve erkek ayrımı yapılmamıştır.[20]

Sonuç olarak; ölümü, amellerden hesaba çekilmeyi, melekler, nimetler, cennet ehli, cehennem ehli ve… Söz edildiği zaman hiçbir cinsiyet sınırı yoktur. Diğer bir söylemle, tabirler ve zamirler kadına ve erkeğe has olma özelliklerini kaybetmiş ve her iki cinsiyeti de kapsamıştır.( Halk kelimesinde kullandığımız mana gibi);bu konunun ayetlerine örnekler: İnfitar,10-12; En'am,61; Secde,11; Zumer,42; Nehl,50; Al-i İmran,133; Talak,2.

5- Erkekler genelde, aile, toplumda, ekonomide, yönetimde önemli sorumluluk sahibidirler, bu yüzden onlara hitap olunmuştur. Örneğin:

"(Ey iman eden erkekler)kendinizi ve yakınlarınızı yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..."[21]

Şöyle bir soru akla gelebilir; eğer cinsiyet söz konusu değilse ve bu emirler genel ise niçin erkeklerden söz edilen yerlerde kadınlar da erkeklerin yanında anılmamıştır? Bu soruya altıncı kısımda cevap verilecektir.

6- Kadınları defalarca erkeklerle beraber anmak, yani, erkekler için kullanılan tabirler kadınları da kapsadığı yerlerde, sözün uzamasına ve Kuran'ın fesahat ve belagat boyutuna zarar vermesine neden olur. Şöyle ki; Kuran'ın çeşitli ayetlerinde erkeklerle beraber kadınlardan da söz edilmiş, adları anılmıştır; örneğin:

"Hiç şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin olan erkekler ve mümin olan kadınlar, gönülden) Allah'a (itaat eden erkekler ve gönülden) Allah'a (itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla) Allah'tan (korkan erkekler ve saygıyla) Allah'tan (korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar ve ırzlarını koruyan erkekler ve) ırzlarını (koruyan kadınlar, Allah'ı çokça zikreden erkekler ve) Allah'ı çokça (zikreden kadınlar) var ya işte (, bunlar için Allah, bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır." [22]

"Erkeklere, kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır..."[23]

"Erkekler yaptıkları amellerinin sonucuna ulaşırlar ve kadınlarda amellerinin karşılığını alırlar"

Eğer Kuran'ın çeşitli yerlerinde bu tür tekrarlar;"kadınlar ve erkekler", "erkekler ve kadınlar" veya "mümin erkekler ve mümin kadınlar" ayetleri ile dolsaydı, Kuran'ın güzel beyanına ve söz düzenine ciddi zararlar gelir ve sözün uzamasına neden olurdu, bu ise düşmanlar tarafından Kuran'ın aleyhine kullanılan bir koz haline gelirdi.

Sonda şuna değinmeliyiz; eğer bazı kimseler Kuran'da kadınların defalarca anılmasını, onların makamını yüceltmek ve saygı olarak algılıyor ve bu miktarda anılmamasını saygısızlık ve hakaret olarak değerlendiriyorlarsa öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Kuran'ın kadınlar hakkındaki görüşünü, onların şahsiyetini ve makamını anlatan bununla beraber aile ve toplum içerisindeki olgu teşkil eden konumunu belirten ayetlerde aramak gerekir. Bu ayetlere örnekler: Rum,21; Bakara,228;Al-i İmran,36; Tahrim,10-11;Hucurat,13;Bakara,187 ve şunu unutmamak gerek ki Kuran'da üstünlük ölçüsü kadın yahut erkek olmak değildir,Allah katında en üstün insan takvalı olandır.



[1] Fatır,15.

[2] Nehl,97.

[3] Al-i İmran,58.

[4] Tin,4.

[5] Cevadi, Amuli, Tovsiye Ha Porseşha, Mearif Yayınları, s.22.

[6] Bkz.Bakara,128.

[7]Bkz: Yusuf,2;Fussilet,3;Zumer,28;Şuara193-195. 

[8] Ahzab,33.

[9] Nur,33.

[10] İsra,31.

[11] Nisa,19.

[12] Nisa,20-21.

[13] Tövbe,122.

[14] Neml,40.

[15] Tahrim,10.

[16] Maide,55.

[17] İsra,36.

[18] Kısas,71;Araf,29.

[19] Maide,35;Al-i İmran,85;Fussilet,30.

[20] Nisa,56.

[21] Tahrim,6.

[22] Ahzab,35.

[23] Nisa,32.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar