Gelişmiş Arama
Ziyaret
8891
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
İmamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir?
Soru
Temiz imamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir? Lütfen tamamıyla felsefi bir cevap veriniz.
Kısa Cevap

Saygı ve tazim etme eşliğinde herhangi bir şahıs veya şeye yönelik duyulan içsel bir temayül ve eğilime ziyaret denir. İnsanın hakikati ruhu olduğundan ve o da hiçbir zaman fani olmadığından, bir büyük şahsı öldükten sonra ziyaret eden bir insan gerçekte diri bir varlığı ziyaret etmiş, ona eğilim ve temayül göstermiş ve ona saygı ve tazimde bulunmuş ve de ondan yardım dilemiştir gibidir. O halde ziyaret diri bir varlıkla başka bir diri varlığın ilişkisinden ibarettir. Ziyaretin birçok bireysel ve toplumsal eser ve faydası vardır. Kamil insanla irtibat, imanı ve Allah ile irtibatı dile getirmek, Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak, yanlış amellerin azalması ve eksilmesi ve düşmanlar karşısında birlik ve beraberlik bunlardan bazılardır.

Ayrıntılı Cevap

Ziyaret Arap dilinde meyil etmek ve temayül manasında kullanılmıştır.[1] Istılahta ise saygı ve tazimde bulunmak için ziyaret edilenin yanında olma anlamındadır.[2] Ziyaret üç öğeden oluşmaktadır:

1.Ziyaretçi: Bir şahıs veya şeye meyil ve eğilimi olan kimseye denir.

2. Ziyaret Edilen: Ziyaretçinin meyil ve eğilim duyduğu şahıs veya şeye denir.

3. Ziyaretçinin saygı ve tazimiyle beraber olan içsel eğilim ve meyil.

Bu üç öğeden birisi eksik olduğu veya gerçek ve hakiki anlamıyla tahakkuk etmediği zaman gerçek ziyaret gerçekleşmez. Ziyaretçi, ziyaret edilen hakkında ne kadar çok marifet ve bilgiye sahip olursa ve ziyaret edilen de ne kadar çok kemal taşırsa, ziyaretin etkisi daha güçlü ve çok olacaktır. İnsan ruhu soyut bir varlık olduğundan ve fena ve yokluk onda geçersiz sayıldığından asla ölüm ile yok olmaz. Ruh küçük bir alemden daha büyük bir aleme göç eder. Gerçekte ruh tenin zindanından kurtuluşa erer. Bundan dolayı, ziyaretçi, bir şahsın bedeninin defnedildiği yer ve defin mahallini ziyaret ettiği ve onunla irtibat kurduğu zaman bile bu irtibat diri iki varlığın irtibatı türündendir. Şeyhü’l-Reis İbn. Sina şöyle söylemektedir: “Maddî ve ruhî varlığıyla ziyaret edilen kimsenin yanına giden ziyaretçi, ziyaret edilenden bir şeyi elde etmek veya bir zararı uzaklaştırmak için yardım dilemektedir. Ziyaret edilen kimsenin nefsi de madde âlemden ayrılması ve soyut akıllara benzemiş olması nedeniyle, çok ve daha kâmil eserlerin kaynağı olacaktır. Ziyaretçi cisim ve can ile ziyaret edilen kimsenin yanına gitmesi sebebiyle de hem maddî ve hem de ruhî faydalar elde edecektir.”[3] Ziyaretin bu manası göz önünde bulundurulduğunda ziyaret edilenin hayat ve ölümü ziyaretçi için bir olacak ve onu hazır ve şahit olarak bilecektir. Birçok rivayet masumun (a.s) hayat ve ölümünün bir olduğu hususunu açıkça veya işaret ile vurgulamaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Öldükten ve vefat ettikten sonra beni ziyaret eden kimse, beni hayattayken ziyaret etmiş kimse gibidir. Ben iki halde de ona tanıklık ederim ve kıyamet günü kendisine şefaat etmek bana aittir.”[4] Aynı şekilde uzak ve yakınlık onun için fark etmeyecektir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Her kim beni ölümümden sonra ziyaret ederse, hayattayken bana ulaşmış gibidir. Eğer (bunu) yapamazsanız bana salat ve selam gönderin, sizin bu selamlarınız bana ulaşacaktır.”[5] Bazı ziyaret namelerde ziyaret edilenin hayatta olduğunun vurgulanması, ziyaretçinin diri bir insanla konuştuğunu ve diri birini ziyaret ettiğini bilmesi içindir. İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaret namesinde şöyle okumaktayız: “Sözümü işittiğine ve cevap verdiğine şehadet ederim.”[6] Ziyaret edilen şahsın soyut ruhunun yer ve mekanı olmadığı doğrudur ve bundan dolayı ziyaretçi her mekan ve zamanda ona yönelebilir ve ondan yardım talebinde bulunabilir. Ama ziyaret edilen şahsın kendi bedenine duyduğu özel ilgi nedeniyle o beden yanında özel bir durum meydana gelmektedir. Bu mekânlarda yakınlaşma ve faydalanma fırsatı daha çoktur; zira bedenden ayrıldıktan sonra ruhun maddî bedene yönelik bir çeşit ilgi ve irtibatı yine bulunur. Bunun için bazen bazı bedenlerin toprak altına girmesinden sonra bile çürümediği görülmektedir. Elbette bu irtibatın şekil ve niteliği hakkında değişik görüşler vardır.[7] Bu nedenle ziyaretgâhlarda insanda daha çok manevi bir hal meydana gelmekte, ruhsal irtibat için zemin oluşmakta, insan zihni günlük alışkanlıklardan temizlenmekte ve meşguliyetler minimum düzeye inmektedir. Bu haldeyken nefis taşıdığı artı güç ve şeref ile ziyaretten faydalanır. Kamil insan ve Allah’ın velileri sıfatıyla masum imamları (a.s) bilinçlice ve marifet ile ziyaret etmenin çok değerli maddî ve manevî faydaları vardır. Bu hususlar ziyaretin felsefesi olabilir. Biz burada onların bazılarına işaret edeceğiz:

1. Allah ile irtibat: İmamlara (a.s) itaat Allah’a itaat ve onlara itaatsizlik de Allah’a itaatsizlik olduğu ve onlara uyan herkesin Allah’a uymuş olması gibi, onları tazim eden herkes Allah’ı tazim edecektir.

2. Ziyaret Allah’a sevgi duymayı ilan etmek ve belirtmektir; çünkü din sevgi dışında başka bir şey değildir. İmamlar Allah’ın sevenler ve Allah’ın sevgilileridirler, Allah’ın sevgililerini sevmek de Allah’ı sevmektir. Ehli Beytin (a.s) temiz marketlerini ziyaret etmek bu aşk, sevgi ve gönül vermenin tecellileridir.[8]

3. Kamil insana saygı ve tazimde bulunmak: Mümkün olan her kemali eksiksiz taşıyan kâmil insan tipinin açık numuneleri temiz imamlardır (a.s). Bu yüzden onlar mütevatir iki emanet hadisinde Kur’an’ın dengi olarak tanıtılmışlardır; çünkü onlar Kur’an’ın amelî örnekledirler. Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak insaniyet ve halifetullah makamına saygıda bulunmaktır. Onların kabirlerini ziyaret etmek bu saygının göstergelerinden biridir.

4. Kamil insana biat etmeyi yenilemek: Temiz imamlar (a.s) maddî hayatları boyunca kutsal vazifeleri yapmaya ve yüce hedefleri gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ama bu iş o zaman çok az olan fedakâr yarenlerin yardımına ihtiyaç duyduğundan belirtilen yüce hedeflerin çoğu henüz gerçekleşmemiştir. Onları ziyaret etmek mezkûr hedeflerin gerçekleşmesine biat ve bağlılığın ifadesidir.

5. Ziyaret, kâmil insan ile irtibat ve insaniyetin özüne bağlanmaktır.

6. İmamları ziyaret etmek dine iman duymanın ve tevazu göstermenin ifadesidir.

7. Dünyadan uzaklaşmak, ölümü hatırlamak ve insanı kemal yolundan alıkoyan engelleri kaldırmaktır ziyaret.

8. İslam dini meselelerin toplumsal boyutuna önem atfeder; hac, cemaat namazı ve içtimada yer almak bunlardan sayılır. Bu toplanmaların birçok faydası olduğu apaçıktır. Biz bu meseleyi tahlil ettiğimizde bu meselenin (ziyaret) birçok fayda, eser ve berekete neden teşkil ettiğini gözlemlemekteyiz. Müslüman’ın İslam toplumunun taşıdığı değeri öğrenmesi bu eserlerden biridir. İslam toplumunda inanlar ile birlikte bir müddet yaşadığında İslam toplumuna yönelik itminan hali kendisinde hâsıl olur. Aynı şekilde inanmayan ve Müslüman olmayan bireyler bu toplulukları gözlemleme neticesinde en azından bir süreliğine yanlış işlere girişmekten el çekecektirler. Bu, İslam toplumu için meydana gelebilecek en az faydadır. Cinayet işlerindeki uzmanlar, Ramazan ayı gibi zamanlarda yanlış işlerin en aza düştüğünü bildirmektedir. Burada daha sayılamayacak bu tür birçok yarar vardır. Bu gibi meselelerden kaynaklanan siyasî faydalar ise çok açık ve belirgindir. Bunlardan birisi ittihat ve gönül birliğidir. Bu vahdet ve gönül birlikteliği düşmanlar karşısındaki temel bir etkendir. İkincisi, düşmanlar ziyaretçiler topluluğunu gördüğünde onlar için özel bir hesap açmaktadırlar. Bundan dolayı hatta laik partilerin bile kendi muhaliflerine karşı koymak ve onlar karşısında direnç ve güçlerini göstermek için miting ve gösteri yaptıklarını gözlemlemekteyiz.



[1] İsfahani, Rağıb, Müfredat, Elfazu’l-Kur’an, Tahkik-i Davudi, Sıfvan, Adnan, s. 387, çap-ı evvel, Eddaru’ş-Şamiye, Beyrut, 1416 h.k.

[2] Tarihi, Fahruddin, c. 3, s. 320, çap-ı dovvom, Mektebetü’l-Murtezeviye, 1365.

[3] Resail, İbn. Sina, s. 335, Cevadi, Mürteza, Felsefe-im Ziyaret Ve Ayin-ı An’dan nakledilmiştir.

[4] Kumi, İbn. Kuluye, Kamilu’z-Ziyarat, s. 45, çap-ı evvel, Mürtezeviye, Necef, 1365 h.k.

[5] Kumi, Abbas, Sefinetü’l-Bahar, c. 3, s. 518, çap-ı dovvom, sve, Kum, 1416 h.k.

[6] Kumi, Abbas, Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i İmam Hüseyin Der Nime-i Mah-ı Receb, s. 798, çap-ı dovvom, Arman, Kum, 1380 h.ş.

[7] Bkz: Felsefe-i Ziyaret Ve Ayin-ı An, s. 27.

[8] Bkz: Cevadi Amuli, Abdullah, Sahbay-ı Hac, s. 489, çap-ı dovvom, İsra, Kum, 1378 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar