Gelişmiş Arama
Ziyaret
9979
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Kur’an tarafından teyit edilen İbrahimî dinlerin peygamberleri neden tümüyle İsrail oğulları kavmindendir?
Soru
Kur’an tarafından teyit edilen İbrahimî dinlerin peygamberleri neden tümüyle İsrail oğulları kavmindendir? Allah bu peygamberleri neden bu kavimden seçti?
Kısa Cevap

Bu semavî kitapta ister kıssaları beyan edilmiş olsun ve ister adları belirtilmemiş olsun Kur’an müşterek hedefleri nedeniyle tüm ilahi peygamberleri onaylamaktadır. Kur’an’da ismi geçen tüm peygamberlerin ve hatta İbrahim dininin çağırıcılarının hepsinin İsrail oğullarından olduğu da doğru değildir. Lut ve Şuayb gibi bu kavimden olmayan peygamberlerin de Kur’an’da ismi geçmektedir. Öte taraftan her ne kadar Allah insanlardan bazı gruplara daha fazla ilgi göstermişse ve peygamber ve velileri onlar arasından seçmişse de kesinlikle bu seçim için hikmetli nedenler vardır. Yüce Allah bu nedenlerin bazılarını beyan etmiş ve bazılarını da kendi yanında saklamıştır.

Ayrıntılı Cevap

Yanıtı açıklama doğrultusunda birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekmektedir:

1. Rivayetlere göre Allah tarafından binlerce peygamber halka tebliğde bulunmak ve onları hidayete erdirmek için gönderilmiştir. Kaynakların çoğuna göre onların sayısı yüz yirmi dört bindir.[1] Kur’an da bazı peygamberlerin diğer peygamberlere karşı taşıdıkları bir takım ayrıcalıkları[2] gözetmeksizin, onların tümünün mesajlarının bir olması ve onların hepsinin halkı bir hedefe yönlendirmesi nedeniyle, onlar arasında bu açıdan bir fark gözetemeyeceğimizi belirtmektedir.[3] Diğer taraftan Yüce Allah elçisine Kur’an’da geçmiş peygamberlerin birçok macerasının bulunduğunu belirtmekle birlikte, birçok peygamberin kıssasının da nakledilmediğini bildirmiştir.[4] Bu konu da tabiidir; çünkü o peygamberlerin tümünün sadece adlarının belirtilmesi, Kur’an’daki tüm kelimeler kadar yer kaplardı. Maceralarının anlatılması ise çok daha uzun olurdu! Bu esas uyarınca ve onların tümünün mesajının ortak olması hasebiyle, Kur’an-ı Kerim’in geçmiştekilerin kıssalarını anlatmada güttüğü hedef için birkaç numunenin belirtilmesi yeterliydi. Bu numunelerin rahatlıkla ulaşılabilecek ve araştırılabilecek şekilde seçilmesi de ayrı bir üstünlük ve meziyettir. Eğer Kur’an-ı Kerim Çin, Hindistan, Amerika ve Avrupa kıtasındaki peygamberlerin adını saysaydı, bazen kesin hakikatleri bile inkâr eden muhataplar, söylenen tüm konuların yalan olduğunu ve ispatlanabilir olmadığını kolaylıkla iddia edebilirlerdi. Ama Yusuf, Musa ve İsa (a.s) gibi peygamberlerin macerası rahatlıkla inkâr edilemezdi; çünkü o günkü uygar dünyanın yaklaşık tümü, özetle de olsa onların kıssasını bilmekteydi. Bu yüzden Kur’an’ın ilk muhatapları da bu alanda araştırma yapma gücüne sahipti ve hatta Kur’an da onları bu araştırma ve incelemeye davet etmektedir.[5] Bu nedenle Kur’an’da bazı peygamberlerin isimlerinin belirtilmesi ve onların çoğunun hatta İsrail oğullarından olması, diğer peygamberlerin Kur’an tarafından onaylanmadığı anlamına gelmez. Onların seçilmesi akarsu, süt, bal, şarap[6], renkli halı, belek ve yastıklar[7] gibi Kur’an’da açıklanan cennetteki bazı nimetlerin belirtilmesine benzemektedir. Ama bu cennette başka nimetlerin olmadığı manasına gelmez, bilakis orada ne isterlerse mevcuttur[8] ve istediklerine ek olarak daha fazla nimetler kendilerine verilecektir.[9] 

2. Genel olarak Müslümanların ve özel olarak Şiilerin inancına göre, neden bir grubu diğer bir gruba tercih ettin diye Allah’a itiraz edilemez; örneğin Allah, peygamberlerin çoğunu İsrail oğullarından ve Şii imamlarını da Peygamberin (s.a.a) ailesinden seçmiştir. Yüce Allah Kur’an’da bazı asil aileleri diğer insanlara üstün kıldığını belirtmekte ve şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah, Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.”[10] Bu seçimin nedeni neydi? Bu konu Allah’ın hikmet sahibi ve adil oluşu göz önünde bulundurulduğunda tesadüf ve rastlantı eseri olamaz. Kesinlikle bunun delilleri vardır ve bunların bazıları bize bildirilmiş ve bazıları da bizden saklanmıştır. Peygamberlik silsilesinin İbrahim’in (a.s) soyundan devam etmesini açıklayan nedenlerden bir tanesi, onun Allah’ın dini yolunda göstermiş olduğu fedakârlık ve bu yönde yaptığı duanın kabul olmasıdır.[11] Allah’ın İbrahim’e cevabı onun iki evladı İshak ve İsmail’i de peygamber yapacağı, son peygamber gelinceye dek peygamberlerin çoğunu İshak’ın neslinden çıkaracağı ve dini kıyamete kadar sürecek olan son peygamberi ise İsmail’in neslinden seçeceği olmuştur. Bu yüzden biz neden peygamberlerin çoğu İbrahim’in neslindendir[12] ve niçin İbrahimî dinlerin çağırıcılarının çoğu İsrail oğullarındadır diye bir itirazda bulunamayız. Nitekim biz, İmam Hüseyin’in (a.s) evlatları kanalıyla imamet neslinin sürmesi ve İmam Hasan’ın (a.s) neslinden bir imamın bulunmayışını da karşısında teslim olmamız gereken ilahi bir hikmet olarak telaki etmekteyiz.

3. İbrahim’den sonra gönderilen Peygamberlerin yaklaşık çoğunun Yakub’un (a.s) evlatları veya başka bir tabirle İsrail oğullarından olduğu hususunda bir şüphe olmamakla birlikte, Kur’an-ı Kerim’de bu kavim ve taifeden olmayan başka peygamberlere de işaret edilmiştir. Örneğin:

3.1. Her ne kadar sizin sorunuzun konusu olmasa da İbrahim (a.s) öncesi Adem, Nuh, Hud ve İdris (a.s) gibi peygamberler İbrahimî dinlerden sayılmamaktadır, ama Kur’an onların kıssalarına değinmiştir.

3.2. Kur’an’da adı açıkça on iki defa geçen İbrahim’in (a.s) vasıtasız evladı İsmail[13] (a.s) ve onun çağdaşı olan ve bu semavî kitapta adı yirmi yedi defa geçen Lut[14] (a.s), şüphesiz İbrahim dinine mensup peygamberler olmakla birlikte İsrail oğullarından sayılmamaktadırlar.

3.3. Musa’nın (a.s) Firavun’dan kaçtıktan sonra yanına sığındığı ve kızıyla evlendiği Hz. Şuayb (a.s) İsrail oğullarından değildir. İbrahim’in (a.s) torunlarından ve onun “Medyen b. İbrahim” adındaki evladının neslindendir.[15] Hz. Eyüb (a.s) de bazı rivayetlere göre bu taifeden sayılmamaktadır.[16]

3.4. Her şeyden önemlisi, Kur’an’ın tabiriyle İbrahim dininin en üstün davetçisi olan aziz Peygamberin (s.a.a) bizzat kendisi[17] İsrail oğullarından değildir, bilakis İsmail oğullarındandır.

Son olarak şunları belirtmek gerekir: Kur’an’da adı belirtilen ve hatta İbrahim’den (a.s) sonra gelen peygamberlerin tümü İsrail oğullarından değildir. Eğer böyle bir sınırlama olsaydı bile, tüm peygamberlerin mesajı bir olduğu için bu Kur’an’ın insanları hidayete erdirmedeki hedefine bir zarar vermezdi.      



[1] Şeyh Saduk, Men La Yehziruhu el-Fakih, c. 4, s. 180, h. 5407, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[2] Bakara, 253, "تلک الرسل فضلنا بعضهم علی بعض"

[3] Ali İmran, 84; Bakara, 136 ve 285, "لا نفرق بین أحد من رسله"

[4] Ğafir, 78, "و لقد أرسلنا رسلا من قبلک منهم من قصصنا علیک و منهم من لم نقصص علیک"

[5] Nahl, 43, Enbiya, 7, "فسئلوا أهل الذکر إن کنتم لا تعلمون" (Belirtilen hususlar hakkında 546. Soru (Site: 596) adresine müracaat ederek daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz).

[6] Muhammed, 15, "مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتی‏ وُعِدَ الْمُتَّقُونَ فیها أَنْهارٌ مِنْ ماءٍ غَیْرِ آسِنٍ وَ أَنْهارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ یَتَغَیَّرْ طَعْمُهُ وَ أَنْهارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِبین‏..."

[7] Ğaşiye, 12 – 16.

[8] Zuhruf, 71; Fussilet, 31, "...لکم فیها ما تشتهی أنفسکم و لکم فیها ما تدعون"

[9] Kaf, 35, "لهم ما یشاؤن فیها و لدینا مزید"

[10] Ali İmran, 33, "أن الله اصطفی آدم و نوحا و آل ابراهیم و آل عمران علی العالمین"

[11] Bakara, 124, "قال إنی جاعلک للناس إماما قال و من ذریتی..." ve İbrahim, 40, "رب اجعلنی مقیم الصلاة و من ذریتی"

[12] Nisa, 54, "أم یحسدون الناس علی ما آتاهم الله من فضله، فقد آتینا آل ابراهیم الکتاب و الحکمة و ..."

[13] Bakara, 125, 133, 136 ve 140.

[14] Enam, 86; A’raf, 80; Hud 77.

[15] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 12, s. 375 – 376 (be nakl az Mecmeu’l-Beyan-i Tabersi), Müessese-i el-Vefa, Beyrut, 1404 k.

[16] Biharu’l-Envar, c. 12, s. 384, h. 9.

[17] Ali İmran, 68, "إن أولی الناس بإبراهیم للذین اتبعوه و هذا النبی و ..."

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zifaf gecesinin adabı nasıldır?
    23925 Pratik Ahlak 2011/07/18
    Zifaf gecesi gelinle güveyin (damat) şer’i yolla karı koca olama akdini yaptıktan sonra birlikte kalacakları ilk gecedir. Bu gece her fert için kendi hayatında çok önemli ve çok mübarek bir gecedir. Bu nedenle İslami kaynaklarda bu gece için birçok adap zikredilmiştir. Mübarek oluşuna kaynaklık yapan evlilik hakkında ...
  • Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
    15204 Eski Kelam İlmi 2010/06/02
    Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup ...
  • “Dinde zorlama yoktur, olgunluk sapıklıktan ayrılmış belli olmuştur” ayetinin anlamının çeşitli tefsirleri dikkate alarak açıklayınız.
    12521 Tefsir 2007/10/25
    Farklı tefsirleri nazara aldığımızda ayetin anlamı ile ilgili beş ana görüş ortaya konulmuştur. Bu görüşler arasında doğru olan görüş şudur ki, ayet genel, kapsamalı ve insani bir anlam taşımaktadır. O da şudur: Din bir inançla ilgili kalbi bir konudur. Bu konuyla ilgili zorlama gerçekleşmesi mümkün değildir. Kul ...
  • Ahbaricileri nasıl cevaplandırmalıyız?
    6636 Eski Kelam İlmi 2012/08/01
    Ahbariciliğin mebnasını iki kısma ayırabiliriz: Birincisi epistemolojiktir. Diğeri dini öğretileri elde etmek için takip edilen yöntem problemidir. Epistemolojik bağlamda ahbariler dini öğretileri elde etmek için kabul gördükleri tek bilgi kaynağı rivayetlerdir. Ahbariler “kütübi arb’ada”; dört kitapta (Şianın rivayetler bazında kabul gördükleri dört kaynak kitap) zikredilen tüm rivayetler ...
  • İlahi meşiyyet ile insanın iradesinin ilişkisi nasıldır?
    10850 Eski Kelam İlmi 2007/11/24
    İnsan, varlığını ve varlığıyla ilgili bütün özelliklerini yüce Allah'tan alan mümkün bir varlıktır. Allah, kendi tekvini iradesi ile onu seçme özgürlüğü ve iradesi olan bir varlık olarak yarattı. Bu ayrıcalığı ile ona diğer varlıklar karşısında üstünlük bağışladı. O halde insan, Allah'ın teşrii iradesine (kanun koyma iradesine) muhatap olan en üstün ...
  • Ehlisünnet arasında değişik şekillerde yaygın olan teravih namazının Ehlibeyt mezhebindeki yeri nedir?
    8227 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Teravih, Ramazan ayı gecelerinde yatsı namazında sonra kılınan nafile namazlara denir.[1] Ehlisünnet bu namazlara ikinci halifelerinin emriyle başlamış ve onu cemaatle kıla gelmişlerdir.[2] Belirttiğiniz gibi onun rekât sayısı farklıdır.[3] Ama Ehlibeytten gelen rivayetler esasınca, aziz İslam Peygamberi (s.a.a) ...
  • Neden Şia geçici evliliği (muta) caiz bilmektedir?
    27933 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/04/23
    Başlangıçta bu meselenin fıkhi konulardan olduğuna ve özel bir alan ve ortamda ilgili uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğine dikkat etmeliyiz. Burada kısaca konuları beyan edecek ve konunun detaylarını ayrıntılı cevaba bırakacağız. 1. Geçici evlilik, hiçbir evlilik engeli taşımayan, iki tarafın rızasıyla ve belirli bir zamana kadar belirlenmiş bir ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    12586 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Neden baldızla evlenmenin haram oluşu zamanın değişmesiyle birlikte değişmemektedir?
    14073 فلسفه غرب 2009/12/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    8528 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...

En Çok Okunanlar