Gelişmiş Arama
Ziyaret
62323
Güncellenme Tarihi: 2009/09/22
Soru Özeti
İnsan ne yapacağını bilmediği ve endişe içinde olduğu zaman istihare edebilir mi?
Soru
İnsan kararsız kalınca ve kafasında birçok soru ve endişeler olduğu zaman istihare edebilir mi?
Kısa Cevap

İslam’a göre, karar alınacağı zaman, bu iş, birinci derecede insanın akıl ve düşüncesinin görevidir. Karar almak istendiğinde akıl yeterli olmazsa “meşveret” edilmesi gerekir ve meşveret gerçeği bulmaya ve sağlıklı düşünmeye yardımcı olur ve başkalarının bilgi ve tecrübelerinden yararlanma imkanını sağlar.

 

İnsan tefekkür ve meşveretten sonra yine tereddütte kalırsa burada akıl ve din tereddüdün giderilmesi için başka bir meşvereti önerir. O da herkesin menfaatini isteyen, bilen ve merhametli olan Allah’la meşverettir. Böyle bir meşverete İslam kültüründe “İstihare” denir. İstihare ise en iyisini istemek ve hayrı talep etmek demektir.

Ayrıntılı Cevap

Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için istihare ve onun İslam’da ki yeri hakkında ki bazı konulara değinmek gerekir:

 

İslam, insan karar alacağı zaman, bunun, birinci derecede batını hüccetin (aklın) vazifesi olduğunu bildirmektedir. İslam’a göre akıl, Allah’ın insana verdiği en büyük nimettir. İnsan aklın ışığıyla yaşamında karşılaştığı karanlıklardan kurtulabilir, sorun ve tehlikelerden korunabilir. Kur’an, akıla ve ondan faydalanmaya çok tavsiye etmiştir. Kur’an’a göre en aşağılık insan işleri akla uygun olmayan insandır.[1] Hz.Ali (a.s), peygamberlerin gönderiliş nedenlerinin en önemlilerinden birinin insanların akıllarını diriltmek olduğunu söylemektedir.[2] Akla dayanmak ve bu yol gösteren ışıktan faydalanmak o derece de önemli ki İslam onu şer’i hükümlerin kaynaklarından biri saymaktadır.

 

Yine dini öğretilerde karar almada etkili olan başka etkenlerde var ki, onlarda akla gerçeği bulmada ve sağlıklı düşünmede yardımcı olmaktadırlar. Bu etkenlerin en önemlisi “meşverettir.” Meşveret, toplu düşünme olup insanın tek başına çözemediği bir çok düğümü çözmektedir. Meşveretle aklın eksikliği giderilmektedir. Başkalarının yıllarca zahmet çekerek elde ettiği değerli bilgi ve tecrübelere kolayca ulaşabilmektedir.

 

Ama bazen olur ki, tefekkür ve meşveretten sonra da tereddüt ve şüphe giderilememiştir. Burada akıl ve din başka bir meşveret şeklini de öneriyor. O da kulların iyilik ve kötülüğünü bilen, herkesin hayır ve menfaatini isteyen ve varlık aleminin her şeyini bilen yüce bir güçle ya yüce Allah ile meşveret etmek. Bu tür bir meşverete İslam kültüründe “istihare” denir. İstihare yani iki işin en iyisini istemek, hayrı talep etmek, iyi olanı aramaktır.[3] Bundan dolayı, istihare edenin içi ve ruhu ne kadar saf ve temiz olursa istiharesine de o kadar çok güven doğar.

 

Ancak istiharenin iki manası vardır. Biri asıl manası olan Allah’tan hayrı dilemektir. Bu tür istihareden rivayetlerde daha çok bahsedilmiştir. Bu gerçekte duanın dallarından olup yalnızca tereddüt ve şüpheye özgü değildir. Gerçekte bütün işlerde Allah’tan yardım dilemek ve işleri Ona havale etmektir. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala’nın şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Kulumun bedbahtlıklarından biri, işlerini benimle istihare etmeden (hayrı talep etmeden) yapmasıdır.”[4] Dolayısıyla böyle istihareler tereddüdü gidermek için değildir. Bir işin bütün merhalelerinde iyi, beğenilmiş bir yöntemdir.

 

İstiharenin ikinci manası tereddütten kurtulmak için Allah’tan hayrı talep etmektir. Bu tür istihare şüphe ve tereddüt de geçerli olur. Bu ikinci istihare için üç tavır ve yaklaşım vardır:

 

a) Bir meselenin üzerinde bir inceleme, araştırma yapmadan ve düşünmeden işlerini yalnızca istihare yoluyla karara bağlamak.

 

b) İstihareyi kabul etmeyip sırf akla dayanmak.

 

c) Aklın konumunu ve meşveretin önemini kabul etmenin yanı sıra istihareye de yeri gelince ve şartları oluşunca baş vurmak. Bu görüşe göre, istihare insanın kendi düşüncesiyle ve meşveretle tereddüdünü gideremediği durumlar için söz konusu olur. Buna gore istihare meşru olan iki yoldan biri seçmede karar alınamadığı durumlar için söz kousu olur; istihare ile ne helali haram ediyor, ne farz olmayanı farz ediyor, ne de bir hükmü değiştiriyor. Yanlızca istihare onu tereddütten çıkarıyor.

 

Rivayetlerde istihareye ve yöntemlerine çok işaret edilmiştir.[5]

 

Dolayısıyla, insan düşündükten, tecrübeli ve uzman kişilerle meşveret ettikten sonra kararsız kalmışsa, istihare (Allah ile meşveret) ederek karar alabilir ve kendisini şaşkınlıktan kurtarbilir.

 

Kitap açmak konusuna gelince bundan kasıt istihare ise hükmünü söyledik, ama başka şey ise onun meşru olduğuna dair bir delil yoktur.



[1] -Enfal/22

[2] -Nehc-ul Belağa, 1.hutbe

[3] - Ferheng-i Muin ve Munteh-al İreb, İstihare kelimesi.

[4] - Vesail-uş Şia, c.8, s.79

[5] - Bihar-ul Envar, c.91, s.222; Vesail-uş Şia, İstihare babı

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar