Gelişmiş Arama
Ziyaret
7297
Güncellenme Tarihi: 2010/06/29
Soru Özeti
Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
Soru
Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
Kısa Cevap

Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.   

 

Ayrıntılı Cevap

Arap dilinde “velayet” kavramı dirayet vezni ile “Ve le ye” kökünden alınmıştır. “Saky” veznindeki “vely” kelimesi ise yakınlık manasına gelir. “Gani” veznindeki “veli” kelimesi ise seven, arkadaş ve yardımcı manasına gelir. Sözcükbilimciler veli kelimesinden türeyen “mevla” kelimesi için de yaklaşık yirmi bir mana dile getirmiştir. Bu cümleden olmak üzere malik, kul, sahip, ortak, rab, yardımcı, takipçi ve nimet veren örneklerine işaret edilebilir.[1] Sözcükbilimcilerin açıkça belirtmesine göre veli ve mevla’nın kullanımlarından biri, başkalarının işlerine önderlik etmek ve onların işini idare etmektir. Örneğin kadının velisi, onun evliliği hususunda karar alma hakkını taşıyan kimseye denir. Aynı şekilde yetimin velisi, onun bakıcılığını üstlenmiş kimseye denir. Tebaanın velisi olmak ise halkın işlerini idare etmeyi üstlenmektir. Kanın velisi ise katili af veya kısas edebilecek şahsa denir.[2]Ragıb İsfahani, velayeti işleri idare etmek manasında tanımlamıştır.[3] Bundan dolayı veli, mevla ve velayet kavramları yukarıdaki şekilde kullanılabilir. Kur’an-ı Kerim’e bakmayla “ve le ye” kavramının değişik kullanımlarını muhtelif ayetlerde gözlemlemek mümkündür. Bu, iki yüz ayete yaklaşmaktadır. Bu hususta velayet ayeti olarak meşhur olan Maide suresinin 55. ayeti özel bir önem taşımaktadır.[4] Bu ayetteki “veli” kelimesinden neyin kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ilmi ve inançsal bir ihtilaf vardır. Şii âlimleri “veli” kelimesini önderlik velayeti olarak tanımlamakta, Ehlisünnet ise onu sevgi ve yardım velayeti olarak yorumlamaktadır. Şiilerin kendi iddialarına dönük delili şudur: “innema” kelimesi özgünlük ve ihtisasa delalet ettiğinden, bu velayetten maksat, özel bir velayet olmalıdır. Bu da Allah, Peygamber (s.a.a) ve ayette belirtilen özellikleri ile müminlere özgüdür. Lakin velayet yardım manasında olursa “innema” kelimesi gereksiz ve artı bir sözcük olacaktır. Çünkü böyle bir velayet kimseye özgü değildir ve Müslümanların tümü ona sahip olmalıdır. Her Müslüman bir başka Müslümanı sevmeli ve ona yardım etmelidir. Nitekim bu önemli husus tövbe suresinin 71. ayetinde de vurgulanmıştır. Bu ayetteki “veliyyukum” kelimesinin muhatabı Peygamberin de (s.a.a) içinde bulunduğu toplumdaki bireylerin tümüdür; yani ey müminler Allah sizin velinizdir denmektedir. Allah’a atfedilen “resuluhu” kelimesinin gelmesiyle Hz. Peygamber (s.a.a) bu hitaptan çıkmıştır; yani ey müminler Allah’a ek olarak peygamber de (s.a.a) sizin velinizdir denilmektedir. Bundan dolayı “vellezine amenu” cümlesi “resuluhu” kelimesine atfedildiği zaman “veliyyukum” kelimesinin muhatabı olan müminlerin, velayetin kendileri için ispat olduğu grup dışında olması gerekir. Aksi takdirde “veliyyukum” manasız olacak ve herkes kendine yönelik velayet taşıyacaktır. Oysaki bu ikisi muhal ve imkânsızdır.[5] Belirtilen noktaları kabul etmeyle Şia, “ellezine amenu” cümlesinden maksadın ayette belirtilen özellikler ile müminlerin önderi Ali (a.s) olduğuna inanmaktadır. Ayetin iniş sebebini bildiren hadisler de bu önemli tespite delalet etmektedir.[6] Ehlisünnetin bu iddiaya yönelttiği eleştiri şudur: “Ellezine” kelimesi çoğuldur ve bir bireye delalet edemez.[7] Bu eleştiriye yönelik iki cevap verilebilir:

1. Kur’an’da tekil için çoğul sözcükler kullanılmıştır. Nitekim A’li İmran suresinin 173. ayetinde, “naim” sözcüğü bu şekilde kullanılmıştır.[8]

2. Bu ayette çoğul kullanılması, diğer şahıslar için bir rağbet ve motivasyon oluşturmak ve İmam Ali’nin (a.s) işinin sevabına eşit bir ödül almaya yöneltmek içindir.[9]

 


[1] Zubeydi, Seyyid Muhammed, Tacu’lArus, c. 10, s. 399.

[2] İbni Esir Cezri, En- Nihaye fi Garibi’l Hadis ve’l Eser, c. 5, s. 229.

[3] Ragıbıİsfahani, El- Müfradat, s. 533.

[4]انما ولیکم الله و رسوله و الذین آمنوا الذین یقیمون الصلاه و یؤتون الزکاه و هم راکعون.

[5] Tusi, Muhammed ibniHasan, Et- Tibyan fi Tefsiri'l Kur’an, c. 3, s. 559.

[6] Zamahşeri, Mahmut ibni Ömer, El- Keşşaf an Hakayikigavamizu’t Tenzil, c. 1, s. 649.

[7] Razi, Muhammed ibni Ömer, Mefatihu’lGayb, c. 12, s. 385.

[8] Abdu’l Hüseyin Şerefu’d Din – El- Müracaat, s. 248.

[9] Zamahşeri – a.g.e.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar