Gelişmiş Arama
Ziyaret
10468
Güncellenme Tarihi: 2009/04/08
Soru Özeti
Acaba 12 İmam Şiası olmayanlar da cennete gidecekler mi? Kıyamette cahil-i kasırların (hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen kişiler) durumu ne olacak?
Soru
Acaba 12 İmam Şiasının dışında başkaları da cennete gidecekler mi? Diğer mezhep ve dinlere mensup olanların ahiretteki durumları ne olacak? cahil-i kasırların (hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen kişiler) de çocuklar ve zihinsel özürlüler (deliler vb.) gibi cennete gidecekler mi?
Kısa Cevap

Cennete gitmenin şartı, 'İman' ve 'Salih ameldir.'

Şii olan birinin de cennete girebilmesi için yanlızca 'ben Şia'yım' demesi yeterli olmaz, Şialığın gereklerini yerine getirmeli veya kendisine şefaat edilebilmesi için gerekli liyakati kendinde oluşturmalıdır.

 

Semavi dinlere mensup olanlar, bir sonraki şeriat gelmeden kendi dinlerinin düsturlarına göre amel ederlerse cennete giderler. Ancak Resulullah (s.a.a)'in bi'setinden sonra Allah katında makbul olan din yanlızca İslamdır. Gerçek İslam ise Ehl-i Beyt mektebinde tecelli bulmuştur.

 

Kur'an ve rivayetlerden, mustazafların, yani bir hidayetçiye ulaşamayan, başka bölgeler hicret etme imkanı olmayan, ama insan fıtratına uygun şekilde yaşayan kimselerin ilahi rahmete mazhar olacakları anlaşılmaktadır.[i] Mustazaflık, hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen cahillerin yanı sıra büluğa ermemiş (büluğa ermeden önce ölenler) ve zihinsel özürlüler (deliler vb.) gibi kimselere de şamil olmaktadır.

 

Buna göre, hakkı tanıdıktan sonra inatlarından dolayı onu kabul etmeyenler, yine hakikatı bulmakta gevşek davrananlar kurtuluş ehli olmayacaklardır. İnsanların çoğu mazeretli olup inatçı olmadıklarından ilahi rahmet ve lütufla kurtuluşa ereceklerdir.



[i] -Cehennem ve Gayr-i Müslimler, 47. soru (site 283)

Ayrıntılı Cevap

Cennete gitmek etiket ya da iddiayla olmaz. Cennete gitmek 'iman' ve 'salih amel'e[1] sahip olmayı gerektirir. Dolayısıyla dünyada bu iki özellik ve azığı alan herkes, ahirette cennet yolcusu olacak, yoksa cehenneme gidecektir. Ama mustazaf olursa geniş ilahi rahmet onu da kapsar veya bir şefaatçinin şefaatiyle azaptan kurtulur.

 

Kur'an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor:

 

'Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiiler'den her kim Allah'a ve ahiret gününe iman edip salih iş yaparsa, şüphesiz mükafatları Rableri katındadır. Onlar için artık korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.' [2]

 

Bu ayet, Yahudi, Hıristiyan ve Sabiin olmanın cennete girmek için yeterli olmayacağını belirtmenin yanı sıra cennete girmenin iman ve salih amelle mümkün olacağını göstermektedir. Bir dine iman edebilmenin şartı o dinin, ondan sonra gelen din ve peygamber tarafından batıl edilmemesidir. Hz. Musa (a.s.)'a inanmanın süresi Hz. İsa (a.s) gelinceye kadardır. Aynı şekilde Hz. İsa (a.s)'a imanın meşruiyeti İslam Peygamberi (s.a.a) gelinceye kadardır.

 

Elbette yanlızca iddiada bulunmak yetmez, iman lazımdır. İman ise inanç, amel ve ahlaki gerekleri yerine getirildiği zaman gerçek iman olur. Buna göre Hz. Musa (a.s)'a iman, kendisinden sonra gelen peygamber ya da peygamberlere iman etmekle olur. Hz. İsa (a.s)'a iman etmek, Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'in nübüvvetini kabul etmekle gerçekleşir. Ve Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'e iman etmek ise ancak Onun (s.a.a) emir ve tavsiyelerine tam bir teslimiyetle mümkün olur. Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'in emir ve tavsiyelerinden biri Mü'minlerin Emiri Hz. Ali (a.s)'ın ve onun (a.s) bir biri ardınca gelen on bir evladının imam olduklarını kabul etmektir. Bu teslimiyet gerçekleşmediği sürece hakiki anlamda iman gerçekleşmez, dolayısıyla cennete girilmeye de izin verilmez.[3]

 

Başka bir deyişle Hz. Muhammed (s.a.a)'în bi'setinden sonra meşru ve makbul din 'İslam'dır.[4] İslam ise imamet ve velayet olmadan gerçek ve kamil iman olmaz. Böyle olunca cennete giriş izni de verilmez. Ancak sırf 'ben şiayım' demekle de bu iş olmaz. Cennetlik olabilmek ve şefaate nail olabilmek için gerçek bir mü'min ve salih amele sahip olmak gerekir.

 

Fakat hakikatı bulamayan mustazaflar (kasır cahiller, zihinsel özürlüler, çocuklar vs.) ilahi hükmü ve büyük rahmete şamil olmayı bekleyecekler. Onlar için özel durum söz konusudur.[5]

 

Burada bir kaç şeyi belirtmekte fayda var:

 

1-Kasır cahil, hakkın kendisine ulaşmadığı ve hakkı bulmak için ihmalkarlıkta yapmayan kimsedir. Bu yüzden bir günahı yoktur. Zira bu durumda ona ilahi hüccet tamam olmamıştır ve ilahi hüccetin tamam olmadığı kimseyi de Allah-u Teala'nın cezalandırması mümkün değildir.[6]

 

Buna göre en az üç grup kasır cahil olarak düşünülebilir:

 

a) Kimileri var ki bulundukları muhit vb. durumlardan dolayı hak kendilerine ulaşmıyor.

b) Düşünce mustazafları; böyleleri hakikatleri derkedemeyen kimselerdir, onların düşünme ufukları açık değildir.

c) Kimileri de cehl-i mürekkeptir ve kesinlikle bildiklerini zannediyorlar. Oysa yanıgı içindedirler.

 

İlahi azaba düçar olacak olanlar mukassır cahiller, yani hakkın kendisine ulaştığı ve bilerek onu reddeden veya hakka ulaşma imkanı olupta bunda ihmalkarlık eden kimselerdir.

 

2-Şu noktaya dikkat etmek gerekir ki, iman ve küfür yanlızca düşünce ve ilmi çabalarla olmaz. Düşünce ve davranışların birlikteliği, bunda beraberce rol oynmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

 

'Sonra kötülük yapanların uğradıkları son, Allah'ın ayetlerini yalan saymaları ve onları alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kötü oldu.' [7]

 

Öyleyse demek gerekir ki: Kötülük yapmayan veya siyasi, hizbi ve grupsal bağnazlıklara kapılmayan yani aklın ve mantığın kabul etmediği şeylerden kaçınan, aynı zamanda varlık aleminin hakikatını anlamak için çaba harcayan, ama Allah'ın varlığına yakin edemeyen veya din ya da hak mezhebi bulamayan, kimseler ilahi hüccet haklarında tamamlanmadığı ve bir çeşit mustazaf sayıldıkları için ilahi azaba duçar olmazlar.

 

Bu hususu akıl da idrak etmektedir.

Kur'an-ı Kerim, hidayet yolunda ciddi çabalar harcayanlara hidayet yollarını göstereceğini vaadetmiştir.[8]

 

3-Rivayetlerde çocuklukta ölenler hakkında şu hususlara yer verilmiştir:

 

a) Çocuklar eğer mü'minlerin çocukları ise:

Berzahta Hz. İbrahim ve Hz. Sara (a.s) veya Hz Fatıma'nın hizmetinde olurlar, gerekli eğitimi alırlar, ruhi tekamüle ulaşır ve kemale ererler.

2)Tur suresinin 21. ayetinde şöyle buyuruluyor: 'İman edenler ve soyları da imanda kendilerine tabi olanlar, biz onların soylarını da kendilerine katıp ekleriz.' [9]

 

b)Kafir ve münafıkların çocukları olursa:

1)'Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır.'[10] Ayetinin tefsirinde deniliyor ki, müşrik ve kafirlerin çocukları, kıyamette cennet ehlinin hizmetçileri olacaklardır. Ancak bu onlar için bir ceza sayılmaz, bu hizmet dünyada ki hizmet gibi olmadığı için aşağılanma, yorgunluk vb. şeyler onda yoktur. Aksine onlar orada mutlu, şen ve güzel olacaklar.

2)Bazı rivayetler bu konunun Allah'ın ilmi ile ilgili bir şey olduğunu söylüyor ve şöyle buyuruluyor: 'Allah onların ne yapacaklarını ve neye mürtekip olacaklarını biliyor.'[11]

3)Allah-u Teala bir meleğe ateş yaktıracak ve onlara ateşe girmeleri emredilecek. Onların bazıları ateşe girecek ve ateş onlar için soğuk ve selamet olacak, tıpkı Hz. İbrahim (a.s)'da olduğu gibi. Bazılarıda girmeyecekler. Yanlızca ateşe girenler kurtuluş ehli olacaklardır. Deliler ve fetret döneminde (peygamber ve hüccetin olmadığı zaman aralığında) olanlar ve hüccetin kendilerine tamamlanmayanlar da bu hükme tabidirler.[12]

4)Bazı kelamcılara göre de kafir ve müşriklerin çocukları ne cennette olacaklar, ne de cehennemde; onlar A'raf denen yerde olacak,[13] orada ne azap görecek, ne de cennet nimetleri kendilerine verilecek.[14]

 

Allame Tabatabai, çocuklar, zihinsel özürlüler vs. hakkında şöyle diyor: Kur'an-ı Kerim'de, çocuklar, zihinsel özürlüler vs. hakkında gelen konulardan onlarınn uhrevi saadet ya da azaba uğrayacakları gibi detaylı bir hüküm çıkartamayız. Zira insanların ahiretteki halleri öyle bir durum ki bu aklın içinden çıkabileceği bir şey değildir. Ancak, günah ve mağfiret şer'i vazifelerle sınırlı değildir denirse o zaman başka. Mağfiretin bazı merhaleleri kalbi hastalıklara ve kötü hallere aittir; yani kalbe arız oluyor, kalple Allah arasında hicap olmaktadır. Böyle insanlar her ne kadar akılları zayıf ya da sorumlu olmasalar da yine de kötü amelleri kalplerine etki etmeyecek, gönüllerini bulandırmayacak ya da hakkı örtmeyecek anlamına gelmez. Bu açıdan bakıldığında başkalarıyla eşittirler. Kısaca Allah'ın kurb nimetine ve ilahi dergaha yakınlaşmak için o hastalıkları iyileştirmeye ve perdeleri çekmeye ihtiyaç vardır. Allah'ın affından başka hiç bir şey bunları gidermez. 'Allah-u Teala bir meleğe ateş yaktıracak ve onlara ateşe girmeleri emredilecek...' hadisinden de maksadın bu mana olduğu uzak bir görüş değildir; yani ateşten kasıt perdelerin giderilmesi ve hastalıkların tedavisi olabilir.'[15]



[1] -Buruc/85

[2] -Bakara/62, Maide/69, Hac/17; el-Mizan, c.1, s.192-196

[3] -Şia ve Cennet, 248. soru

[4] -Al-i İmran/81-91

[5] -Nisa/97-99

[6] -'Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azap edecek değiliz.' (İsra/15). Ancak peygamberleri göndermekle de iş bitmiyor, ulaşmakta gereklidir; yani eğer mesaj gönderilmiş ama muhataba ulaşmamışsa hüccet tamam olmamıştır ve hükmün nedeni ortadan kalkmayacaktır.

[7] -Rum/10

[8] -'Bizim yolumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz.' Ankebut/69

[9] -Bihar-ul Envar, c.5, s.290, bab:13, hadis:4

[10] -Vakıa/17

[11] -Bihar-ul Envar, c.5, bab:13, s.288 ve 297

[12] -a.g.e. c.6, s.292, hadis:14 ve c.5, s.295, hadis:22

[13] -Merhum Allame Tabatabai, çeşitli delillere dayanarak A'raf suresinin 48. ayetinde geçen 'A'raf Ehli'nden maksadın mustazaflar olmadığını söylüyor. Bkz: el-Mizan (Farça tercüme), c.8, s.154-156

[14] -Bihar-ul Envar, c.5, s.298, bab:13

[15] -el-Mizan (Farça tercüme), c.6, s.535-536

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Dua psikolojisi hakkındaki kaynakları tanıtır mısınız?
    5662 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dua psikolojisi hakkındaki kaynaklar üç kısımdır:a)Din psikolojisini genel olarak ele alan kaynaklar.Ancak bunlardua psikolojisini özel olarak işlememişlerdir. Örneğin William James’inyazdığı, Muhammed Kaini’nin tercüme ettiği ‘Din ve Revan’ (Din ve Ruh) ve Mesut Azerbaycani’nin yazdığı ‘Revanşinasi-i Din’ (Din Psikolojisi) bu türendir.
  • İçlerinde birkaç iyi ve takvalı kimse var diye günahkâr bir topluma azabın gelmesi gecikebilir mi veya tümüyle uzaklaşabilir mi?
    6581 Tefsir 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’de ve rivayetlerde, günahkâr bir topluma azabın gelmesinin gecikmesi veya tümüyle uzaklaşmasının bazı nedenlerine değinilmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiryoruz:1- Peygamberin ve İstiğfar edenlerin varlığı: ‘Oysa sen içlerinde oldukça onları azaplandırmaz ve yine bağışlanma dilerlerken Allah onlara azap vermez.’
  • Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
    73693 Tefsir 2009/10/18
    Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.
  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    8309 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Gıybeti dinleyen gıybet edenin günahına ortak mıdır?
    3965 Gıybet, Hakaret Ve Gözetleme 2020/01/20
  • Hz. Masumların (a.s) fiil ve sözlerinin delil oluşunun ölçüsü ne kadardır?
    7831 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/06/16
    İslam’ın muteber delillerinden biri Hz. Peygamber (a.s) ve diğer masumların sünneti olup tüm Müslümanlar için Kur’an ayetleri gibi delil teşkil eder ve sünnet masumun söz, fiil ve tavrı diye üç şekilde yer alır. Hadis ve rivayetlerde belirtilen masumların söz ve konuşmaları “masumun sözü” onların yaptığı amel ve ...
  • Hayvana dönüşme nasıl olmaktadır ve şuan yeryüzünde bulunan hayvanlar, hayvana dönüşmüş olan insanlar mıdır?
    27095 Tefsir 2009/05/17
    “Mesh” sözlükte, bir şekilden daha kötü bir şekle dönüşme anlamına gelmektedir; Kuran ve hadis teriminde ise, bazı günahkâr (bazı özel günahlara sahip) kimselere ve ümmetlere nazil olan bir çeşit azaptır.Mesh olan insanlar hayvan (maymun, domuz vb.) şeklindedirler; yani işlemiş olduğu günahın hayvansal şeklini bu dünyada onun insanî şeklinin üzerine ...
  • Kadın evladına süt vermeden dolayı kocasından ücret talep edebilir mi?
    6000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Şu noktaya dikkat etmek zorunludur: İslam’da fıkhî hükümler ve ahlakî usuller birbirini tamamlar ve aralarında hiçbir ayrılık ve uyuşmazlık bulunmaz.[1] Bundan dolayı fertlerin hakkı sıfatıyla bazı hükümler ispatlanmış olsa da ve yükümlü bu haktan fıkhî bir hüküm sıfatıyla istifade edebilse de, dinsel öğretilerde ahlakî ...
  • Eğer Allah bir ferdi severse, halkın geneli de onu sever mi?!
    11796 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Her ne kadar Allah’ın salih kullarının sevgisini halkın kalbine aktardığını yansıtan rivayetler olsa da, halkın ekseriyetinin bir şahsı desteklemesi zorunlu olarak onun Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez. Öte taraftan halkın ekseriyetinin bir şahsa düşman olması da onun Allah’ın gözünde düştüğü ve O’nun nezdinde bir değeri olmadığı şeklinde ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    5612 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...

En Çok Okunanlar