Gelişmiş Arama
Ziyaret
17967
Güncellenme Tarihi: 2008/06/18
Soru Özeti
Peygamber(s.a.a.)’in bütün sözleri ve konuşmaları vahiy midir?
Soru
Peygamber(s.a.a.)’in bütün sözleri ve konuşmaları vahiy midir, değil midir? Başka bir deyişle, Peygamber (s.a.a.)’in ağzından çıkan sözlerin hepsi ve bununla beraber onun yaptığı ameller, vahiy yoluyla ona iletilen ilahi bilgi ve öğretiler uyarıncamıdır yoksa Peygamber (s.a.a.)’in vahyin dışında söz ve konuşmaları da mı var? Ya da Peygamber (s.a.a.)’in din ve dini hükümlerle ilgili olan konuşmalarını, günlük normal konuşmalarından ayırmamız mı gerekir?
Kısa Cevap

Bu hususta farklı görüşler vardır:

Bazıları, Necm suresinin 3 ve 4’üncü ayetlerinin[i] genel olmasına bakarak şuna inanmaktadırlar: Peygamber(s.a.a.)’in bütün konuşmaları ve davranışları, vahiyden kaynaklanmaktadır.

Bazıları da, Kuran-ı Kerim ve Peygamber(s.a.a.)’e nazil olan ayetler hakkında olan Necm suresinin 4’üncü ayetine bakarak, Peygamber(s.a.a.)’in sünnetinin hüccet olmasıyla beraber onun konuşmalarının, davranışlarının ve sukutunun, heva ve hevesten olmadığına inanmaktadırlar.

Bu hususta kesin ve net bir şekilde söylenecek söz şudur: Peygamber(s.a.a.)’in davranışı, tavrı ve sözleri hiçbir zaman, vahyin izni dışına çıkmamıştır. Peygamber(s.a.a.)’in günlük ve normal hayatı da heva ve hevesten kaynaklanmamaktadır. Aslında, Peygamber(s.a.a.)’in üzerine bu yönden dahi günah tozu konamaz.



[i] “O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.”

Ayrıntılı Cevap

Hiç şüphesiz ilahi peygamberler Allah-u Teala ile özel bir ilişkiye sahiptirler ve bu özel ilişki sayesinde, ilahi hükümleri, kanunları ve öğretileri O’ndan alarak insanlara iletmektirler.

Bu özel irtibat, nitelik ve mahiyeti itibariyle çok karışık bir yapıya sahiptir ve insanlar onu derk etmekten acizdirler. Tabiî ki bu, insanların tamamen bu konuya cahil oldukları anlamına gelmez. Başka bir açıklamayla, insanlar “vahiy” konusunu tam hakikatiyle anlayamadıkları için, onu anlamayı tamamen terk etmeleri gerekir diyemeyiz, çünkü akıl, kendi ölçüsü ve idrakı kadar da olsa Allah’ın kelamı ve vahyin içeriğini hakkında bir kavrama ve idaraka sahiptir.

Vahyin anlamı: Vahiy, Allah katından ilim ve onun dışındaki şeylerin ulaştırılması hakkındaki temel bir vesiledir. Vahyin özellikleri şunlardır: Yazılı ve yazılı olmayan hızlı bir işaret ve bazen de şifreli ve imalı bir bildiri, zaman zaman da yazı ve bir aracı aracı olmaksızın, bazı uzuvlara işaret ve ilham yoluyla gelen bilgidir. Buna göre, gizli, hızlı şifreli olması, vahyin temel özelliklerindendir.[1]

Vahyin hakikati: İnsan amel ederken düşünmeye ve tefekküre ihtiyaç duymasına rağmen vahiy genel olarak hareket ve amel değil, ilim ve derk etme şeklindedir. İlim ve derk etmenin mahiyetten uzak özel bir vücuttan ibarettir.

Başka bir deyişle, vahiy, varlıktan alınmış bir mefhumdur. Bu yüzden, mahiyeti yoktur ve o cins, fasıl, had ve resm yoluyla tarif edilemez. Vahiy, meşhur mahiyetle ilgili meşhur makulatların içinde yer alamaz. Vahyin manasının, varlığın manası gibi, örnekleri vardır bu örnekler farklı ve çeşitli mertebelere sahiptirler.[2]

Bu yüzden vahyin tanımları hakiki değil daha açık benzer kelimeleri getirerek açıklığa kavuşturma şeklindedir. Vahiy normal bir irtibat olmadığı için anlaşılması herkes tarafından mümkün değildir.

Vahyin tanımı:

Allame Tabatabai vahyin şöyle tanımlamaktadır: vahiy, peygamberlerin batınında olan özel bir idrak ve histir ve ilahi inayetin kapsamına girmeyenlerin onu kavraması mümkün değildir.[3]

Tabatabai başka bir yerde ise şöyle yazmaktadır:

Vahiy, şifreli bir his ve batıni derklerden harikulade bir iştir ve zahiri duyu organlarından gizlidir.[4]

Bu açıklamalar ışığında sorulan soruya şöyle cevap verilmelidir:

İslam âlimleri, ayet ve rivayetlerden istifade ederek değişik ve farklı görüşler sunmuşlardır:

Abdurrezzak Lahici, bu hususta şöyle söylemektedir: Eğer birisi, Peygamber (s.a.a.)’in bir işte vahyin inmesini beklemeden kendi görüşüne göre amel ettiğini zannederse, o şahıs mutlaka peygamberlik konusuna ve peygamber gerçeğine cahildir ve böyle birisi akla göre dindarlığın dışındadır. Kuran ayetine uymamaktadır (O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.[5]) ve bu ayetin bazı hususlarda istisna içermesini söylemek seviyesizliktir. Dinle ilgili bütün konular, ilahi izin ve rabbani vahye ihtiyacın olmasında eşittirler.[6]

Numune Tefsirinde ise şu açıklama yer alır: Kuran’ın şu ayeti “o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.” sadece Kuran ayetleri hakkında değildir; önceki ayetlere göre Peygamber (s.a.a.)’in sünnetlerini de kapsamaktadır ve sadece sözleri değil davranışları ve tutumları da ilahi vahiyle uyumludur. Çünkü Necm suresinin 3 ve 4’üncü ayetlerinde açıkça buyrulmaktadır: “O, nefis arzusu ile konuşmaz, o (onun konuşması kendisine) vahyedilenden başkası değildir.”[7]

Allame Tabatabai, “O, nefis arzusu ile konuşmaz” ayetinin tefsirinde şöyle demektedir: “Ma Yentugu” mutlaktır ve bunun gereği de Peygamber (s.a.a.)’in bütün sözlerinin nefsi isteklerden uzak olmasıdır. Ama “Arkadaşınız sapmadı, azmadı”[8] ayetinde müşriklere hitap edilmektedir.[9] Bu karineye göre şöyle söylenebilir: O hazret, siz müşrikleri çağıran ve Kuran’dan sizlere okuduğu şeylerde nefsin isteklerinden kaynaklanan bir söz yoktur. Bu hususta ne söylüyorsa, Allah’ın ona indirdiği bir vahiydir.[10] Yani bu ayet, Peygamber (s.a.a.)’in dünya görüşü, hidayet ve yol gösterici olan bütün dini sözlerinin[11], dünyalık cüzi konularla ilgili olanlar dışında vahiy olduğunu ispatlamaktadır.[12]

Tabiî ki Peygamber (s.a.a.)’in ferdi ve ailevi konularda, normal sözleri, emir ve nehiyleri, örneğin: O su bardağını bana ver ve…, de nefsinin isteğinden kaynaklanması ihtimali de tutarsızdır.[13] Peygamber (s.a.a.), bu tür konuşmalarda da masum ve hatalardan uzaktır.[14] Bu yüzden böyle konularda da, o hazretin söz ve davranışlarından[15], o işlerin caiz ve Allah’ın rızasına uyumlu olduğunu ispatlamaktayız. Çünkü eğer bu amelin bir sorunu olsaydı, Peygamber (s.a.a.) onu yapmazdı.

Daha fazla inceleme ve bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Teemmulat de ilm-i Usul, doktora kısımları, birinci kitap, beşinci defter, Sünnet’in sadır olma kaynakları, İsmet mertebesi, s: 34–67, Mehdi Hadevi Tahrani.



[1] Rağib-i İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-ı Kuran, vahiy kelimesi.

[2] Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Kuran’da peygamberlik ve vahiy kitapları, Cevat Amuli; Kuran’dan alıntılar üzerinde yapılan kelami içtihat, Hadevi Tahrani, s: 77–78.

[3] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan(Farsça tercümesi), c:2, s: 159.

[4] Aynı kaynak, s: 160; daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurulabilir: Hadevi Tahrani, Kelami İçtihat Kaynakları, s: 76–78; Hosrov Penah, Abdulhüseyin, Dinin hükmetme sınırları, s: 117–130 ve konu: vahiy ve onun niteliği, 88’inci soru.

[5] Necm Suresi, 3 ve 4’üncü ayetler.

[6] Feyyaz Lahici, Abdurrezzak, Murat Cevheri, s: 461.

[7] Numune Tefsiri, c: 22, s: 481.چ

[8] Necm Suresi, 2’nci ayet.

[9] Peygamber(s.a.a.)’in davet ettiği ve Kuran ayetlerini okuduğu ve onlarında Allah’a iftira eden müşriklerdir.

[10]Tabatabai, Muhammed Hüseyin, El-Mizan (Farsça tercümesi), c: 19, s: 42; Hüseyni Tahrani, Seyit Muhammed Hüseyin, Mihr-i Taban, s: 212–213.

[11] Dini bir unsur, insanın gerçek saadete ermesinde rol alan bir unsurdur.

[12] Cevadi Amuli Abdullah, Tefsir-i Mevzu-i Kur’an, Kuran’da Peygamber(s.a.a.)’in siresi, c: 8, s: 32.

[13] Maksadımız bunların çok üzerindedir. Bazıları şöyle diyorlar: Şüphesiz Peygamber (s.a.a.)’in peygamberliği ve ona ayet nazil olması özelliklerine ilave olarak, o kendisi seçkin ve zamanını iyi tanıyan şahıslardandır. Buna göre iki çeşit söz söyleyebilir:

a) Kuran ayetleri ve kutsi hadisler gibi vahyi söz ve konuşmalar.

b) Onun seçkin şahsiyetinden kaynaklanan, akıllı ve hikmetli sözler.   Ancak bu görüş açıklandığı üzere tutarsızdır.

[14] Onun bu tür sözlerinin de dini olduğu ve bu ikisi arasında ayrılmazlık olduğu ispatlanamasa da. Yani masunun hiçbir hususta, söz ve davranışları hakkında, dini konularda olsun veya olmasın, yanlışlık, hata, unutkanlık ve isyan söz konusu değildir. Buna göre eğer masum, dini olmayan bir hakikati açıklarsa – örneğin; ilmi bir konu üzerine konuşursa – onun sözü kesin kes doğrudur. Aynı şekilde eğer dini bir konuyu açıklarsa, onun sözünde hiçbir hata yoktur.

Fıkıh Usulü İlminde Teemmülat, birinci kitap, beşinci defter, sünnetin sadır olma kaynakları, İsmet mertebesi, s: 35.

[15] “O, nefis arzusu ile konuşmaz” ayetine göre, Peygamber(s.a.a.)’in davranış ve tutumları sözlerine ilave olarak, hiçbir zaman vahyin izni dışında olmamıştır. Eğer bu geniş manayı bu ayetten ispatlayamasak dahi, Enam suresinin 50’nci ayeti gibi diğer ayetlerden ispatlanabilir.

Cevadi Amuli Abdullah, Kuran’ın Konulu Tefsiri, Kuranda Peygamber(s.a.a.)’in siresi, c: 8, s: 33.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Haram yoluyla meydana gelmiş cenabetin teri temiz midir?
    12134 Fıkıh 2011/10/30
    Ayetullah Mekarim Şirazi’nin görüşüne göre haram yoluyla meydana gelen cenabetin teri temizdir. Lakin namaz için elbiseyi değiştirmek gerekir. Ama guslün ardından (müstehap ihtiyat gereği) tüm beden bir defa yıkanmalıdır. Mastürbasyondan hâsıl olan cenabetin eserleri ile uyurken hâsıl olan cenabetin eseri arasında fark vardır; çünkü mastürbasyon haram ve günahtır, ama ...
  • Yabancı ülkelerden (Müslüman olmayan ülkelerden) ithal edilen deriler necis midir?
    7448 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Mobilya üzerindeki yabancı sözcüklerin yazılı oluşu her zaman onu üreten ülkenin gayri Müslim bir ülke olduğuna delil olmaz. Bu konuda vesveseci olmamak gerekir.  Vesveseci olmak bir nevi ruhi hastalıktır ondan kendini korumalısın.Ama sorduğunuz meselenin hükmü kısaca şöyledir:Hayvan deriden yapılmış ...
  • Kur’an’ın nazil olan son ayeti hangisidir ve vahyin çoğalmasının imkanı var mıydı?
    47414 Tefsir 2010/10/12
    Peygamberimize (s.a.a) nazil olan son ayetler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bütün rivayetleri göz önüne aldığımızda diyebiliriz ki, Peygamber’e (s.a.a) Mekke’nin fethinde ya da o yıl içinde nazil olan son tam sure ‘Nasr’ suresidir. Başlangıç ayetleri yönünden nazil olan son sure, hicretin 9. ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    8927 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Eğer bir kimse temiz ve necis olan iki şey arasındaki ıslaklığın birbirine ulaşmasından şüphe ederse temiz olan şey necis olur mu?
    7496 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Eğer bir şeyin temiz olduğunu kesin bilirseniz, ona necaset intikal ettiğini ve necis olduğunu kesin olarak bilmediğiniz sürece o şey temizdir.[1] Daha fazla bilgi için Bkz:808.
  • İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
    12617 Masumların Siresi 2010/12/22
    Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve ...
  • Masum imamlar evla olanı terk etmiş midir?
    6753 Eski Kelam İlmi 2012/10/09
    Masumların dua ve bağışlanma talepleri günahlardan kaynaklanmaz; zira Şiilerin inancına göre onlar günahlardan korunmuşlardır. Bu dualar birçok yerde salt öğretici ve tebliğ boyutlu olamaz, bilakis gerçeklik yönleri daha güçlüdür. Yukarıdaki iki konudan elde edilen netice, onların bağışlanma taleplerinin bizim için günah olmayan, lakin o büyük şahsiyetler için ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12116 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8800 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Ramazan ve Kurban bayramları arasında evlenmenin hükmü nedir?
    7103 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar