Gelişmiş Arama
Ziyaret
11388
Güncellenme Tarihi: 2012/05/10
Soru Özeti
Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
Soru
Yakın zaman önce yabancı bir şirkete yatırım yaptım. Aylık olarak bana bir kar payı ödenecektir. Bu şirkete saadet zinciri (pramit sistemi) gibi kimseyi tanıtmam gerekmemektedir. Elde ettiğimin kar payının ve kazancın hükmünü öğrenmek istiyorum? Esasen gayrimüslimle alışveriş yapmanın bir sakıncası varmıdır?
Kısa Cevap
Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda  Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir.
Ayrıntılı Cevap
 Yatırım yapmanın birçok çeşidi vardır ve her durumun kendine özgü şartları vardır. Örneğin ‘Mudarebe’ denilen yatırım çeşidinde siz paranızı veya malınızı elde edilen kardan belirli bir bölümü sizin olması şartıyla yatırım yapıyorsunuz. Bazense siz bir şirketin hisselerinin belirli bir bölümünü satın alıyorsunuz ve böylece bu şirketin belirli bir kısmının sahibi oluyorsunuz. Siz bu durumda diğer hisse sahipleriyle ortak olmuş bulunmaktasınız. Her çeşit yatırımın kendine özgü şartları ve kriterleri bulunmaktadır. ‘İlmi hal’e başvuruarak yatırım çeşidinize göre bu şartları ve kriterleri öğrenebilirsiniz.
Ama fakihlerin yabancı ülkelerle iktisadi bağlar kurulması hakkında görüşüne gelecek olursak:
Yatırım yapılan bu şirket ya Müslümanlara aittir yada gayrimüslimlere (kafirlere). Eğer gayrimüslimlere aitse ya Müslülmanların barış içinde olduğu bir ülkenindir. Yada Müslümanların ilişkisini kestiği ve hiçbir barış anlaşmasının olmadığı kafir ülkelerden biridir. Şuanda (Siyonist, işgalci) İsrail  bunun en bariz örneğidir.
Eğer şirket Müslüman ülkeye aitse anlaşmada faiz olmamalıdır. Daha açık bir tabirle sermayenizi böyle bir şirkete borç verip bunun karşılığında size para ödemesini veya sizin faydanıza bir iş yapmasını şart koşmamış olmanız gerekmektedir.[1]
Gayrimüslim ülkelere ait ve Müslümanlarla barış içindeyse aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:
  1. Fakihler zimmi karfirle ortaklık kurmayı ve ‘Mudarebe’ de bulunmayı mekruh bilmektedir. Özellikle Müslümanın kendisinin muamelede bulunmaması, parasını çalıştırması için kafire vermesi ve onun bu parayla ticaret yapması müekked bir mekruhdur.[2] Bir rivayette ibni ruab diyorki İmam Cafer Sadık(a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Müslüman’ın zimmi kafirle ortaklık kurması, ona sermaye vermesi, emanet bırakması ve yakın bağlar kurması yakışık almaz.[3] Emir’el-Müminin Ali (a.s)’dan nakledilen başka bir rivayette ise Hazret Müslümanın kendisinin fiilen bulunmadığı ticaret dışında Yahudilerle, Hristiyanlarlar ve Mecusilerle ortak iş yapmayı mekruh bilmişlerdir.[4] Bazı alimler bu hükmün hikmetini şöyle açıklamışlardır: Kafirler, İslam hukukuna uygun hareket etmeyebileceği ve alışverişlerinde faiz ve alkol alım satımı gibi haramlara bulaşma ihtimali bu muamelenin mekruh olma delilidir.
  2. Bu iktisadi ilişkiler sebebiyle Müslümanların izzeti ve istiklali zarar görmemelidir. Fakihler şu ayete dayanarak bu kriteri beyan etmişlerdir: “Allah Müminlerin aleyhine kafirlere asla bir yol (egemenlik) vermeyecektir.”[5] Bu ayeti kerime bizlere Allah Teala’nın hiçbir teşrii ve tekvini kanunu kafirlerin Müslümanlara egemenlik kurması yönünde karar kılmadığını göstermektedir.[6] Men edilen böylesi bir iktisadi ilişki şuna benzer: Sizin yatırım yaptığınız şirket dünyanın başka bir bölgesinde Müslümanlara emperyalist bir egemenlik kurmuş ve sizin paranız bu yönde harcanmakta veya bu şirketin çalışmaları Müslümanların bilimsel, sanayi ve iktisadi anlamda kafirlere bağımlılığını sağlamaktadır.
  3. Kafirlerle iktisadi ilişkiler geliştirmek Müslümanların ruhsal ve ahlaki anlamda onlara yönelmesini sağlayacak bağlar ve sıcak ilişkiler kurmasına yol açmamalıdır. Kuran’ı Kerim’de bir ayeti kerimede şöyle geçer: “Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.”[7] Başka bir ayeti kerimede ise şöyle der: “Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız, olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler.”[8] Bu ayeti kerimeler bizlere gösteriyor kafirlerle iktisadi ilişkiler geliştirmek caiz olsada Müslümanların kendi aralarında olan bağlar ve sıcak ilişkileri onlarla geliştirmemeliyiz.
Elbette bu açıklamalar şu anlama gelmez Müslümanlar kafirlerle olan ilişkilerinde adab-ı muşareti ve iyi ahlakı bir tarafa bırakarak hareket etsinler. Zira iyi ahlaklı olmakla ile gönül vermek ve etkilenmek ayrı şeylerdir. Bu bağlamda ayeti kerimede şöyle geçer: “ Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[9]
  1. İslam devleti tarafından yasaklanmış her türlü irtibat terk edilmelidir.
Müslümanlar için kafirlerle irtibat noktasında bazı kısıtılamalar söz konusu olsada fakihlerin kahir çoğunluğu kafirlerden faiz alınmasına izin vermiştir.[10] Elbette bu fakihler faiz alınmasına cevaz vermekte Müslümanın kafire faiz vermesini caiz bilmemektedir.
Müslümanlarla barış içinde olmayan ve İslami devletin irtibat kurmadığı[11] gayrimüslim ülkelere ait şirketler ise  ‘kafir-i harbi’ sınıfına girer ve fakihler bu şirketlerle her türlü iktisadi irtibatı haram bilmektedir.[12]
Yukarıda yapılan açıklamalar genel anlamda Müslüman ülke olsun gayrimüslim ülkeler olsun yatırımlarla ilgiliydi. Dakik ve net bir şekilde yapılan yatırımn helal oluşu veya haram oluşu hakkında görüş bildirilebilinmesi için bu şirketin iktisadi faaliyetleri ve taraflar arasında yapılan anlaşma belirtilmiş olmalıdır. Zira yapılan anlaşmaların çeşitleri hükmü etkilemektedir. Örneğin mudarebe’de yatırımcıya net kar belirlemesi yapılamaz. Elde edilen kazanç işletme ve yatırımcı arasında belirlenmiş olan ölçekte taksim edilmelidir. Ama kira anlaşmasında kira bedeli netleştirilir ve kiracının faydalanmasının tam olarak gerçekleşip gerçekleşmediğine bağlı değildir bu tutar.
Yapılan yatırımın türünün caiz olup olmamasının yanı sıra her ferdin mukallidi olduğu taklit mercii’nin görüşü milaktır. Zira fakihler arasında çeşitli yatırımlarda riayet edilmesi gerekli kriterlerde farklı görüşler mevcuttur. Bundan ötürü kesin ve net cevap için kendi yatırım çeşidinizi ve taklit mercinizi belirtmeniz gerekmektedir.
Yinede bu konuda Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin sorunuzun ikinci bölümüne ilişkin cevabı şu şekildedir: yabancılarlar, kafirle veya ehlikitapla ticaret yapmak haddi zatında (esasen) caizdir. Ama bu ticaret İslam düşmanlarına yardım gibi bir zarara yol açarsa caiz olmaz.  Fetva sitesi link
 

[1] Kendi taklit mercinizin ilm-i hal’ine müracaat ediniz.
[2] Tabatabayi yezdi, Seyit Muhammet Hüseyin, Urve’tul-Vuska, 268.s, muessese’tul-neş’il-İslamiye, 1420.k; Şehit Sani, er’Roze’tul-behiyyetu fi şerh’il-lume’tul-demeşgiyye, 4.c, 203.s, mektebe’tul-daveeri, 1410.k.
[3] Men la yehzur’ul-fakih, 3.c, 229.s
[4] Kuleyni, Ebu Cafer Muhammet bin Yakup, El’kafi, 5.c, 286.s, dar’ul-kutub’ul-İslamiye, 1407.k.
[5] Nisa/141, و لن یجعل الله للکافرین عل  المومنین سبیلا
[6] İmam Humeyni bu ayetten istifade ederek kafirlerin Müslümanlara her türlü egemenliğini red etmiştir. İmam Humeyni, kitab’ul-Bey, 543.s, muessese’tul-İsmailiyan, 1410.k.
[7] Maide/51, (يا ايها الذين آمنوا لاتتخذوا اليهود والنصارى اولياء بعضهم اولياء بعض فمن يتولهم منكم فانه منهم ان الله لايهدى القوم الظالمين.)
[8] Mumtehine/1, (يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوّٖى وَعَدُوَّكُمْ اَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ)
[9] Mumtehine/8, (لاينهاكم الله عن الذين لم يقاتلوكم فى الدين ولم يخرجوكم من دياركم ان تبروهم و تقسطوا اليهم)  
[10] Daha fazla açıklama için: cevap:1048, link:1118; cevap:1275, link;1259; cevap:608, link:665.
[11] Muhammet abdurrahman, mucem’ul-mustelahat ve elfaz’ul-fıkhiyye, 1.c, 328.s.
[12] Mehdi mehrizi’nin fıkıh dergisinin 7/8 sayısında yazılan “Müslümanların kafirlerle iktisadi irtibatı” adlı makaleden faydalanılmıştır.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • geçici nikahın aktı için kullanılan lafızlar nelerdir? Şartları ve Hükümleri nasıldır?
    7192 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/03
    Geçici nikâhın aktini okumak için birkaç şart gereklidir: Aktin sıgasını okumak; şöyle ki süreli akitte bayan ve erkek’in rızası tek başına yeterli değildir. Belki bunun yanı sıra akit için okunan has lafızların okunması şarttır. İhtiyati vacip gereğince aktin sıgası sahih Arapça ile ...
  • Yaşayan anne ve babaya yönelik yapılan hayırlar doğru mudur?
    19582 Pratik Ahlak 2011/04/11
    Her insan iyi işler yapıp sevabını başkalarına ve bu cümleden olmak üzere anne ve babasına bağışlayabilir. Böyle bir durumda bu hayırlı amelin sevabı onlara ulaşacak ve buna ek olarak aynı sevabın benzeri veya hatta ondan daha fazlası ameli bağışlayan için de göz önünde bulundurulacaktır. ...
  • Hamd, medh ve şükür’ün farkı nedir?
    12760 Eski Kelam İlmi 2012/02/14
    Lügatte ve Istılahta Hamd, Medh ve Şükür1- Hamd lügatte sena ve övgü manasına gelmektedir.[1] Istılahta ise iradeyle yapılan güzel iş ve sıfata denir.[2] 2- Medh ...
  • Mübarek Ramazan ayının 21’inde yolculuk yapmanın hükmü nedir?
    5215 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/14
    Mübarek ramazan ayında yolculuk yapmanın sakıncası yoktur, ancak oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.[1] insan yolculuktan dolayı tutamadığı orucunu ramazan ayından sonra tutmalıdır. Bu hükümderamazanın ayının 21’i ile diğer ...
  • Domuzun parçaları gibi necasetlerin bazı kısımları Müslüman olmayan kimselere satılabilinir mi?
    5962 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Hz. Ayetullah’el - Uzma Mekarim Şirazi (Allah ömrünü uzun etsin): Eğer bu konu hakkında yakininiz varsa onun alınıp satılması sakıncalıdır. Hz. Ayetullah’el - Uzma Safi Gülpeygani (Allah ömrünü uzun etsin): Soruda gelen konu hakkında bilgim yok ama eğer söz konusu maddeler ...
  • Yasin Suresi’nin altıncı ayetiyle İsra Suresi’nin on beşinci ayeti arasında bir uyuşmazlık mı var?
    10831 Tefsir 2008/08/12
    Bu iki ayet arasında herhangi bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Çünkü ikinci ayette (İsra Suresi, on beşinci ayet) bir peygamber göndermedikçe azap olmadığını söylüyor ancak birinci ayette (Yasin Suresi, altıncı ayet) “ataları uyarılmamış” diyor ve herhangi bir azaptan bahsetmiyor. ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    38418 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kızla oğlanın doğru bir şekilde (günaha düşmeden) cinsel ilişkiye girmelerinin bir yolu var mı?
    51581 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    İslama göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Hekim olan Allah bu ikisini sükunet bulsun, duygusal, ruhsal ve cinsel ihtiyaçlarını karşılasınlar diye birbirleri için yaratmıştır. İslam iki tarafında ihtiyaçlarının giderilmesi ve kadınla erkeğin her türlü ilişkisinin belli bir sınır ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    11310 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    10355 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...

En Çok Okunanlar