Gelişmiş Arama
Ziyaret
12118
Güncellenme Tarihi: 2012/05/10
Soru Özeti
Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
Soru
Yakın zaman önce yabancı bir şirkete yatırım yaptım. Aylık olarak bana bir kar payı ödenecektir. Bu şirkete saadet zinciri (pramit sistemi) gibi kimseyi tanıtmam gerekmemektedir. Elde ettiğimin kar payının ve kazancın hükmünü öğrenmek istiyorum? Esasen gayrimüslimle alışveriş yapmanın bir sakıncası varmıdır?
Kısa Cevap
Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda  Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir.
Ayrıntılı Cevap
 Yatırım yapmanın birçok çeşidi vardır ve her durumun kendine özgü şartları vardır. Örneğin ‘Mudarebe’ denilen yatırım çeşidinde siz paranızı veya malınızı elde edilen kardan belirli bir bölümü sizin olması şartıyla yatırım yapıyorsunuz. Bazense siz bir şirketin hisselerinin belirli bir bölümünü satın alıyorsunuz ve böylece bu şirketin belirli bir kısmının sahibi oluyorsunuz. Siz bu durumda diğer hisse sahipleriyle ortak olmuş bulunmaktasınız. Her çeşit yatırımın kendine özgü şartları ve kriterleri bulunmaktadır. ‘İlmi hal’e başvuruarak yatırım çeşidinize göre bu şartları ve kriterleri öğrenebilirsiniz.
Ama fakihlerin yabancı ülkelerle iktisadi bağlar kurulması hakkında görüşüne gelecek olursak:
Yatırım yapılan bu şirket ya Müslümanlara aittir yada gayrimüslimlere (kafirlere). Eğer gayrimüslimlere aitse ya Müslülmanların barış içinde olduğu bir ülkenindir. Yada Müslümanların ilişkisini kestiği ve hiçbir barış anlaşmasının olmadığı kafir ülkelerden biridir. Şuanda (Siyonist, işgalci) İsrail  bunun en bariz örneğidir.
Eğer şirket Müslüman ülkeye aitse anlaşmada faiz olmamalıdır. Daha açık bir tabirle sermayenizi böyle bir şirkete borç verip bunun karşılığında size para ödemesini veya sizin faydanıza bir iş yapmasını şart koşmamış olmanız gerekmektedir.[1]
Gayrimüslim ülkelere ait ve Müslümanlarla barış içindeyse aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir:
  1. Fakihler zimmi karfirle ortaklık kurmayı ve ‘Mudarebe’ de bulunmayı mekruh bilmektedir. Özellikle Müslümanın kendisinin muamelede bulunmaması, parasını çalıştırması için kafire vermesi ve onun bu parayla ticaret yapması müekked bir mekruhdur.[2] Bir rivayette ibni ruab diyorki İmam Cafer Sadık(a.s)’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Müslüman’ın zimmi kafirle ortaklık kurması, ona sermaye vermesi, emanet bırakması ve yakın bağlar kurması yakışık almaz.[3] Emir’el-Müminin Ali (a.s)’dan nakledilen başka bir rivayette ise Hazret Müslümanın kendisinin fiilen bulunmadığı ticaret dışında Yahudilerle, Hristiyanlarlar ve Mecusilerle ortak iş yapmayı mekruh bilmişlerdir.[4] Bazı alimler bu hükmün hikmetini şöyle açıklamışlardır: Kafirler, İslam hukukuna uygun hareket etmeyebileceği ve alışverişlerinde faiz ve alkol alım satımı gibi haramlara bulaşma ihtimali bu muamelenin mekruh olma delilidir.
  2. Bu iktisadi ilişkiler sebebiyle Müslümanların izzeti ve istiklali zarar görmemelidir. Fakihler şu ayete dayanarak bu kriteri beyan etmişlerdir: “Allah Müminlerin aleyhine kafirlere asla bir yol (egemenlik) vermeyecektir.”[5] Bu ayeti kerime bizlere Allah Teala’nın hiçbir teşrii ve tekvini kanunu kafirlerin Müslümanlara egemenlik kurması yönünde karar kılmadığını göstermektedir.[6] Men edilen böylesi bir iktisadi ilişki şuna benzer: Sizin yatırım yaptığınız şirket dünyanın başka bir bölgesinde Müslümanlara emperyalist bir egemenlik kurmuş ve sizin paranız bu yönde harcanmakta veya bu şirketin çalışmaları Müslümanların bilimsel, sanayi ve iktisadi anlamda kafirlere bağımlılığını sağlamaktadır.
  3. Kafirlerle iktisadi ilişkiler geliştirmek Müslümanların ruhsal ve ahlaki anlamda onlara yönelmesini sağlayacak bağlar ve sıcak ilişkiler kurmasına yol açmamalıdır. Kuran’ı Kerim’de bir ayeti kerimede şöyle geçer: “Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.”[7] Başka bir ayeti kerimede ise şöyle der: “Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız, olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler.”[8] Bu ayeti kerimeler bizlere gösteriyor kafirlerle iktisadi ilişkiler geliştirmek caiz olsada Müslümanların kendi aralarında olan bağlar ve sıcak ilişkileri onlarla geliştirmemeliyiz.
Elbette bu açıklamalar şu anlama gelmez Müslümanlar kafirlerle olan ilişkilerinde adab-ı muşareti ve iyi ahlakı bir tarafa bırakarak hareket etsinler. Zira iyi ahlaklı olmakla ile gönül vermek ve etkilenmek ayrı şeylerdir. Bu bağlamda ayeti kerimede şöyle geçer: “ Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez.”[9]
  1. İslam devleti tarafından yasaklanmış her türlü irtibat terk edilmelidir.
Müslümanlar için kafirlerle irtibat noktasında bazı kısıtılamalar söz konusu olsada fakihlerin kahir çoğunluğu kafirlerden faiz alınmasına izin vermiştir.[10] Elbette bu fakihler faiz alınmasına cevaz vermekte Müslümanın kafire faiz vermesini caiz bilmemektedir.
Müslümanlarla barış içinde olmayan ve İslami devletin irtibat kurmadığı[11] gayrimüslim ülkelere ait şirketler ise  ‘kafir-i harbi’ sınıfına girer ve fakihler bu şirketlerle her türlü iktisadi irtibatı haram bilmektedir.[12]
Yukarıda yapılan açıklamalar genel anlamda Müslüman ülke olsun gayrimüslim ülkeler olsun yatırımlarla ilgiliydi. Dakik ve net bir şekilde yapılan yatırımn helal oluşu veya haram oluşu hakkında görüş bildirilebilinmesi için bu şirketin iktisadi faaliyetleri ve taraflar arasında yapılan anlaşma belirtilmiş olmalıdır. Zira yapılan anlaşmaların çeşitleri hükmü etkilemektedir. Örneğin mudarebe’de yatırımcıya net kar belirlemesi yapılamaz. Elde edilen kazanç işletme ve yatırımcı arasında belirlenmiş olan ölçekte taksim edilmelidir. Ama kira anlaşmasında kira bedeli netleştirilir ve kiracının faydalanmasının tam olarak gerçekleşip gerçekleşmediğine bağlı değildir bu tutar.
Yapılan yatırımın türünün caiz olup olmamasının yanı sıra her ferdin mukallidi olduğu taklit mercii’nin görüşü milaktır. Zira fakihler arasında çeşitli yatırımlarda riayet edilmesi gerekli kriterlerde farklı görüşler mevcuttur. Bundan ötürü kesin ve net cevap için kendi yatırım çeşidinizi ve taklit mercinizi belirtmeniz gerekmektedir.
Yinede bu konuda Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin sorunuzun ikinci bölümüne ilişkin cevabı şu şekildedir: yabancılarlar, kafirle veya ehlikitapla ticaret yapmak haddi zatında (esasen) caizdir. Ama bu ticaret İslam düşmanlarına yardım gibi bir zarara yol açarsa caiz olmaz.  Fetva sitesi link
 

[1] Kendi taklit mercinizin ilm-i hal’ine müracaat ediniz.
[2] Tabatabayi yezdi, Seyit Muhammet Hüseyin, Urve’tul-Vuska, 268.s, muessese’tul-neş’il-İslamiye, 1420.k; Şehit Sani, er’Roze’tul-behiyyetu fi şerh’il-lume’tul-demeşgiyye, 4.c, 203.s, mektebe’tul-daveeri, 1410.k.
[3] Men la yehzur’ul-fakih, 3.c, 229.s
[4] Kuleyni, Ebu Cafer Muhammet bin Yakup, El’kafi, 5.c, 286.s, dar’ul-kutub’ul-İslamiye, 1407.k.
[5] Nisa/141, و لن یجعل الله للکافرین عل  المومنین سبیلا
[6] İmam Humeyni bu ayetten istifade ederek kafirlerin Müslümanlara her türlü egemenliğini red etmiştir. İmam Humeyni, kitab’ul-Bey, 543.s, muessese’tul-İsmailiyan, 1410.k.
[7] Maide/51, (يا ايها الذين آمنوا لاتتخذوا اليهود والنصارى اولياء بعضهم اولياء بعض فمن يتولهم منكم فانه منهم ان الله لايهدى القوم الظالمين.)
[8] Mumtehine/1, (يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوّٖى وَعَدُوَّكُمْ اَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ اِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ)
[9] Mumtehine/8, (لاينهاكم الله عن الذين لم يقاتلوكم فى الدين ولم يخرجوكم من دياركم ان تبروهم و تقسطوا اليهم)  
[10] Daha fazla açıklama için: cevap:1048, link:1118; cevap:1275, link;1259; cevap:608, link:665.
[11] Muhammet abdurrahman, mucem’ul-mustelahat ve elfaz’ul-fıkhiyye, 1.c, 328.s.
[12] Mehdi mehrizi’nin fıkıh dergisinin 7/8 sayısında yazılan “Müslümanların kafirlerle iktisadi irtibatı” adlı makaleden faydalanılmıştır.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kopya çekmek ve tez notuyla oynamanın hükmü nedir?
    3608 Yasa Ve Kanunlara Riayet Etmek 2019/12/09
    Kopya çekmek ve aynı sonucu doğuran eylemler haramdır. Buna bina tövbe etmeli ve Allah’tan bağışlanma dilemelisiniz. Ama eğer mesleğinizi yapacak gerekli bilimsel birikime sahipseniz bu alanda çalışmanızın da ve karşılında aldığınız paranın da sakıncası yoktur.Bu soruya Taklit Mercilerin vermiş olduğu cevaplar:[1]
  • Kendisi için zararlı olduğu takdirde hastanın oruç tutması farz mıdır?
    9019 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Taklit mercileri ve İslam âlimlerinin fetvalarına göre, oruç hastaya önemli bir zarar verirse kendisinin oruç tutması farz değildir.[1] Kur’an bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı ...
  • Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
    4447 شیعه و دیگر مذاهب 2018/12/08
    Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Şia’nın ...
  • Kime şehid demektedirler? Diğer İslamî ve gayri İslamî ülkelerin ölüleri şehid sayılır mı?
    6459 Tefsir 2011/08/17
    Şehid şahit ve hazır anlamında olup değişik derecelere sahiptir. Bu anlamıyla Allah, peygamberler, melekler, Allah yolunda öldürülenler ve tüm müminler şahadet derecelerindeki mertebeler dizisinde yer alırlar. Elbette mukaddes “şehid” sözcüğü ilahî dürtü olmaksızın ve sadece kendi ülkesini savunmak veya hatta istemeyerek ve hedefsizce öldürülen tüm şahıslar için ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7704 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11371 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • Eğer işe acil ihtiyacımız varsa ve iş yerinde kendi isteğimiz ve normal olarak namaz kılma imkânımız yoksa ne yapmalıyız?
    3247 Varie 2019/02/18
    Namazın her ne şart altında olursa olsun eda edilmesi gerekir. İnsanın işe olan ihtiyacı vakaların büyük çoğunluğunda namazın eda edilmesini engelleyecek bir zaruret taşımamaktadır. Öyleyse insan namazını eda edecek kadar serbest olacağı bir fırsat yaratmak için bir düzenleme yapmalıdır. Bahsi geçen soruda fakihlerin fetvalarının delaleti işi bahane ...
  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    6072 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6314 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7665 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...

En Çok Okunanlar