Gelişmiş Arama
Ziyaret
6233
Güncellenme Tarihi: 2009/01/01
Soru Özeti
Eğer anlaşma sonrasında, taraflardan biri zorlandığı yahut mecbur bırakıldığı iddiasında bulunursa, bu iddia akdin sıhhatinde etkili midir?
Soru
Eğer anlaşma sonrasında, taraflardan biri zorlandığı yahut mecbur bırakıldığı iddiasında bulunursa, bu iddia akdin sıhhatinde etkili midir?
Kısa Cevap

Bu gibi durumlarda akdin sahih olduğu iddiasında bulunanın sözü önceliklidir, fakat bu şahıs yemin de etmelidir. Zorlandığı yahut mecbur bırakıldığı iddiasında bulunan ise delil getirmek zorundadır.

Ayrıntılı Cevap

Bu durum birkaç şekilde düşünülebilir:

1- Taraflardan biri zorlama ve mecburluğu iddia eder, diğer taraf ise bunu inkâr eder.

2- Diğer taraf da zorlama ve mecbur bırakılmanın olduğunu kabul eder.

3- Diğer taraf bu iddia karşısında sessiz kalır ve hiçbir açıklamada bulunmayarak "bilmiyorum" der.

Birinci durumda; mecburluk ve zorlamanın olmadığını söyleyenin sözü önceliklidir. Zira bu "Asaletu's-Sihhe" kaidesiyle uygundur, bu kaideye göre Müslüman'ın yapmış olduğu işi sahih olarak kabul etmek gerekir. Şimdi her iki taraf da anlaşmanın gerçekleştiğini kabul etmekte; ama taraflardan biri bu anlaşmanın sahih olduğunu diğeri ise batıl olduğunu söylemektedir. Bu durumda fıkhi kaide gereğince anlaşma doğrudur ve hiçbir şekilde zorlama, mecbur bırakma söz konusu değildir.[1]  Ama eğer mecburluk iddiasında bulunan; bu anlaşmanın kendisine zorla yaptırıldığına dair açık delil ve beyine (iki adil şahit) getirirse o zaman durum değişir.

Bu konunun hükmü usul ve fıkıh ilminde bu daldaki âlimler tarafından geniş bir şekilde işlenmiştir. Fıkıh kitaplarına baktığımızda bunun örneklerine rastlamaktayız. Örneğin Muhakkik-i Hilli Şeraiü'l-İslam kitabında alışverişte bulunanların anlaşmazlığa düşmeleri hakkında şunları yazmaktadır:

الرابعه: اذا قال بعتک بعبد، فقال بل بحر. او بخل، فقال بل بخمر. او قال: فسخت قبل التفرق، و انکر الاخر، فالقول، قول من یدعی صحة العقد مع یمینه و علی الاخر البینة "

“Eğer bir taraf sirke karşılığında sana sattım der diğeri içki karşılığında sattın derse, biri anlaşmayı ayrılmadan önce bozdum der diğeri bunu inkar ederse anlaşmanın doğru olarak gerçekleştiğini iddia eden tarafın sözü yemin etmesiyle geçerlidir; diğer taraf sözünü ispatlamak için iki adil şahit getirmelidir. (aksi takdirde sözü geçerli olmaz)” [2]

Fıkıh alanında yazılmış en önemli eserlerin başında gelen Cevahir kitabının yazarı ise şöyle diyor:

" بلاخلاف معتد به اجده... و لااشکال فی جریانها (اصالة الصحة) کما هو واضح بادنی تامل "

Bu konuda kayda değer bir ihtilaf da söz konusu değildir. Şüphesiz “Asaletus’sihha’ya” başvurulur. Nitekim az bir incelemeyle bu konu açıklık kazanır.” [3]

İkinci durumda; Hüküm bellidir, her iki taraf da yapılan anlaşmada bir zorlama yahut mecbur bırakılmanın olduğunu kabul ederse; anlaşmanın hiçbir değeri yoktur. İslami hükümlere göre de zorlayan ve mecbur bırakan kimse için cezai yaptırımlar uygulanır. İslami ceza kanunun 22. Maddesi ve 668. Fırkasında şu kanun geçmektedir:

"Kim zorla, baskı ile yahut tehdit etme suretiyle, başka birisini imza atmaya, mühürlemeye, bir şeyi yazmaya mecbur ederse veya onda bulunan senet, yazı yahut ona bırakılan bir şeyi zorla alırsa bu suç karşısında bu işi yapan; üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ve 74 adet kırbaç cezasına çarptırılır."[4]

Üçüncü durum; bunun birçok çeşidi ve kısımları bulunmaktadır, bu konuda geniş bilgi edinmek için imam Humeyni'nin (r.a) yazmış olduğu Tehrirü'l-Vesile kitabına bakabilirsiniz.[5]



[1] Elbette anlaşmanın sahih olduğu iddiasında bulunanın lehine karar vermek için sadece onun bu iddiası yeterli değildir, ayrıca kendisinin yemin etmesi gerekmektedir.

[2] Şeraiu'l-İslam, s:287, 288.

[3] Cevahiru'l-Kelam, c:23,s:194- 198.

[4] Gulamrıza Hucceti Eşrefi, Mecmue-i Kâmil-i Kavanin ve Mukarreratı Cezai.

[5] İmam Humeyni, Tehrirül Vesile, c:2,s: 338- 384.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar