Gelişmiş Arama
Ziyaret
13639
Güncellenme Tarihi: 2013/08/25
Soru Özeti
Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis zikredin.
Soru
Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis veya kadının yüzünün açık olmasının caiz olduğunu açıklayan bir hadis zikredin.
Kısa Cevap

Nur suresinin 31’inci ayeti ve birçok rivayetlerde örtünmenin sınırları açıklanmıştır. Allah-u Teala, zikredilen ayette şöyle buyurmaktadır:  “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[i] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendilerinden olan kadınlar, köleleri, kadınlara ilgi duymayan erkekler ve kadınların örtülü yerlerine vâkıf olmayan çocuklar dışında kimseye açmasınlar. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tövbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.”

 

Usul-ü Kâfi kitabında örtünmenin sınırları hakkında çok sayıda rivayet beyan edilmiştir.

 

Mesude ibn-i Ziyad, İmam Sadık(a.s.)’a kadının örtmesi gerekmeyan ziynet yerleri hakkında sorulduğunda, İmam (a.s.)’ın verdiği cevabı şöyle nakletmektedir: “Yüz ve elleri”

 

Tabiî ki İslam dinine göre, kadının yüzünün açık olması, makyaj yapılmadığı ve süslenilmediği durumda caizdir.

 

 

[i]- İmam Sadık (a.s)'a, "Kadının vücudunda, mahrem olmayan kimsenin görmesinde herhangi bir sakınca olmayan yerler nerelerdir?" diye sorulduğunda şöyle dediği nakledilmiştir: "Yüzü, elleri (bilekten aşağı kısmı) ve ayakları (topuktan aşağı kısmı)." Bkz. es-Safî, el-Kâfî'den naklen.

 

Ayrıntılı Cevap

Kadının hicabı ve örtünmesi o kadar önemlidir ki Allah-u Teala, onu Kuran-ı Kerim’de zikretmiştir. Allah-u Teala, Nur suresinde bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[1] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendilerinden olan kadınlar, köleleri, kadınlara ilgi duymayan erkekler ve kadınların örtülü yerlerine vâkıf olmayan çocuklar dışında kimseye açmasınlar. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tövbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.” [2]

 

Ulemanın çoğu, yüz ve bileklerden aşağı ellerin, tesettür hükmünden istisna edildiğine ve bu ayette de bu istisnaya dair işaretlerin olduğuna inanmaktadırlar; istisnaya dair bazı işaretler:

 

a) Yukarıdaki ayette açık ziynet yerinin istisna edilmesi, ister süs yeri olarak talakki edilsin ve isterde süsün kendisi olarak, yüzün ve elleri örtmenin gerekmediğine dair açık bir delildir.

 

b) Yukarıdaki ayette, baş, boyun ve sinenin örtülmesine işaret eden, başörtülerinin yakaların üzerine kadar örtülmesi emrinde, yüzün örtülmesiyle ilgili bir söz yoktur ve bu da başka bir karinedir.[3] Tarih de, yüze peçe takmanın, İslam’ın ilk yıllarında genele yaygın olmadığını göstermektedir.[4]

 

Masum imamlar da aynı şekilde birçok rivayetlerde, bu ayetin beyanı ve tefsirinde, tesettür ve örtünmenin ölçüsünü açıklamışlardır. Fuzeyl Yesar (İmam Sadık (a.s.)’ın yaranlarından birisi) şöyle demektedir: İmam Sadık (a.s.)’a: Kadının iki zira’sı ( bilekten dirseğe kadar olan kısım), Allah’ın, kendi kocalarından başkalarına göstermemelerini emrettiği ziynet yerlerinden midir? Diye sordum İmam Sadık(a.s.) şöyle buyurdu: “Evet, bedenin, başörtünden aşağıda kalan her yeri ziynet yeri sayılmaktadır.”[5]

 

Aynı şekilde Mesude ibn-i Ziyad, İmam Sadık(a.s.)’a kadının örtmesi gerekmediği ziynet yerleri hakkında sorulduğunda, İmam(a.s.)’ın verdiği cevabı şöyle nakletmektedir: “Yüz ve elleri”[6]

 

Ama şu iki noktaya dikkat edilmelidir:

 

1) İslam dinine göre, kadının yüzünün açık olması, makyaj yapılmadığı ve süslenilmediği veya örfe göre ziynet sayılmayacak ölçüde ve fesada da yol açmaması şartıyla çok az ve hafif süslenmesi durumunda caizdir.[7]

 

2) Açıklanan konularda yüzün ve ellerin örtülmesinin gereği yoktur. Ama bu onlara erkeğin bakmasının sakıncası olmadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü bu ikisi arasında bir bağ yoktur ve biz burada sadece birinci konu üzerinde durduk.[8]

 

 

[1]- İmam Sadık (a.s)'a, "Kadının vücudunda, mahrem olmayan kimsenin görmesinde herhangi bir sakınca olmayan yerler nerelerdir?" diye sorulduğunda şöyle dediği nakledilmiştir: "Yüzü, elleri (bilekten aşağı kısmı) ve ayakları (topuktan aşağı kısmı)." Bkz. es-Safî, el-Kâfî'den naklen.

[2] Nur suresi, 31’inci Ayet,

[3] Açıklama: bu ayetin iniş sebebi hakkında şöyle söylenmiştir: Arap kadınlar, o zamanda, gerisi omuzlarına ve başlarının arkasına gelecek şekilde başörtüyü örtmekteydiler ve böylesi bir durumda da başörtüsü kulaklarının arkasına gelmekte ve sadece baş ve enseyi örtmekteydi. Ama boğazın altı ve yakanın üzerinde kalan sinenin birazı açık kalmaktaydı. İslam dini, bu durumu düzeltmiş ve başörtüsünün gerisini, ön tarafa getirerek yakanın ve sinenin üzerine atmalarını emretmiştir. Sonuç olarak yüz kısmı dışında kalan her yer örtülecek. 

[4] Numune Tefsiri, c: 14, s: 450–451.

[5] Usul-ü Kâfi, c: 5, s: 521, “Kadının Bakılması Helal Olan Yerleri” Babı.

[6] Vesail-üş Şia, c: 20, h: 25429, s: 203, “Lezzet Kastı Olmadan Kadının Bakılması Helal Olan Yerleri” Babı.

[7] İmam Humeyni’nin fetvalarından, c: 3, s: 256, soru: 33–34; Tevzuh-ul Mesail, c: 2, s: 929; konu: kadın ve süslenmenin açığa çıkartılması, soru: 598 (site: 651) (daha fazla açıklama, nikâh konusunda bu konunun fıkhi ve rivayi olarak incelenmesinde yer alır.)

[8] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa başvurulabilir: Tesettür konusu Mutahhari, Murteza, s: 164–235. 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar