Gelişmiş Arama
Ziyaret
16766
Güncellenme Tarihi: 2012/01/18
Soru Özeti
İranlılar, Ömer’in eliyle mi Müslüman olmuştur?
Soru
Duyduğuma göre Ömer, 3. Yezdgird döneminde İran’a yaptığı akım ile İranlıların ve ardılınca bugün bizim Müslüman olmamıza neden olmuştur! Bu konu doğru mudur? Eğer bu tespit doğruysa, Ömer’in bizim Müslüman oluşumuza sebep olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kısa Cevap

Eğer tüm İranlıların Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman oluşu kastediliyorsa, bu ihtimal kabul edilir değildir; zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Ama Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle bazı İranlıların Müslüman olması kastediliyorsa, bu kabul edilir bir bakıştır; zira bazı İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde sayılı savaşlar ve Müslüman Arapların İran’a galip gelmesiyle Müslüman olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

İranlıların Ömer’in vesilesiyle Müslüman olmasından neyin kastedildiği konusunda iki ihtimal mevcuttur:

A. Tüm İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman olmuş ve Ömer onların Müslüman olmasında önemli bir role sahiptir; bu ihtimal kabul edilir değildir. Zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce, bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Şehid Mutahhari bu hususta şöyle yazmaktadır: “İranlıların kutsal İslam dinine ilgileri, bu kutsal dinin doğuşunun ilk yıllarında kendini göstermiştir. Kutsal İslam şeriatı, Müslüman mücahitler tarafından bu coğrafyaya gelmeden önce, Yemen’de kalan İranlılar İslam dinini kabul etmiş, içtenlik ve rağbetle Kur’an hükümlerine teslim olmuş, can ve kalpten şeriatın yayılması için çalışmış ve hatta İslam yolunda ve Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) muhalifleriyle mücadelede canlarını feda etmişlerdir.” [1] Aynı şekilde Peygamber-i Ekrem (s.a.a) döneminde, İslam’ın tebliği sayesinde o gün Mecusi ve Mecusi olmayan İranlıların yaşadığı Bahreyn halkının büyük çoğunluğu bu semavî dini kabul etmiş ve hatta İran padişahı tarafından tayin edilen oranın valisi bile Müslüman olmuştur. İslam’ı ilk kabul eden İranlılar, Yemen ve Bahreyn’de bulunuyordu. Elbette bireysel açıdan bakacak olursak, İranlı ilk Müslüman Selman-i Farsi’dir ve bildiğimiz gibi bu değerli İranlının Müslümanlığı “Selman biz ehli beyttendir” [2] buyruğuna muhatap olacak derecede yükseliş kaydetmiştir.

B. İkinci ihtimale göre ise, bazı İranlılar Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle Müslüman olmuştur. Bu kabul edilir bir bakıştır; zira Ömer’in hâkimiyeti döneminde sayılı savaşlar ve Müslüman Arapların İran’a galip gelmesiyle bazı İranlılar Müslüman olmuştur. Müslümanların galip gelmesinin önemli neticelerinden birisi, İslam’ın İran’da yayılması olmuştur. Her ne zaman bir ülke savaşta galip olsa, kazananların kültürü, geleneği, dinsel inançları ve siyasal görüşleri yenilen ülkeye etki eder. İran fethedildikten sonra, bazı Müslümanlar İranlılara makul ve mantıklıca davrandılar ve bazı İranlılar bunun etkisinde kaldı. Bir taraftan Müslümanların davranışı ve İslam’ın çekiciliği ve diğer bir taraftan da İranlıların İslam’ı kabul etmeye dönük altyapısı, bazı İranlıların İslam’ı kabul etmesine neden olmuştur. İranlılardaki İslam’ı kabul etmeye dönük altyapı, kutsal İslam dinine yönelik ilgileri ve İslam’a yaptıkları hizmetler, bazı masumların (a.s) İranlıları övmesine neden olmuştur. Bu esas uyarınca, İranlıların Müslüman olmasının Ömer ve onun siyasetleriyle ilgili olmadığını, bilakis İslam’ın etkisi ve Müslümanların davranışlarının temiz İslam ağacının bu coğrafyada (İran) budaklanmasına neden teşkil ettiğini söylemek gerekir. İranlıların Ömer’in zoru ve mecburiyeti ile Müslüman olduğunu belirten görüş de makbul değildir. Bu tarihî konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için, aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

İran’ın Fethi Ve Din Seçmede Özgürlük, Soru: 12681 (Site: 12432).



[1] Mutahhari, Mürteza, Hedamat-ı Mütekabil-i İslam Ve İraniyan, s. 19.

[2] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 65, s. 55, h. 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmamlar (a.s) neden takiyye ederlerdi?
    8518 Kelam İmi 2010/12/04
    Takkiyyenin nedeni yalnızca korku değildir, korku, takiyyenin nedenlerinden sadece biridir, tümü değil. Dikkat etmek gerekir ki, korku, soruda gelen iki çeşidin ötesinde bir şeydir. Zira korku takiyyesi bazen takiyye edenin canı, onuru, malı ve yakınlarına gelebilecek tehlikeden dolayı yapılırken, bazen başkalarına ve müminlere gelecek olan zarar ihtimalinden ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13135 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • “Eğer melekler birbirleri ile tartışırlarsa Cebrail (a.s) Ali’nin (a.s) yanına nazil olur ve melekler arasında hüküm vermesi için Ali’yi (a.s) göğe çıkarır,” diye belirtilen hadis hakkında görüşünüz nedir?
    13048 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Dinsel öğretiler esasınca biz meleklerin kendilerine verilmiş görevler doğrultusunda hareket ederken hiçbir sapma ve itaatsizlik sergilemediklerine inanırız. Yüce Allah melekleri nitelerken şöyle buyurmaktadır: Onlar asla Allah’ın buyruğuna muhalefet etmezler ve emredildikleri şeyi (kâmil bir şekilde) yerine getirirler; yani melekler ilahi emir ve buyrukları kabul eder ve onlara ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9438 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Herhangi bir müçtehitten taklit etmeyen kimsenin humus konusundaki görevi nedir?
    5085 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Sorunuza taklit mercilerinin bürolarından verilen cevaplar şunlardır:Hz. Ayetullah el-Uzma Hamanaei: Mallarınızın humsunun durumunu bilmek için Ayetullah Hamanei’inin burosuna veya onun bu konudaki yetkili vekillerinden birine başvurunuz. Hz. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi: Amellerinizi ve görevlerinizibütün şartlara haiz bir müçtehidin görüşüne göre yapınız.
  • Kur'an'da namazın genel hükmü açıklanmıştır, ancak imametten genel olarak da söz edilmemiştir. Kur'an'dan imametin hak olduğuna dair bir kaynak verebilir misiniz?
    6152 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Kur'an'da bir çok ayet imamet konusuna değinmiştir. Allame Hilli, El-Feyn adlı eserinde ve Allame Meclisi, Biharu'l-Envar adlı eserinde bu ayetleri genişçe açıklamışlardır. Bu ayetlerden bazı örnekleri şöyledir: Tebliğ ayeti, velayet ayeti, ulu'l-emir ayeti ve sadıkın ayeti. ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    15475 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Salâvat getirirken Al-i Muhammed’i demezsek niçin savat eksik sayılır?
    15424 Tefsir 2009/07/23
    Al-i Muhammed’e salâvat getirmek bidat olmadığı gibi Kur’an ve hadis ve akıl ve irfanla da uyumludur, çünkü:Bidatin manası dinde olmayan bir şeyi dine dahil etmektir. Biz Al-i Muhammede salâvat getirmenin bidat olmadığını söylüyoruz çünkü bu konu Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten gelen hadislerde yer ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10639 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Şeytan cennetten kovulduktan sonra, tekrar nasıl cennete girebildi?
    21252 Tefsir 2012/09/09
    Kısaca, şeytanın insanla irtibatında ve vesvese vermesinde fiziksel varlığa ihtiyaç duymadığını biliyoruz. Bu esas gereğince şeytanın cennete girmeden vesvese amelini yerine getirmesi imkânı vardır, ancak her halükarda soru için faraziyeleri söz konusu ettikten sonra soruyu cevaplandıracağız. 1. Hz. Âdem ve Havva’nın içinde oldukları cennet, Allah-u ...

En Çok Okunanlar