Gelişmiş Arama
Ziyaret
11603
Güncellenme Tarihi: 2011/12/19
Soru Özeti
Yahudilerin Hz. İsa’nın dönmesi veya vaat edilen Mesih’in gelmesine yönelik inanç ve imanı nedir?
Soru
Yahudilerin Hz. İsa’nın dönmesi veya vaat edilen Mesih’in gelmesine yönelik inanç ve imanı nedir?
Kısa Cevap

Yahudiler de kavim ve mezheplerin çoğu gibi, kesin bir şekilde, son zamanda bir kurtarıcının geleceğine inanmaktadır. Mevcut Tevrat kitabında dünya kurtarıcısının geleceği ve zuhur edeceği hakkında birçok müjde mevcuttur. Bugün Yahudiler tarafından İsrail adında bir Yahudi devletinin kurulması, bu Yahudi ülküsünden kötü şekilde istifade edilerek gerçekleşmiştir. Hem Yahudiler ve hem Hıristiyanlar, son zamanda gelmesi vaat edilen şahsın İshak’ın zürriyetinden olduğuna inanmaktadır. Hıristiyanlar, onun Yahudilerin eliyle öldürülmüş Mesih b. Meryem olduğuna, Allah’ın kendisini diriltip göğe yükselttiğine ve dünyanın sonunda vaadinin gerçekleşmesi için göndereceğine inanmaktadır. Yahudiler ise onun (vaat edilen önder) henüz doğmadığını söylemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Yahudiler de kavim ve mezheplerin çoğu gibi, kesin bir şekilde, son zamanda bir kurtarıcının geleceğine inanmaktadır. Mevcut Tevrat kitabında dünya kurtarıcısının geleceği ve zuhur edeceği hakkında birçok müjde mevcuttur. Mister “Hakes” Yahudiler arasında dünya çapında büyük bir kurtarıcının zuhuru ve gelmesi inancının yaygınlaşması hakkında şöyle yazmaktadır: “İbraniler eski nesillerden bugüne dek Mesih’in kutlu gelişini beklemektedir ve o mübarek varlığın gelme vaadi defalarca “Zebur”, peygamberlerin kitapları ve özellikle de “Eşiya” kitabında verilmiştir. “Vaftiz eden Yahya gelince onun kutlu adımlarını müjdeledi, ama Yahudiler bu öngörüleri anlamadılar, sürekli Mesih’in zamanın sultanı olacağını, kendilerini zalim ve zorbaların zulmünden kurtaracağını ve en yüce kemal derecesine çıkartacağını düşünmekteydiler.”[1] Tevrat ve onun değişik kitaplarında kurtarıcının geleceği ve ondan önce ve sonra dünyanın şartları hakkında birçok haber verilmiştir. Davud’un Zebur’unda “Mezmurları” adı altında “Eski Ahit” kitaplarının arasında kurtarıcı hakkında değişik tabirlerle müjdeler verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in[2] Hz. Mehdi’nin (a.c) zuhuru hakkında Zebur’dan naklettiği konular mevcut Zebur’da aynen mevcuttur, tahrif ve yorum tasarrufundan korunmuştur. Zebur’da şöyle yer almaktadır: “… Kötüler bitecektir. Ama Tanrıya tevekkül edenler, yeryüzünün varisleri olacaktır.”[3] “Peygamber Hagay” kitabında şöyle yer almaktadır: Yahova şöyle demektedir: Bir kez daha gökleri, yeri, denizi ve karayı sarsacağım, tüm milletleri sarsacağım ve tüm ulusların erdemi gelecektir… Bu evi celalim ile dolduracağım.”[4] “Peygamber Danyal” kitabında da şöyle yer almaktadır: “… Senin kavmin için duran büyük önder gelecek. Yeryüzü toprağında uyuyanların birçoğu uyanacak.”[5] “Peygamber Zekeriya”, “Peygamber Amos” ve “Peygamber Hazekiel” kitaplarında da müjdeler verilmiştir.[6] O halde Yahudiler kurtarıcının geleceğine inanmaktadır. Hatta bugün Yahudiler tarafından İsrail adında bir Yahudi devletinin kurulması, bu Yahudi ülküsünden kötü şekilde istifade edilerek gerçekleşmiştir. Yaklaşık yüz yıl boyunca bir grup Yahudi düşünür, ulusumuz bunca yıl Mesiha’yı bekleyerek zillete tahammül etmektedir, ama ondan bir haber çıkmadı. Artık bekleyişimiz bitmekte ve sabrımız tükenmektedir. Mevcut duruma son vermek için kendimizin hareket etmesi daha yerindedir. Onlar Siyonizm ekolünü tesis etti ve Filistin’i almamız gerekir dedi. Yahudilerin ekseriyeti buna muhalefet etti; zira onların inancına göre sadece Mesiha (soz zaman kurtarıcısı) böyle bir iş yapabilirdi. Siyonistler, biz Mesiha’nın kıyam etmesi için Filistin’de bir karargâh kuruyoruz dedi. Elbette asırlarca bu düşünceyle yaşamış bir ulusu ikna etmek zor idi, ama onlar bu işi sabır ve tahammül göstererek tebliğ etti ve göçmenleri Filistin’e taşıdılar. Henüz bir grup Yahudi, önceki inançlarını esas alarak Siyonist devletin kurulmasını Yahudiliğin Mesiha ülküsüne aykırı bilmekte ve bekleme geleneğini sürdürme gerektiğini söylemektedir. Bugün “Guşimonim” gibi Siyonist grupların en radikali ve “Nitvarikarya” gibi Siyonizm karşıtı grupların en radikali, Mesiha’nın gelişini beklemektedir.[7]

Yahudilerin Beklediği Mesiha

Hem Yahudiler ve hem Hıristiyanlar, son zamanda gelmesi vaat edilen şahsın İshak’ın zürriyetinden olduğuna inanmaktadır. Hıristiyanlar, onun Yahudilerin eliyle öldürülmüş Mesih b. Meryem olduğuna, Allah’ın kendisini diriltip göğe yükselttiğine ve dünyanın sonunda vaadinin gerçekleşmesi için göndereceğine inanmaktadır. Yahudiler ise onun (vaat edilen önder) henüz doğmadığını söylemektedir. Yaratılış kitabının on yedinci bölümünün yirminci ayetinde Tanrının İsmail’e vaadine işaret edilmiştir. Yahudi müfessir “Hannan İl” bu ayetin tefsirinde şöyle yazmaktadır: Bu ayetin öngörüsünden 2337 yıl geçmektedir ve Araplar (İsmail’in sülalesi) İslam’ın ortaya çıkmasıyla büyük bir ümmete dönüştü, ama İshak’ın zürriyeti olan bizler hakkında ise ilahi vaat günahlarımız yüzünden gecikti. Lakin gelecekte bizim hakkımızdaki ilahi vaat gerçekleşecektir.[8] Bazı yazılardan Yahudilerin Mesih’i bekledikleri ve Hıristiyanlar gibi son kurtarıcının Mesih olduğuna inandıkları sanılmaktadır. Gerçi Hz. İsa gelmeyinceye dek bu bir varsayım idi, ama son zaman kurtarıcısı hakkında böyle bir tasavvurun yanlış olduğunu bilmemiz gerekir; zira Yahudilerin beklediği vaat edilen kişi, “Maşeyh” (Mesih, mesh edilmiş) olarak okunmaktadır ve Maşeyh İsrailoğullarının kadim krallarının lakabıydı. Ama Mesih sözü Hz. İsa için kullanıldığından, araştırmacılar Yahudilerin vaat edilen şahsına işaret etmek için, İbranice “Maşeyh” kavramı üzerinden Latince telaffuz edilerek oluşturulan “Mesiha” kavramını kullanmaktadır.[9]       



[1] Kamus-ı Kitab-ı Mukaddes, s. 806, be nakl az mecelle-i tahassusi İntizar, şımare-i 15, s. 139.

[2] Enbiya, 105.

[3] Aht-i Atik, Kitab-ı Mezamir, Mezmur, 37, be nakl az: Tunei, Müçteba, Mevudname, s. 320, Kum, 1384.

[4] Kitab-ı Mukaddes, Hegay nebi, s. 1367, bab. 2, benhaya-i 6 – 9, be nakl az Mevudname, s. 232.

[5] Kitab-ı Mukaddes, Hegay nebi, s. 1309, bab. 1 - 12, benhaya-i 6 – 9, be nakl az Mevudname, s. 232.

[6] Ferheng-i Elifbayi, Mehdeviyet, s. 231 ve 232.

[7] Tevfiki, Hüseyin, Aşinayi Ba Edyan-i Bozorg, s. 124 ve 125, Sazman-ı Semt, Tahran, 1386.

[8] Mecelle-i tahassusi İntizar, şımare-i 15, s. 146 – 147.

[9] a.g.e. s. 121.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3761 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
    36463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ...
  • Kadın hangi durumda erkekle eşit miktarda miras alabilir?
    23211 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/08
    Genel olarak iki yerde kadınla erkek mirastan eşit miktarda pay alabilirler: 1- Anne ve baba (bir çok yerde), 2- Ölenin anne tarafından akrabaları Çalışan kadın sayısı erkekten çok olması, mirasın az ya da çok olmasını gerektirmez. Elbette toplumun manevi açıdan ilerleyebilmesi ...
  • Acaba Hz. Musa(a.s) vefat emiş midir?
    19615 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Hadis kaynaklarında Hz. Musa(a.s)ın vefatı şu şekilde aktarılmıştır: Hz. Musa(a.s) eceli ile vefat etmiştir. Hz. Azrail, Hz. Musa(a.s)ın huzuruna geldi ve selam etti. Ona şöyle hitap etti: “Allahu Teala'nın emri ile senin ruhunu teslim almaya geldim”. Hz Musa(a.s)ın ruhunu teslim aldıktan sonra insan suretinde zahir olarak Hz Musa ibni ...
  • Din olmaksızın maneviyata ulaşılabilir mi?
    10416 Teorik Ahlak 2010/08/08
    Son olarak gündeme gelen yeni maneviyat tasviri, bir Müslüman olarak bizim zihnimizde yer alan maneviyat tasvirinden çok farklıdır. Bizim telakkimizde maneviyatın din ile sıkı sıkıya bir irtibatı vardır. Bir dinin maneviyatı, bir takım öğretiler mecmuasına göre amel etmekle hâsıl olur. Bunlar, maddî âlem ötesindeki hakikatlerden söz ...
  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6507 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Bir Avrupalı için, İslam’ı ve Şia’yı nasıl tanıtmak mümkündür?
    8804 Eski Kelam İlmi 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı nedir?
    6902 Eski Kelam İlmi 2011/12/18
    İmam-ı Zamanın (a.c) anne tarafından büyük babasının adı Yaşua’dır. O, Rum kayserinin evladı olup havarilerin ve belirgin olarak Şamun’un (Hz. Mesih’in vâsii) neslindendir.[1]  
  • Tanrı nedir ve varlığını ispatlayan deliller var mıdır?
    5425 وجود 2020/01/14
    İslam dininde Tanrı Allah olarak ifade edilir. Allah Teala mutlak vücut ve mutlak kemaldir. Buna binaen  her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehtir. Mümkün olan her şeye kadir eşsiz bir varlıktır. Bütün mahlukata her an ve her halde agahtır. Her şeyi duyan, gören, irade ve ihtiyar sahibidir. Her ...
  • Allah’ın ilmi meteoroloji ve sonografi gibi günümüz ilimleriyle çelişir mi?
    7820 Tefsir 2011/07/14
    Allah’ın ilmi ve beşerin ilmi birbiriyle çelişmez, bir farkla ki Allah her şeye tüm ayrıntılarıyla ve hatta zaman kısıtlaması olmaksızın vakıftır. Beşerin ilmi ise sadece bazı hususları sınırlı olarak algılamaya kadirdir. Elbette bu ilim her zaman ilerleme ve tekâmül halindedir. Ama bununla birlikte bilinmeyenler ile mukayese edildiğinde hiçbir şekilde ...

En Çok Okunanlar