Gelişmiş Arama
Ziyaret
8732
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
“Esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesinin manası nedir? İntikam kin kaynaklı bir davranış değil midir?
Soru
Lütfen “Esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesinin manasını açıklar mısınız? Ayrıca intikamın kin kaynaklı bir davranış olup olmadığını lütfen beyan ediniz? Mümin nefret ve kinden uzak değil midir?
Kısa Cevap

“Sar” ve “vetr” kelimelerinin sözlükte değişik manalarının olmasından ötürü “esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi ve’l-vetre’l-mevtur” cümlesi değişik şekillerde açıklanmıştır. En uygun manası ise şudur: Ey Allah’ın intikamını üstlendiği, intikamını alacağı şahsın oğlu olan ve yakınları öldürülmüş yalnız kimse sana selam olsun.” İntikam ve kin olumlu ve olumsuz olarak iki kısma ayrılmaktadır. İntikam bazen olumludur ve hatta bazı durumlarda farz olduğu dahi söylenebilir; zira dinin en üstün cüzlerinden birisi tevalla ve teberradır. Tevella, iyilikleri ve iyileri sevmektir. Teberra ise kötülük ve kötü kişileri düşman bilmektir. Tevella ve teberra o kadar önemlidir ki bazı rivayetlerde bunun imanın en sağlam getirisi olduğu belirtilmiştir. Mümin bir fert diğer müminlere karşı elbette ki kin ve nefret duymamalıdır; ama Allah’ın düşmanlarına, ilahi hükümlerin yayılmasına engel olan kimselere ve insanlığın saadetini yok eden şahıslara düşmanlık beslemek ilahî ve hatta insanî bir vazifedir. Böyle insanlardan intikam almak asla şahsi bir boyuta sahip değildir. Aksine tüm kötülük ve evrendeki kötü insanlardan bir çeşit intikam almaktır. Bir çeşit iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Dini kaynaklarda ve özellikle de Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın sıfatlarından birisi müntakim’dir (intikam alan). Bir grup günahkâra karşı düşmanlık gütmeyi ve onları dost edinmemeyi bizzat Kur’an-ı Kerim istemiştir.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki iki soruya cevap vermek aşağıdaki noktaları açıklamak ile mümkündür:

1. “Sar” kelimesi sözlükteki manası itibariyle şu şekillerde kullanılmıştır: Kin gütme, kan, kısası yapılabilecek dökülmüş kan, intikam, intikam isteyen, kısas eden.[1]

2. “Vetr” kelimesi sözlükteki manası itibariyle şu şekillerde kullanılmıştır: Yalnız, yegâne, kan, eksik, cinayet ve yakınları öldürülen ama intikamları alınmayan kimseler.[2]

3. Sar kelimesinin sözlük manalarına dayanarak “esselamu aleykum ya sarallahi vebne sarihi” tabiri için aşağıdaki manaları birer olasılık olarak zikretmişlerdir.

3.1. İntikamını Allah’ın alacağı şahsa selam olsun.

3.2. Kanının Allah tarafından isteneceği şahsa selam olsun.

3.3. Allah yolunda kan almak isteyen şahsa selam olsun.

3.4. Kanının Allah tarafından isteneceği maktul şahsa selam olsun.

3.5. Selam sana ey Allah’ın kanı.

3.6. Selam sana ey sahibi Allah olan akıtılmış kan.

3.7. Selam olsun sana ey Allah tarafından kısas edilecek akıtılmış kan.

4. Vetr kelimesinin sözlük manalarına dayanarak da vetrü’l-mevtur tabiri için şu olasılıkları belirtmişlerdir:

4.1. Kendi ve yakınları cinayete kurban gidenler.

4.2. Yakınları öldürülün maktul.

4.3. Yakınları öldürülmüş yalnız kimse.

4.4. Yakınları öldürülmüş yalnız kimse ve intikamları alınmamışlar.

4.5. İnsanlık erdemlerinde kendi zamanının biricik şahsı.[3]

5. Dinin en üstün cüzlerinden birisi tevalla ve teberradır. Tevella, iyilikleri ve iyileri sevmektir. Teberra ise kötülük ve kötüleri düşman bilmektir. Tevella ve teberra o kadar önemlidir ki bazı rivayetlerde bunun imanın en sağlam getirisi olduğu belirtilmiştir.[4] Mümin bir fert diğer müminlere karşı elbette ki kin ve nefret duymamalıdır; ama Allah’ın düşmanlarına, ilahi hükümlerin yayılmasına engel olan kimselere ve insanlığın saadetini yok eden şahıslara düşmanlık beslemek ilahî ve hatta insanî bir vazifedir. Böyle insanlardan intikam almak asla şahsi bir boyuta sahip değildir. Aksine tüm kötülük ve evrendeki kötü insanlardan bir çeşit intikam almaktır. Bir çeşit iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır. Dini kaynaklarda ve özellikle de Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın sıfatlarından birisi müntakim’dir (intikam alan).[5] Bir grup günahkâra karşı düşmanlık gütmeyi ve onları dost edinmemeyi bizzat Kur’an-ı Kerim istemiştir.[6]

6. Hak Teâlâ’nın firavunlar, suçlular ve peygamberleri yalanlayanlardan intikam almasından ve de Kur’an-ı Kerim’de zikredilen diğer örneklerden anlaşıldığı üzere bu hususa inanmak ve bağlı kalmak farzdır.

7. Kur’an, rivayet ve hatta kutsi bir kelam olan Aşura duasında yer lanet ve beraat hususlarından anlaşıldığı üzere din düşmanları ve Kerbela katliamının sorumlularına kin ve nefret beslemek yanlış bir iş değildir, aksine meşru bir fiil ve dinin temel şiarlarındandır. Nitekim dinin temel şiarı olan tevhid din düşmanlarından uzak durmak ve onlara düşmanlık beslemektir. Netice olarak şehitlerin efendisinin katillerinden intikam almak şerî bir husustur ve intikam almak ve kin duymanın mutlak şekilde meşru olmadığını belirten söz meşru değildir.

8. Masumun (a.s) şahadeti, şehitlerin efendisinin sarallah ve vetr-u mevtur olması, onun katillerinden Hak Teâlâ’nın zamanın imamı (a.c) vasıtasıyla intikam alması[7], şehitlerin efendisinin kanını alanlardan olmak için masumun (a.s) dua etmesi[8] ve aynı şekilde şehitlerin efendisinin katillerine lanet etmek ve onlardan uzak olunduğunu ilan etmekten anlaşıldığı üzere, Aşura duasında lanet edilmişlere karşı intikam hissi beslememek ve nefret ve düşmanlık duymamak, Hak Teâlâ’nın gazap duyduğu bir husustur.       



[1] el-Cevheri, İsmail b. Hammad, el-Salih, c. 2, s. 603; er-Razi, Muhammed b. Ebibekir b. Abdülkadir, Muhtarü’s-Sıhah, s. 51; İbn. Esir, en-Nihaye Fi Ğaribi’l-Hadis, c. 1, s. 199; Tarihi, Fahruddin, Mecmeu’l-Bahreyn, c. 1, s. 306; Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 10, s. 151. Be nakl az Asadi, Hasan, Kitab-ı Berresi ve Tahlili Piramun-ı Ziyarat-ı Aşura, s. 82.

[2] Tarihi, Fahruddin, Mecmeu’l-Bahreyn, c. 3, s. 508; el-Cevheri, İsmail b. Hammad, Tacu’l-Luğe ve Sihahu’l-Arabiye, c. 2, s. 842; es-Sıhah, c. 2, s. 83; Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 101, s. 154, be nakl az heman.

[3] Bu ihtimallerin daha iyi incelenmesi için “Berresi ve Tahlil-i Piramun-ı Ziyarat-ı Aşura”, s. 82’ye, Hayderi Fer, Mecid, Medrese-i Aşk, s. 137; Tahrani, Ebu’l-Fazl, Pasoh Be Porseşhay-ı Danuşcuyi, Mebhes-ı Kıyam-ı İmam Hüseyin (a.s), Porseş-ı Hun-ı Hoda ve Şifau’Sudur, s. 162’ye müracaat edilmelidir.

[4] Mehdevi Keni, Muhammed Rıza, Nutfehay-ı Ağaz Der Ahlak-ı Ameli, s. 90.

[5] Araf, 136; Rum, 47; Zuhruf, 25-55; Hicr, 79; Maide, 95; İbrahim, 47; Zümer, 37; Secde, 22; Zuhruf, 41.

[6] Yahudi ve Hıristiyanlardan uzak durmak ve onlara düşman olmak: Maide, 51; Kafir baba ve kardeşlerden uzak durmak ve onlara düşman olmak: Tevbe, 23; Müminlerin düşmanlarından uzak durmak ve onlara düşman olmak: Mümtehine, 9; Kafirler ve ilahi ayetleri alaya alan kimselerden uzak durmak ve onlara düşman olmak: Nisa, 135.

[7] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 45, s. 221, a.g.e., s. 222.

[8] Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 10, s. 415, Nerm Efzar-ı Camiu’l-Ahadis.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar