Gelişmiş Arama
Ziyaret
8973
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Fetvanın dayanak ve kaynakları nelerdir?
Soru
Lütfen (müçtehitlerin) fetva kaynakları hakkında bilgi veriniz
Kısa Cevap

İçtihat zorluklara tahammül, çaba ya da kudret ve güç demektir. Fıkhi terim olarak ise kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek anlamındadır.

Şii fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynakları olarak bilinen Kur’an, sünnet, akıl ve icmadır. Ancak bu kaynaklardan, faydalanma ve istinbat etmek için Arap edebiyatı, Masumların (a.s) zamanındaki muhavere örfünü, mantık, usul-u fıkh, rical, Kur’an, hadis vs. ilimleri bilmek gerekir. Her fakih bu ilimleri bilmenin yanı sıra onların tümünde bir ekole de sahip olması gerekir ki, onlardan içtihat kaynaklarını anlama yönünde faydalanabilsin.

Ayrıntılı Cevap

İçtihat, hem zorluklara tahammül manasına gelen ‘Cehd’[1] kökünden, hem de kudret ve güç manasına gelen ‘cühd’[2] kökünden kullanılmıştır. Fıkhi terim olarak kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek demektir. Şia fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynaklarına (Kur’an, sünnet, akıl ve icma) dayanıyor ancak bu kaynakları anlama, bunlardan faydalanma ve istinbat etmek için Arap edebiyatı, Masumların (a.s) zamanındaki muhavere örfünü, mantık, usul-u fıkh, rical, Kur’an, hadis vb.[3] ilimleri bilmeye ihtiyaç vardır. Her fakih bu ilimleri bilmenin yanı sıra onların tümünde bir ekole de sahip olması gerekir ki, bu ilimlerden, içtihat kaynaklarından hüküm çıkarmak için faydalanabilsin. Örneğin, hadis ve rivayetlerden istifade etmek için bir müçtehit rical ilminde kabul görmüş bir ekole göre bir rivayeti senet yönünden muteber bulmayıp ona isnat etmeyebilir ve bu meselede o rivayetin dışında başka rivayet ve deliller olmazsa o fakih bu meselede fetva veremez. Halbuki, başka bazı fakihler aynı senedi muteber bilip ona dayanarak fetva verebilirler. Yine müçtehitlerin yetenek, analiz ve tahlil güçleri de aynı değildir. Müçtehitlerden her biri ayet ve rivayetleri değişik şekillerde anlayabilirler. Aynı şekilde bir müçtehit belli bir mevzu ve mısdakı belli bir hükme ait bilebilirken başka bir müçtehit aynı görüşte olmayabilir.

Şimdi daha fazla bilgi için müçtehitlerin fetva vermek için[4] onların asıl kaynakları olan Kur’an, sünnet, akıl ve icma’ya ve her birinin sahip olması gereken ekollere işaret edeceğiz:

1- Kitap (Kur’an-ı Kerim): Kur’an İslami kanunların ve hükümlerin ilk kaynağıdır. Bu, bütün Müslümanların kabul ettiği bir konudur. Ama Kur’an’dan ahkam ve fetvaların çıkarılması şu esaslara dayalıdır: Müçtehit Kur’an ilimlerinin bazı önemli konularında belli bir görüşe sahip olmalıdır.[5] Örneğin, vahyin yüce manaları bizlerin kavrayabileceği bir şey midir, değil midir? Vahiyde değişim ve tahrif olabilir mi, olamaz mı? gibi.

2- Sünnet (Masumun söz, davranış veya teyidi): Resulullah’ın (s.a.a) sünnetinin -ki söz, davranış ve teyidinin - itibar ve hüccetliğini ispat etmeye gerek varsa da Kur’an’ın nasslarına göre bunu ispat etmek zor değildir. İslam alimleri bunu kabul ettiklerinden üzerinde uzun uzadıya durmaya gerek yoktur.[6] Aynı şekilde Masum İmamların da (a.s) söz, fiil ve teyitleri sünnettir. İmamiyye alimlerinin inancı şudur: Hz. Peygamber (s.a.a) Masum İmamları (a.s) ümmeti için bir merci olarak düşünmüş ve onu defalarca açıklamıştır.[7] Nitekim buyuruyor: ‘Ben sizin aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabı diğeri de Ehl-i Beyt’imdir. Onlara sarıldığınız sürece asla sapmazsınız.’ [8] Öyleyse Resul-ü Ekrem (s.a.a) veya Masum İmamlar (a.s) bir dini görevi belli bir şekilde yerine getiriyorlarsa ya da başkaları bazı dini vazifelerini onların huzurunda yerine getiriyor ve Onlar da (a.s) bunları teyit ediyorlar veya bu amellerin karşısında susuyorlarsa bir fakih bunlara yetinebilir.[9]

Sünnet, Kur’an’ı sınırlandırıp tahsis edebilir mi? Çeşitli durumlar sünnete etki edebilirler mi?[10] Bunlarda müçtehitlerin sünnetten hüküm çıkarabilmeleri için görüş sahibi olmaları gereken konulardandır.

3- İcma (Fakihlerin bir konudaki görüş birliği): Şii alimlerine göre icma Peygamberin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) sözünü ispat edip ortaya çıkarırsa hüccet olur. Örneğin bir meselede Peygamberin (s.a.a) zamanındaki Müslümanların tamamı istisnasız bir akide ve görüşe sahip oldukları ve aynı şekilde amel ettikleri anlaşılırsa onu Peygamberden (s.a.a) aldıklarını gösterir. Veya Masum İmamlardan (a.s) birinin bütün ashabı bir meselede görüş birliğinde iseler bu onu İmamın (a.s) kendisinden aldıklarına delil olur. Böyle bir icma kesinlikle hüccettir.[11]

4- Akıl: İslami öğretilerde çok az şey akıl kadar övülmüştür. Bu övgü öyle bir şekildedir ki, akıl gerçekleri tanıma, çeşitli itikadi, ibadi, bireysel, toplumsal vb. alanlarda yanlışı doğrudan ayırma özelliklerine sahiptir. Bütün bunlardan -şeriatında belirttiği gibi- aklın zati bir itibar, önem ve hücciyetinin olduğu neticesine ulaşabiliriz.[12] Bundan dolayı Şii alim ve bilginleri eskiden beri aklın itibar ve hücciyetini kabul etmişlerdir.[13] Dolayısıyla Şia’ya göre aklın hüccet oluşunun manası şudur: Eğer bir konuda akıl kesin bir hüküm vermişse bu hüküm hüccettir.[14]

Yukarıda anlatılanlardan alınan sonuç şudur: Fakih ve müçtehid bu dört kaynağa dayanarak kendi içtihadi ekolüne göre fetva verir.

Ancak bilmek gerekir ki, içtihat kaynakları yukarıda beyan edilenlerle sınırlı değildir.

Daha fazla bilgi için Üstad Hadevi Tahrani’nin ‘Teemmülat Der İlm-i Usul’ adlı risalelerine başvurmanızı tavsiye ediyoruz.



[1] - en-Nihaye, c.1, s.319

[2] - a.g.e.

[3] - Bkz: Mehdi Hadevi Tahrani, Mebani-i Kelami-i İçtihat, s.19 ve 20

[4] - Fakihler bunlara ‘Edille-i Erbaa’ (dört delil) demektedir.

[5] - Muhammed İbrahim Cennati, Menabi-i İçtihat, c.1, s.76; daha fazla bilgi için bkz: Mehdi Hadevi Tahrani, Felsefe-i İlm-i Usul-u Fıkh, Defter-i Çaharrom, Mebadi-i Sudur-u ur’an-ı Kerim

[6] - Ancak onu Kabul etmeyen çok az sayıda kimsede çıkabilmiştir. Muhammed b. İdris Şafii, Kitab-ul Umm, c.7, s.250 ve 77’de buna işaret etmiştir.

[7] - Muhammed b. İdris Şafii, a.g.e. s.86

[8] - Bihar-ul Envar, c.23, s.118

[9] - Daha fazla bilgi için bkz: Felsefe-i İlm-i Usul-u Fıkh, 5 ve 6. Defter, Mebadi-i Sudur-i ve Delali-i Sünnet

[10] - a.g.e. s.75

[11] - Ebu-l Kasım Gürci, Tarih-i Fıkh ve Fukaha, s.68

[12] - Menabi-i İçtihat, c.1, s.243

[13] - a.g.e. 224

[14] - Şehid Mutahhari, Aşinay-i Ba Ulum-u İslami, c.3, s.19

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dini niçin var?
    13395 Eski Kelam İlmi 2011/07/14
    Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    6096 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11168 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
    5633 İslam Felsefesi 2011/09/21
     Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7034 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    6332 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Vesilelerin Allah'a Yakınlaşmakta ki Önemi Nedir?
    12727 Eski Kelam İlmi 2009/12/20
    Vesilenin çok geniş manası vardır. Allah'a yakınlaşmaya neden olan her şey ve her işe şamil olmaktadır. Dünya yaşayışı, insanların hidayeti ve ilerlemesi için sebep ve sonuç düzeni üzerine kurulduğu, yine insanların doğal ihtiyaçları maddi sebeplerle karşılandığı için Allah'ın, hidayet, mağfiret, bağışlanma, yakınlaşma ve ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    7133 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5580 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Kendimden nasıl şehvani düşünce ve hayalleri uzaklaştırmalıyım?
    46781 Pratik İrfan 2011/10/29
    Şeytansal fikirler ve düşünceler herkesin zihnine hutur ediyor. Ama insan bu fikir ve düşüncelerin yerini dolduracak ve insanı iyiliklere sevk eden başka düşünce ve fikirler bulmalıdır. Böylece insanı pislik ve kötülüklere duçar etmeden bu şeytansal fikirlerin önünü kesip onlardan fasıla almalıdır. ...

En Çok Okunanlar