Gelişmiş Arama
Ziyaret
32662
Güncellenme Tarihi: 2011/12/20
Soru Özeti
Acaba İmam Hüseyn’in (a.s.) Şehribanu imindeki hanım efendiyle evlendiği iddiası doğru mudur?
Soru
Acaba İmam Hüseyin’in (a.s.) Şehribanu denen hanımla evlendiği iddiası doğru mudur? Lütfen vereceğiniz kaynaklar “Tarihi Belami”tarihi gibileri tarihler olsun.
Kısa Cevap

İmam Hüseyin’in (a.s.) İslam ordusu tarafından esir alınan Şehribanu ismindeki hanım ile evlendiği konusuyla alakalı birkaç muhtelif rivayet var olmaktadır. Zira bazı rivayetlere göre bu hanım efendi ikinci Halife Ömer döneminde İslam ordusu tarafından esir alınmış, bazılarına gör de üçüncü halife Osman döneminde İslam ordusu tarafından esir alınmıştır. Yani bu bağlamda var olan rivayetler farklı görüşler içermektedir. Kendisi ve babasının hakkında da çok farklı isimler yazan nakiller var olmaktadır. Bu farklılıkları (noktaları) göz önünde bulundurduğumuzda Onun İranlı birisinin, (böyle bir isimle bir kadının var olup), İmam Hüseyin’in (a.s.) eşi ve İmam Seccad’ın da Annesi olduğunu kabul etmek çok zordur.

Ayrıntılı Cevap

İmam Hüseyin’in (a.s.) üçüncü Yazdgerd isminde birisinin kızı Şehribanu’yla evlendiğini tarihçiler ve muhaddisler arasında birçok söz ve söylenti bulunmaktadır:

1-   Şeyh-i Saduk (r.a) İmam Seccadın Annesi hakkında şöyle bir hadis nakletmektedir: “Sehl b. Kasım Nuşcani İmam Seccad’ın (a.s.) Annesi Hakkında şöyle diyor: “imam Rıza (a.s.) Horasanda bana Şöyle buyurdu: Aramızda akrabalık bağı var. Aramızda nasıl bir akrabalık vardır diye sordum? Şöyle dedi: Abdullah b. Amir b. Koriz, Horasan’ı fethettiği zaman İran’ın padişahî olan Yazdgerdin kızlarından ikisini buldu ve onları Osman’ın yanına gönderdi. Osman onlardan birisini İmam Hasan’a diğerini İmam Hüseyin’e hediye etti”. Bu iki bayan doğum yaptıktan sonra vefat ettiler. İmam Hüseyin’in hanımı imam Seccad’ı dünyaya getirdi ve Onun Hanımı vefat ettikten sonra İmam Hüseyin’in bir (başka) cariyesi imam Seccad’a bakma mesuliyetini üstlendi”.[1] Görüldüğü gibi bu rivayete göre Yazdgerd’in kızı ikinci Halife döneminde değil, bilakis üçüncü halife Osman döneminde Medine’ye götürülmüştür.

Şeyh Abbas Kumi bu rivayet Hakkında şöyle diyor: “bu rivayet Yazdgerd’in kızı ikinci halife döneminde getirildiğini söyleyen rivayetlere muhaliftir. Oysaki bu rivayetler daha meşhur ve daha güçlüdür.[2]

2-   Küleyni İmam Seccad’ın (a.s.) Annesinin kimliği hakkında şu hadisi zikrediyor: “Yazdgerd’in kızını Ömer’in yanına getirdikleri vakit Medine bayanları onu seyir etmek için sabırsızlanmışlardı. Mescide girdiği vakit, Mescit onun nurundan aydınlandı. Ömer ona bakınca bayan kendi yüzünü kapattı ve şöyle dedi: “vay, Hurmuzu zamanı kara olsun) (“of, biruc bada hermuz”). İkinci halife; bu bayan bana kötü söz söylüyor ve bana sövüyor diyerek onu cezalandırmak için ona yöneldi. Emirulmüminin hz. Ali (a.s.) Ömer’e şöyle buyurdu: Sen ona zarar kavuşturma hakkına sahip değilsin. Onu rahat ve serbest bırak kendisi Müslüman erkeklerden birisini seçsin ve o Müslümanlardan hangisini seçerse onu o şahsın ganimet payından hesaplayacaksın. İkinci halife Ömer Onu serbest bıraktı ve kendisi Hz. Hüseyin’in  (a.s.) başına elini vurarak onu kendisi için seçti. Hz. Ali (a.s.) ona; “senin ismin ne? Diye sordu. O, “Cihan şah” diye cevap verdi. Hz. Ali; “Senin ismin Şehribanu’dur” diyerek Hz. Hüseyin’e yönelerek şöyle buyurdu: Ey Aba Abdullah! Bu hanımdan yeryüzünün en hayırlı insanı dünyaya gelecektir”. Ali İbn. Hüseyin (a.s.) (yani imam Zeynelabidin (a.s)) ondan doğdu. Bu kadından doğan bu çocuğa ibnul-hayreteyn (yani iki seçkinin çocuğu) diyorlardı. Zira o Araplar içinde en seçkin kabile olan Haşim kabilesinden ve acemler içinde de Allahın en seçkini olan toplumu olan “farıslılardan”dir.[3]

Bu rivayet senet ve metin bakımından bazı araştırmacıların eleştirisine maruz kalmıştır. Örneğin şöyle denilmiş: Bu rivayetin senedinde Amr bini Şimr gibi kişiler var olmakta. Bu kişi rical ilminin âlimlerine göre zayıf ve güvenilmeyen bir kimsedir.[4]   Metin açısından da bu rivayet birçok eleştiriye tabi tutulmuş. Örneğin:

a)   Yazdgerd’in kızının esir düştüğü çok şiddetli bir şekilde şüphe konusu olmuştur.

b)   İmam Hüseyin’in (a.s.) böyle bir kadınla evlendiği günümüzde de şüphe konusudur. Zira birinci rivayete göre bu bayanın esir düşmesi Horasanın fethinde yani hicretin 22. Senesinde ve üçüncü halife Osman döneminde gerçekleşmiş. İkinci rivayete göre ise bu ikinci halife döneminde gerçekleşmiş. Eğer bu ölçü olursa bu dönemde İmam Hüseyin (a.s.) 10 ile 11 yaşında idi. Zira İran’ın fethi ikinci halifenin ikinci senesinde gerçekleşmiştir. Buna binaen imam Hüseyin (a.s.) bu yaşta evlenmiş olması uzak görünmektedir.

c)   İmam Secadd’ın (a.s.) annesinin nesebi konusunda da eski tarihi ve rivayi kaynaklar ihtilafa duçar olmuşlar. “Tarihi Yakubi” (ö. 284 k.),[5]Muhammed b. Hasan-Kumi,[6]Küleyni[7] (ö. 329 k.),[8]Muhammed b. Saffar Kumi” (ö. 290 k.), “Allame Meclisi”,[9]Şeyh-i Saduk” (ö. 381 k.), Şeyhi Müfit (ö 413 k.)[10] gibileri hanımın ismi üzerinde ittifak etmeseler bile onu Yazdgerd’in kızı olarak bilmişlerdir.

Bu görüş karşısında eski ve yeni bazı kaynaklar kadının babasını Sistani, Seyyidi, Kabulli olduğunu hatırlatmışlardır. Birçok kaynak da onun esir düştüğü yerin ismini zikretmemiş sadece “ümmü veled” (yani çocuk sahibi cariye) şeklinde ondan bahis etmişler.[11] İranlı bazı büyük şahsiyetler ise Subhan’ı, Sencan, Nuşcan ve Şiruye’yi onun babası olduğunu zikretmişlerdir.

Bu rivayetleri incelemek ve eleştirmek için bu haberlerin senetsel konularına dayanarak yapamayız. Zira bu nakillerin hiçbirisi güçlü ve güvenilir bir senedi yoktur. Bunun yanı sıra Yakubi gibi tarihi kitapların birçoğu kendi konularını isnatsız naklediyorlar. Buna binaen bu nakilleri incelemek için muhtevasını ve içeriğini göz önünde bulundurmamız gerekir. Bu bağlamda bu nakillere baktığımızda aşağıdaki işkâllar söz konusudurlar:

1-   Bu haberlerde göze çarpan en önemli işkâl, onun ve babasının ismi hakkında yaptıkları ihtilaftır. Bu kaynaklar hanımın kendisi için çok farklı isimler; “Şehribanu, Selahe, Gazale” gibi isiler zikretmişlerdir.

2-   Onun esir düştüğü zaman hakkında düşmüş oldukları ihtilaf bir diğer işkâldır ki bunlara varittir. Bazıları onu ikinci halife Ömer döneminde esir düştüğünü söylerken bazıları da üçüncü halife Osman döneminde esir düştüğünü söylemiş Şeh-i Müfit gibi bir diğer kısımda hz. Ali döneminde esir düştüğünü söylemişler.[12]

3-   Tarihi Tabari ve İbnu Esir gibi tarih kitapları Müslümanların İran’la savaştıkları savaşları “senenin olayları” unvanıyla yazmışlar. Bunlar kendi kitaplarında Yazdgerd’in kaçıp İran’ın farklı şehirlerine ve yerlerine gittiğini bir bir yazmışlar ama çocuklarının esir alındığı konusunda hiçbir şey söylememişlerdir. Usulen bu mesele çok önemli meselelerdendir. Normalde buna işaret edilmesi gerekirdi ama buna hiçbir şekilde işaret edilmemiştir. Ama bundan daha cüzi ve önemsiz olan meselelere değinmiş ve hakkında konuşmuşlardır. Bunun kendisi bu padişahın çocuklarının esir alınmadığına dair bir argumandır.

4-   Mes’udi gibi eski yazarlardan bazıları üçüncü Yazdgerd’in çocuklarını zikrederlerken onun için Adrek, Şahin, Merdavend isminde üç kızı zikrediyor. Bunlardan hiçbirisi imam Secad’ın (a.s.) Annesi için zikredilen isimle uyuşmuyor. Bu bir taraftan, diğer taraftan yazılan yazılarının hiçbirinde kızlarının esir alındığını yazmıyor.[13]

Her halükarda bu karinelerin hepsini ve İmam Seccad’ın (a.s.) annesi hakkında var olan daha başka görüşleri bir araya getirdiğimizde ve bunun yanı sıra üçüncü asrın son dönemine kadar birçok tarihçi yazar onu Sined ya Kabul cariyelerinden saymış[14] olmalarını dikkate aldığımızda İmam Secad’ın (a.s.) annesinin kim olduğu hakkında kesin ve net bir şey söylememiz çok zordur.[15]

 



[1]Uyunul- Ahbari-Rıza”, Tashih ve Tahkik: Seyit Mehdi, Hüseyni Lacurdi,baskı, 1, h.k., intş. Mirza Muhammed Rıza Mehdi, (noor cd. Sinden anlıntı yapılmış), c. 2, s. 128.

[2] Kumi Şeyh Abass, “Müntehal Amal”, çap’i hicret, c. 2, s. 30.

[3]Usuli Kafi”, intş. Ahundi, c, 1, s. 467.

[4]Hulasetul Akval Fi Marifetir-Rical”, bahşi duvum, s, 241, bab 7, kemle Amru; bkz. Şehr banu hemseri İmam Hüseyin.

[5]Tarihi Yakubi”, c. 2, s. 303.

[6]. “Tarihi Kum”, s. 195.

[7]Usulu’l-Kafi”, c. 2, s. 369.

[8]Biharul Envar”, c. 46, s. 9.

[9]Uyunil-Ahbarir-Rıza” c. 2, s. 128

[10]El-İrşad”, s. 492.

[11]Biharul Envar“, c. 46, s. 9.

[12]El-İrşad”, s. 492.

[13]Zendagani Ali Bini Hüseyin” (a.s.), s. 12.

[14]Şuubiye”, s. 305.

[15] Bakz. “Mader İmam Secad”.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar