Gelişmiş Arama
Ziyaret
4393
Güncellenme Tarihi: 2014/09/08
Soru Özeti
Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
Soru
Şia’ya ilgi duyan birisiyim ama anlamak istediğim şey Maliki ve Hanefi olmanın ne yanlışlığı var?
Kısa Cevap
Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Zira Şia, Masum İmam için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir. Şia mezhebi, İmam’ı dini merci (dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri), tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz, siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan ve en bilgin insan olarak tanımaktadır. Şia Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip bilmektedir. Maalesef diğer İslam mezhepleri ezcümle Maliki ve Hanefi mezhebi böyle bir akideye sahip değildir. Peygamberin Ehlibeytine ve Masum İmamlara sadece sevgi beslemekte ve onların doğru insanlar olduğu inancıyla yetinmişlerdir.  
Hâlbuki onlara sevgi beslemenin yanında Masum Ehlibeyt İmamlarına tam itaat öğretisi Ehlisünnet kardeşlerimizin kabul ettikleri rivayetlerde bulunmaktadır. Elbette bu realite bizlerin bireysel ve toplumsal hayatında derin etkiler bırakacaktır.
Ayrıntılı Cevap
 Sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakaya saygı duymakla birlikte ifade etmek isteriz din ve mezhep seçimi duygusal ve gönül işi değildir. Bilakis bir görev ve akli olarak vacip bir gerekliliktir. Öncelikle sizin Şia’ya duymuş olduğunuz ilgi ve alakanın sebebi aşikâr olmalıdır. Acaba sadece sevgi ve ilgiden ibaret mi yoksa sağlam delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun sebebi sadece Şia mektebinde bulunun sağlam öğretilerden kaynaklanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır.
Şia’nın diğer İslam mezheplerinden ayrıldığı ve üstünlük noktası İmamet ve Peygamberin Ehlibeytinin velayetine bakış açısıdır. Aşağıda Şia itikadının İmamet konusundaki öğretilerinin bir bölümüne değinilecektir:
  1. Şia, İslam Peygamberinden ulaşan hadislerde isimleri açıklanan[1] On iki İmamı (a.s) her türlü hatadan, dalgınlıktan ve günahtan masum bilmektedir.
  2. Şia, Masum İmam (a.s) için vahiy dışında Peygamberin taşıdığı bütün vasıflara kaildir.
  3. Şia Masum İmam’ı dini merci: yani dini açıklayan, koruyan ve Kuran ayetlerinin müfessiri bilmektedir.
  4. Şia Masum İmam’ı tekvini velayet sahibi, âlemde gerçekleşen olaylarda tasarruf kudretine haiz bilmektedir.
  5. Şia Masum İmam’ı siyasi lider, toplumsal meselelerde en üstün önder, yargılama hakkı olan bilmekte ve Masum İmam’a tam itaati kendisine vacip görmektedir.
  6. Şia Masum İmam’ı ilmi konularda en bilgin insan olarak tanımaktadır.
  7. Şia itikadının sahip olduğu İmam Ali (a.s) ve Ehlibeyt (a.s)’a itaat ve eksiksiz takipçilik İslam dini açısından oldukça öneme sahiptir. Ehlisünnetinde naklettiği birçok rivayette Allah Teâlâ’nın amellerin kabulünde şartı ve ölçüsü Hazreti Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu talip (a.s)’ın velayetinin ikrarı olarak geçmektedir.[2]
İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “… Emir ’el-Müminin Ali bin. Ebu Talip’in cehresine bakmak ve onu anmak ibadettir; Allah kulun imanını Ali’nin velayeti üzere olmadıkça ve düşmanlarından beraat edilmediği sürece kabul etmeyecektir.”[3]
Bu rivayetten anlaşılan ibadetlerimizin hükmünün ötesinde İmanın kabulünün şartı velayete ve ona mutabık olan beraata sahip olmaktır.
Ayrıca ehlisünnet uleması şöyle nakletmektedir:
İslam Peygamberi şöyle buyuruyor: “ Ey Ali eğer birisi Hazreti Nuh (a.s)’ın ömrü kadar Allaha ibadet etse; Uhut dağı kadar altını olsa Allah yolunda infak etse; Yalın ayak bin kere hacca gidecek ömrü olsa hacca gitse ve Sefa ve Merve arasında mazlum bir şekilde öldürülse; Ama Ey Ali! Senin velayetine sahip değilse cennetin kokusunu alamayacak ve asla cennete giremeyecektir.[4]
Ama Ali (a.s)’ın Velayetinden kasıt nedir? Bu Kuran’ı Kerim ayetlerinde Hazreti Ali (a.s)’ın hakkında geçen ayetlerde aydınlığa kavuşmalıdır. Kuran’ı Kerim şöyle buyuruyor: “Sizin veliniz yalnızca Allah, Peygamberi ve İman edenler, namazı ikame edenler ve rükû halindeyken zekât verenlerdir.”[5]
Hiç şüphesiz “veli” kelimesi bu ayeti kerimede dost ve yardımcı anlamında değildir. Zira “velayet” sadece rükû halinde zekât verenler ve namaz kılanların dost ve yardımcı olduğu anlamında değildir. Dost ve yardımcı anlamı bütün Müslümanları kapsayan bir hükümdür. Bütün Müslümanlar birbirini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. (Bu ayette ise has bir zümrenin varlığı izhar edilmiştir.) Hatta zekâtın vacip olmadığı insanlar bile birbirlerini sevmeli ve yardımcı olmalıdır. Zira zekât verecek bir şeyleri bulunmamaktadır. Birde bu durumdayken kalkıp rükû halinde zekât versinler.  
Bu ayette “veli” kelimesine böyle (dost, yardımcı) bir anlam veremeyeceğimiz anlaşıldığına göre “veli” kelimesinden maksat tasarruf eden, yönetme hakkı olan, maddi ve manevi önder anlamındadır. Özellikle bu velayet İlahi velayet ve Allah Resulünün velayetiyle yan yana tanıtılmışken. Her üç velayette tekbir cümleyle ifade edilmiştir. İslami eserlerin birçoğunda ve Ehlisünnet kaynaklarında yer alan çok sayıda rivayette bu ayetin Hz. Ali (a.s)’ın şanında nazil olduğu nakledilmiştir. Hatta bazı nakillerde Ali (a.s)ın yüzüğü rükû halinde bağışladığı dahi bildirilmiştir. Bazı nakillerde ise sadece ayetin Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olduğuna değinmekle yetinilmiştir.[6]
Herkim imamet ve önderlik konusuna Şia’nın bakış açısıyla bakacak olursa ve İmamet ve önderlik inancı Şia inancı olursa hayatının akış yönü tamamen değişecektir. Dini soru ve sorunlarını herkesten sormaz, öğrenmez. Siyasi ve toplumsal konularda yönetimini herkesin eline bırakmaz. Her hâlükârda Masum İmam’ın takipçisi olur.
Bütün islam mezhepleri ezcümle Hanefi ve maliki mezhebi Hz. Ali (a.s)’a ve onun evlatlarına(Masum İmamlara) sevgi ve saygı duymaktadır. Ama “Velayet” Kuran’ın ve Allah resulünün bildirdiği dakik ve kâmil anlamda sadece on iki İmam İnancını taşıyan Caferi Şia mezhebinde bulunmaktadır. Her Müslümanın görevi Kuran’a ve Allah Resulünün sünnetine en yakın (mutabık) mektebi kendisine seçmektir.
 

[1] Bihar’ul-Envar, 36.c, 362.s.
[2] Menagıb Harezmî, 19 ve 252.
[3]Menagıb Harezmî, 19 ve 252; Kifaye’tu-Talip, Genci Şafii, 214.                                                                                                 «... النظر الی وجه امیرالمؤمنین علی بن ابیطالب عبادة و ذکره عبادة ولایقبل الله ایمان عبد الا بولایته والبرائة من اعدائه...»
[4] Menagıp, Hatip Harezmî, Maktel’ul Huseyn, 1/37; "ثم لم یوالیک یا علی لم یشم رائحة الجنة ولم یدخلها"
[5] Maide, 55, "إِنَّما وَلِيُّكُمُ اللَّهُ وَ رَسُولُهُ وَ الَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاةَ وَ يُؤْتُونَ الزَّكاةَ وَ هُمْ راكِعُونَ"
[6] Tefsir Numune, 4.c, 424-425.s.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45081 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Mü’minun Suresinin 101. Ayeti ile Saffat surenin 27 ve 50. ayetleri arasında var olan çelişkiyi nasıl bertaraf ediyorsunuz?
    8956 Tefsir 2012/06/10
    Genel anlamda kuranı kerim ayetleri arasında ve özel anlamda soruda zikredilen ayetler arasında çelişki ve tezat bulunmamaktadır. Zira “o günde hiç kimse başka bir kimseden sual etmez ve yârdim dilemez” şeklindeki ayetler, dirilmenin ilk merhalesine işaret etmektedir. Bu da o günün çok dehşetli bir gün ve o ...
  • Hz. Abbas su getirirken hangi şiiri okudu?
    15574 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/12/20
    Eskiden savaşçılar savaşlarda kendi safındakilere moral vermek, düşmanların da moralini bozmak için şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı da aşura günü anlamlı ve etkili şiarlar verir, kahramanlık şiirleri okurlardı. İmamın (a.s) değerli kardeşi Hz. Ebulfazl Abbas da aşura gününde güzel ve eşsiz şiirler ...
  • 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözü bir hadis midir? Hadis ise senet ve itibarı ne ölçüdedir?
    11651 Masumların Siresi 2009/02/22
    Hadis kitaplarında 'Her gün Aşuradır, her yer Kerbela' sözünün Masumlara (a.s) ait olduğuna dair bir delile rastlamadık. Ancak bu söz Kerbela olayı hedef ve maksadını ifade etmek yönünden güzel bir anlamı ifade eden anlamlı mesajlar içeren bir sözdür. Zira İmam Mehdi (a.s) zuhur edip zalimlerin kökünü ...
  • Bir insan Cuma gecesi veya günü ölürse, her zaman için kabir baskısından güvende olur, diye söylenen söz doğru mudur?
    10870 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Hafta içinde Cuma gecesi ve gününün özel bir üstünlük ve değeri vardır ve bunlardan birisi şudur: Eğer mümin bir insan bu vakitte dünyadan göçerse, onun bereket ve değeriyle kabir ve berzah âlemindeki bazı sorun ve hadiseler ondan uzak kılınır. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: Cuma, günlerin efendisidir ve ...
  • Neden Allah cennetin çoğunu maddi hususlar ile nitelemiştir?
    6922 Eski Kelam İlmi 2012/05/27
    Kur’an-ı Kerim’de cennet ve cehennem hem maddi özellikler ve hem de ruhani ve manevi özellikler ile betimlenmiştir. Maddi nimetler ile nitelemek, birçok insanın manevi ve ruhani nitelemeler aracılığıyla bilgi edinmesinin zor ve hatta imkânsız olması nedeniyledir. Zira insanların zihni daha çok maddi konulara alışıktır ve bu nedenden ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    7155 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamında şehitlerden kaç tanesi Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabındandı?
    7876 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2012/08/26
    Son Aşura araştırmacıları arasında ve yaptıkları tahkikat sonucu, İmam Hüseyin’in (a.s) yarenleri arasında beş kişinin Peygamber’in (s.a.a) ashabından olduğu ve Aşura kıyamında şahadete eriştikleri meşhurdur. Bu beş kişi şunlardır: Enes b. Haris, Hani b. Urve, Müslim b. Evsece, Habip ibni Mezahir ve Abdullah b. Yektar ...
  • Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri hangi şehirlerdedir?
    13840 تاريخ بزرگان 2011/09/21
    Pak ve tertemiz olan ehlibeyt İmamlarının (a.s.) kabirleri aşağıdaki Şehir ve Ülkelerdedir:1-  İmam Ali’nin (a.s.) mübarek kabri Irak’ın Necef şehrinde.
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21658 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...

En Çok Okunanlar