Gelişmiş Arama
Ziyaret
10466
Güncellenme Tarihi: 2011/10/29
Soru Özeti
İslam dini en kâmil din ve bu dini getiren Hz. Muhammed de son peygamber olarak tanınıyor. İslam dinini diğer dinlere ve Hz. Muhammedi de diğer peygamberlere üstün kılan özellikler ve nitelikler nelerdir?
Soru
İslam dini en kâmil din ve bu dini getiren Hz. Muhammed de son peygamber olarak tanınıyor. Buna binaen kesinlikle İslam dinini diğer dinlere ve Hz. Muhammedi de diğer peygamberlere üstün ve daha şerefli kılan bazı özellikle ve nitelikler olmalı. İslam’ı ve Hz. Muhammedi üstün ve daha şerefli kılan bu özellikler ve nitelikler hakkında bir açıklama yapar mısınız? İslam dinini diğer dinlere ve Hz. Muhammedi de diğer peygamberlere üstün kılan özellikler ve nitelikler nelerdir?
Kısa Cevap

İslamın iki niteliği vardır. Bu iki nitelik sayesinde nübüvvete olan ihtiyaç ortan kalkar ve başka bir nebinin gelmesine gerek kalmıyor.

1-      Bu din hatem dinidir: Yani İnsan için vahiy yoluyla açıklanması gereken her şeyi içermektedir.

2-      İslam dini tahrifattan korunmuştur. Önceki dinler için gerçekleşen sorun, bu dinlerin asıl kaynaklarının yok olunması ve tahrif olunmuş olmalarıdır. Öyle ki günümüzde bu dinlerin asıl öğretilerinin birçoğuna ulaşmamız çok zordur. Fakat İslam, sahip olduğu özelliklerden dolayı asırlar boyunca tahrif olunmaktan korunmuş. Yüze Allah’u Teâlâ bize İslamın en büyük kaynağı olan kur’an’ı kerimin korunmasını bizatihi kendisi üstlenip ve koruma altına aldığı garantisini belirtmiştir. Peygamber’in (s.a.a) kalbine nazil ettiği şekliyle ve vahyin denetiminde peygamberin kontrolünde yazıya döküldüğü şekliyle de onu korudu ve günümüze kadar ulaşmasını sağladı.

Ayrıntılı Cevap

Kuran’ı Kerimde yüce peygamberimiz son peygamber olarak bildirilmiş ve O hazretin seçimiyle de nübüvvet müessesesi sona erdi. Bunun sebebi de Allah’ın fazl ve kereminin kesilmesi ve peygambere ihtiyaç olmasına rağmen Allah’u Teâlâ’nın peygamber göndermemesi değil, bilakis O yüce Peygamberin gelişiyle birlikte nübüvvete olan ihtiyaç ortadan kalkması nedeniyledir.

Konuyu şöyle açıklamak mümmkündür: İslam dininin iki niteliği var. Bu iki nitelik sayesinde nübüvvete olan ihtiyaç ortan kalkar ve başka bir nebinin gelmesine gerek kalmıyor. Bu nitelikler şunlardır:

1-Bu din hatem dinidir; Yani İnsan için vahiy yoluyla açıklanması gereken her şeyi içermektedir.

2-İslam dini tahriften korunmuştur. Önceki dinler için gerçekleşen sorun, asıl kaynaklarının yok olması ve tahrif olunmuş olmalarıdır. Günümüzde ise bu dinlerin birçok asıl ve temel öğretilerine ulaşmamız çok zordur. Fakat İslam sahip olduğu özelliklerden dolayı asırlar boyunca tahrif olmaktan korunmuştur. Yüce Allah’u Teâlâ bize İslamın en büyük kaynağı olan kur’an’ı kerimin korunmasını bizatihi kendisi üstlenip koruma altına aldığı garantisini bildirmiştir. Peygamber’in (s.a.a) kalbine nazil ettiği şekliyle ve vahyin denetiminde peygamberin kontrolünde yazıya döküldüğü şekliyle de onu korudu ve günümüze kadar ulaşmasını sağladı. Kuran’ı kerim hayat veren kaynaktır, eğer biz onun hakikatine yönelirsek tıpkı İmam Humeyni’nin irfan üstadı Ayetullah Şahabadi’nin dediği gibi; Bu kitap bütün ilahi ilimleri kapsamaktadır ve en düşük derecesi ise herkesin ona rahatça ulaşabilmesidir. Herkesin rahatça ulaştığı İlahi ilimler işte budur ve bu, son dinin özelliğidir.

İslamın kâmil din oluşuna gelince; İnsanın yaşamının her alanında ihtiyaç duyduğu şeyleri vahiy öncülüğünde açıklamasıdır. Aklı naklin yanında kullanma, Aklı vahyin yanında kullanma gibi alanlarda da açıklama getirip aklın önemini de ispatlamıştır; Çünkü İslam Akıl ve Aklaniyet üzerinde önemle durmaktadır. Akıl ve nakil, Akıl ve Vahiy, Akıl ve Din, İlim ve Din ve…gibi ölçü ve düşünme konulardan teşkil olan bütününü İslam, insanlığa sunmuştur.  Bu hassasiyet ve özelliğin İslama verdiği bu güç ile farklı alanlarda, farklı şartlarda, sosyal ve siyasal açıdan farklı yöntemleri insana göstermektedir. Bu yönlendirme sadece ferdi boyut yâda İnsan ile Rab sarasındaki irtibat boyutu olarak kalmayıp bütün boyutlardan, özelliklede İslamın çok önemli bölümlerinden biri olan toplu hareket boyutunda kendini göstermektedir. İslamın bu ayrıcalığını tüm din bilginleri şöyle itiraf etmektedir; İslam sosyal ve siyasi açıdan tüm zaman ve mekânlarda -şartlar dâhilinde -uygulanma kabiliyetine sahiptir. Elbette bu özelliğin aslı İslamın sunduğu kurallar ve ölçülerin insanın fıtratına uygunluk esasına dayanmasıdır. Çünkü İslam insanın varlığı esasına bağlıdır ve bu esas tarih boyunca sabit kalacaktır. –Her ne kadar toplumsal, siyasal ve kültürel değişiklikler meydana gelse de İslamın bütün çekiciliği kendisini korumaktadır. Yani çekicilik özelliğini hiçbir zaman elden vermemektedir.

Hıristiyan bir yazarın bir kongrede sunulan makalesinde bu konuyla ilgili şöyle dediği bildiriliyor: Niye biz Mesihiler İslamın peygamberini örnek bir şahıs olarak alıp istifade etmeyelim? Niye bütün değerli özellikleri mübarek bünyesinde bulunduran bu yüce şahıstan faydalanmayalım? Evet! Bu sözleri söyleyen kişi bir Müslüman değil Hıristiyan biridir!

Her halükarda eğer bir insan azıcık insaf sahibi olur ve bu insafla İslamın hakikatini görür ve reelde İslamın tecellisi olan Peygamber’in (s.a.a) mübarek yaşantısına yaklaşırsa İslami değerleri ve çekicilikleri onda görecektir. Bu değerlerin bir kısmı geçmiş dinlerde mevcuttur. Zira geçmiş dinlerin bir kısmı tahrif olunmuştur. Ama diğer bir kısmı ise olması gereken hakikat ve İslam diniyle mutabakat içindedir. Kuranı kerim şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır”. [1] Gerçeklikte bütün dinlerin söyleşileri tek bir hakikat etrafındadır. Ama bu söyleşilerin en kâmil şekli İslam peygamberinde (s.a.a.) tecelli etmiştir.

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adreslere müracaat ediniz:

İslam ve aklaniyet, 1191 (sayt: 1494).

Delayili peziriş İslam, 1146 (sayt: 1168).

İslam ve zaman, 1447 (sayt: 1471).

Delaili hakkaniyeti İslam, 3371 (sayt: 3636).

Sırrı hatemiyet-i din-i İslam, 2954 (sayt: 3503).

Din-i İslam, 15115 (sayt: 14903).



[1] Ali İmran, 19.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    27447 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Kartlar, kumar aletlerinden midir?
    6176 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Sorunuz taklit mercilerinin bürolarına gönderildi ve aşağıda şimdiye kadar elimize ulaşan cevapları yayınlıyoruz.Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu: Kartlar örfte kumar aletlerinden sayılmaktadır ve onunla oynamak her halükarda hatta bahis şartı olmazsa bile haramdır. Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
    51967 Kur’anî İlimler 2010/03/07
    Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır: 1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan ...
  • Rad suresinin 31. Ayetin “Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” açıklaması nasıldır benim için açıklar mısınız?
    11568 Tefsir 2012/02/15
    Şu ayetten “kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır” maksadın ne olduğu konusunda müfessirler tarafından iki görüş ortaya atılmıştır:1-
  • Musa Mubarka’nın yaşamı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
    6954 تاريخ بزرگان 2010/12/28
    Ebu Cafer Musa Mubarka’, İmam Muhammed Cevad b. Ali Rıza b. Musa b. Cafer’in (a.s) oğludur. O, h.k. 296 yılının rebiü’s sani’ ayında vefat etmiştir.[1]Umdet-ut Talib kitabında onun hakkında şöyle yazılıdır: O, İmam ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    7212 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    8163 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • İnsanın bilgisi nispî midir yoksa mutlak mıdır?
    7603 Yeni Kelam İlmi 2011/08/17
    Göründüğü kadarıyla nispî bilgi ve mutlak bilgi hakkında hissî ve tecrübî örnekler ile aklî örnekler arasına fark koymamız gerekmektedir; zira hissî ve tecrübî örneklerde bilgimizin nispî ve sadece özel hususların tecrübe edilmiş olması mümkündür. Bazı hususlarda his ve tecrübenin hata yapması muhtemeldir. Ama aklî hususlar böyle değildir; zira aklî ...
  • Ebu Süfyan zorlamayla mı Müslüman oldu?
    7411 Tarih 2014/05/28
    Hiçbir muteber tarihi kaynakta Mekke fethinden önce Ebu Süfyan’ın Müslüman olması nakledilmemiştir. Ancak Ebu Süfyan önderliğindeki Kureyş kâfirlerinin merkezi karargâhı ve siyasi başkentinin düşmesinden sonra o ve kendisi gibi düşünenler Müslüman olduklarını ilan etmişlerdir. Doğal olarak bu, onların Müslümanlığının bir tür mecburiyetten kaynaklandığına delalet etmektedir. Kendilerinin sonraki ...

En Çok Okunanlar