Gelişmiş Arama
Ziyaret
11053
Güncellenme Tarihi: 2012/02/22
Soru Özeti
Ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler.’ ayeti ne zaman nazil oldu?
Soru
‘Ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula, yetime ve esire yedirirler.’ ayeti ne zaman nazil oldu?
Kısa Cevap

Şia ve Ehl-i Sünnet tarihçi, muhaddis ve müfessirlerinin çoğuna göre İnsan suresinin Ona ihtiyaçları olduğu halde...’ ayeti ve arkasından gelen birkaç ayet Resulullah’ın (s.a.a) İtret’i, yani İmam Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayet, İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’nın (s.a) iki oğlu Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adağı yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.

İbn-i Abbas bu konuda şöyle diyor: İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) öylesine ağır hastalanmışlardı ki aralarında Ebu Bekr ve Ömer’inde olduğu Peygamberin bütün ashabı onların ziyaretine gitmiş ve ‘Ey Ebu’l-Hasan! Allah için adak adarsan iyi olur.’ dediler. İmam Ali’de (a.s) dedi ki: ‘Nezrediyorum, eğer Allah, peygamberi Muhammed’in (s.a.a) iki torununa şifa verirse üç gün oruç tutacağım.’ Bunu duyan Fatıma da: ‘Allah için benim üzerime olsun senin dediğin şey.’ dedi. Hasan ve Hüseyin’de bunu duyunca dediler ki: ‘Ey baba! Allah için bizim üzerimize olsun senin dediğin şey.’ Allah onlara şifa verdi. Onlarda adaklarını yerine getirmek için üç gün oruç tuttular. İftar için temin ettikleri az miktardaki ekmeği birinci gün, kapılarına gelip yiyecek isteyen fakire, ikinci gün yetime, üçüncü gün de esire verdiler. Bu üç günde iftarlarını suyla açtılar. Ayetler bu olay üzerine nazil oldular.

Ayrıntılı Cevap

Şia ve Ehl-i Sünnet tarihçi, muhaddis ve müfessirlerinin çoğuna göre[1] İnsan suresinin Ona ihtiyaçları olduğu halde...’ ayeti ve arkasından gelen birkaç ayet Resulullah’ın (s.a.a) İtret’i, yani İmam Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayet, İmam Ali (a.s), Hz. Fatıma’nın (s.a) iki oğlu Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adağı yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.

Adağın nasıl yapıldığı ve Ehl-i Beyt’in yiyeceklerini fakire, yetime ve esire nasıl verdiği hakkında iki nakil vardır:

1- Meşhur Nakil

İbn-i Abbas Ona ihtiyaçları olduğu halde...’[2] ayeti hakkında şöyle diyor: İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) öylesine ağır hastalanmışlardı ki aralarında Ebu Bekr ve Ömer’inde olduğu Peygamberin bütün ashabı onların ziyaretine gitmiş ve ‘Ey Ebu’l-Hasan! Allah için adak adarsan iyi olur.’ dediler. İmam Ali’de (a.s) dedi ki: ‘Nezrediyorum, eğer Allah, peygamberi Muhammed’in (s.a.a) iki torununa şifa verirse üç gün oruç tutacağım.’ Bunu duyan Fatıma da: ‘Allah için benim üzerime olsun senin dediğin şey.’ dedi. Hasan ve Hüseyin’de bunu duyunca dediler ki: ‘Ey baba! Allah için bizim üzerimize olsun senin dediğin şey.’ Allah onlara şifa verdi. Onlarda üç gün oruç tuttular.[3] Hasan ve Hüseyin (a.s) şifa bulduktan sonra Hz. Ali (a.s), Yahudi komşusu Şem’un’un evine gitti. Şem’un ona bir miktar yünü eğirmesi karşılığında üç sa’ (yaklaşık 9 kg.-Çeviren) arpa borç olarak verdi. Hz. Zehra (s.a) arpayı öğütüp beş kişinin iftarı için ekmek hazırladı.[4] Hz. Ali (a.s) akşam namazından sonra eve geldi. Daha iftara başlamamıştıki bir fakir geldi ve ‘Ben Müslüman fakirlerden biriyim! Bana yiyecek verin, Allah’da size cennet yiyeceklerinden versin.’ diye seslendi. İmam Ali (a.s) ekmeğini ona verdi. Fatıma (s.a), Hasan ve Hüseyin (a.s) ve Fizze de Ona bakıp ekmeklerini fakire verdiler ve iftarlarını suyla açtılar. ikinci gün oruç tutmaya devam ettiler. Hz Fatıma (s.a) iftar için yine ekmek hazırladı. İftar zamanı kapı çalındı: ‘Selam olun size ey Peygamberin Ehl-i Beyti ve risaletin madeni! Ben Müslüman bir yetimim. Bana yiyecek verin.’ Herkes kendi ekmeğini verdi ve suyla iftarlarını açtılar. Üçüncü gün de iftar edecekleri zaman kapı çalındı ve bir esir: ‘Ben bir esirim, açım, bana yiyecek verin.’ diye onlardan yiyecek istedi.[5] Yine hepsi (beş kişi) ekmeklerini verdiler ve açlığa sabrettiler.

Dördüncü gün İmam Ali, Hasan ve Hüseyin’in elinden tutarak, açlığın verdiği zaaftan titredikleri halde Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına vardılar. Allah Resulü (s.a.a) onların bu halini görünce çok üzüldü. Onlara: ‘Kalkın Fatıma’nın evine gidelim.’ diye buyurdu. Eve geldiklerinde Fatıma’nın (s.a) mihrabında ibadetle meşgul olduğunu, açlıktan titrediğini, mübarek karnının beline yapıştığını ve gözlerinin çöktüğünü gördüler. Resulullah, İtret’inin bu durumunu görünce ‘Allahım! İtretim açlıktan ölüyorlar.’ diyerek yardım istedi. Cebrail geldi ve ‘Adaklarını yerine getirirler’ ayetiyle başlayıp ‘Şüphesiz bu size bir mükafattır ve çabanız makbuldür.’e[6] kadar olan ayetleri nazil etti.[7]

 

2- Meşhur Olmayan Nakil

Diğer bir nakile göre Hz. Zehra (s.a) iftar için bir miktar yemek hazırlamıştı. İftar zamanı bir fakir gelip yemek istedi. Ali (a.s) yemeğin üçte birini ona verdi. Sonra yetim geldi. Ona da yemeğin bir kısmını verdi. Ardından esir geldi. Yemeğin geri kalan kısmını da ona verdi. Onların üçüde aynı akşam geldi. Yemek üçe bölünerek onlara verildi.  İmam Ali ve ailesi de suyla iftar ettiler. Bunun üzerine Şüphesiz bu size bir mükafattır ve çabanız makbuldür.’ ayetleri nazil oldu.

Belirtmek gerekir ki bu büyük mükafatlar, çaba, mücadele ve takvanın neticesidir. Müminlerde ihlasla, yalnızca Allah rızası için iş yaparlarsa çabaları ve zahmetleri Allah katında korunacaktır.[8]

Şii ve Ehl-i Sünnet alimlerinin çoğuna göre söz konusu ayetler Resulün (s.a.a) Itratı, yani Hz. Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında nazil olmuştur. Ayetler, İmam Ali (a.s) ve Hz. Zehra’nın (a.s) Hasan ve Hüseyin’in (a.s) şifa bulmaları için adadıkları adaklarını yerine getirdikten sonra zilhicce ayında nazil olmuştur.         

 



[1] -Tabersi, Mecmau’l-Beyan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, c.26, s.147-148, Ferahani, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1360.

[2] -İnsan/8

[3] -Caferi, Yakup, Simay-ı Ali (a.s) Der Kur’an, Kum, 1. Baskı, HŞ.1381.

[4] -Bir nakile göre Fizze’de onlar gibi adak adamıştı.

[5] -Nüzul sebebine göre iftar zamanı bir esir de Ali’nin (a.s) kapısına geldi. Burada: ‘O dönemde esirler hapiste değiller miydi?’ diye bir soru akla gelebilir. Cevap şudur: Peygamberin (s.a.a) zamanında kesinlikle zindan yoktu. Peygamberimiz esirleri Müslümanların arasında bölüştürür, onlara teslim eder ve: ‘Onlara sahip olun ve iyilikte bulunun.’ diye buyururdu. Onları doyuracak bir şeyleri olmadığında başka Müslümanlardan yardım ister, yardım almak için onları kendileriyle beraber hatta yalnız başlarına diğer Müslümanların yanına gönderirlerdi. Çünkü Müslümanlar o dönemde maddi olarak sıkıntı içindeydiler. İslam

devleti büyüdüğünde esirler, hatta suçlular çoğalınca zindanlar yapılmaya başlandı. Esirlerin ve suçluların geçimi de beytul maldan karşılanıyordu. (Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.25, s.354, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.)   

[6] -İnsan/7-22

[7] -Emin, Seyyide Nusret, Mahzenu’l-İrfan Der Tefsir-i Kur’an, c.14, s.237-239, Nehzet-i Zenan-ı Müselman, Tahran, HŞ.1361.

[8] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.35, s.243, Bab:25, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi bakışlar haram ve günah sayılıyor?
    19004 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    Allahu Teala kuranı kerimde namahreme bakmak hakkında şöyle buyurmaktadır: “kul lil müminine yeguddu min ebsarihim yani Müminlere deki; namahreme bakmaktan gözlerini sakınsınlar[1] Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne” yani “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar”[2]İmam ...
  • Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
    9874 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/11
    Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur. ...
  • Abdest alırken ve zorunlu bir durum yokken bir başka şahıs elimize su dökerse, bu bir sakınca ifade eder mi?
    36267 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Abdestin bir takım şartları vardır ve onlardan her birine riayet etmeme durumunda abdest geçersizdir. Abdestin şartlarından birisi, bizzat insanın yüzünü ve ellerini yıkması ve de baş ve ayaklarını mesh etmesidir. Eğer bir başkası insana abdest aldıracak olursa veya yüz ve ellere su ulaştırmada ve baş ve ayakları ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10932 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • İbn-i Meysem Bahrani’nin kişiliği ve yaşamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
    8002 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    HK. 697-699’da vefat eden ve İbn-i Meysem diye meşhur olan Kemaleddin Meysem b. Ali b. Meysem Bahrani, 7. yüzyılın başlarında Bahreyn’de dünyaya gelmiştir. İlim ve fakihliğin beşiğinde, köklü ve meşhur bir ailede yetişmiştir. İlim tahsiline kendi ülkesinde başladı. Sonra daha yüksek tahsil için Bağdat’a gitti. İbn-i Meysem ...
  • Fahişe bir bayanla geçici nikâh yapılabiliniyor mu?
    7545 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/04
    Fahişe bayanlarla geçici veya daimi evlilik haram değildir. Ama farklı delillerden ötürü böyleli bir evlilikten sakınmanız hem dininiz için ve hem de dünyanız için daha hayırlıdır. ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    15931 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Resul-i Ekrem’e (s.a.a) ve İslamî kutsallara hakaret edilmesinin fıkhî hükmü ve buna karşı koymanın yolu nedir?
    11560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberine hakaret eden ve bu çirkin davranışıyla milyonlarca insanı üzen kimse idama müstahaktır. İslam düşmanları Müslümanlar arasında tefrika yaratmak, İslam’ın yayılmasının önünü almak ve yolları üzerinde din adındaki engeli kaldırmak gibi utanç verici hedeflerine ulaşmak için İslamî kutsallara hakaret etmeye ve sövmeye yönelmişlerdir. Vahdeti korumak, kendi İslamî ...
  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45726 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5932 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...

En Çok Okunanlar